Müftüler Mevlid Kandili mesajlarını yayınladılar
Gümülcine ve İskeçe Müftüleri İbrahim Şerif ve Mustafa Trampa Mevlid Kandili vesilesiyle birer mesaj yayınladılar.
Mesajında Mevlid Kandilinin anlam ve önemine değinen Müftü İbrahim Şerif, “Mevlid Kandilinizi tebrik ediyor, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum” ifadelerini kullandı.
Mesajında Mevlid Kandilinin anlam ve önemine değinen Müftü Mustafa Trampa, İskeçe Azınlık Ortaokulu ve Lisesindeki eyleme de vurgu yaparak, “Maalesef yetkililerden haklı taleplerimize hala olumlu bir cevap verilmedi. Bu sebepten dolayı haklı taleplerimize olumlu cevap alana kadar 7’den 70’e hep birlikte mücadelemizi daha güçlü bir şekilde sürdürmeye devam edeceğiz.” ifadelerine yer verdi.
Müftü İbrahim Şerif’in mesajı şöyle:
“Değerli Kardeşlerim,
26 Eylül 2023 Salı günü akşamı Mevlid Kandilidir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.)’in, kameri takvime göre doğduğu gecedir. Hz. Peygamber, kamerî aylardan Rabîu’l-evvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi Mekke’de dünyaya gelmiştir. İnsanlık tarihinin en önemli olaylarından birisi, O’nun kutlu doğumudur.
Çünkü O’nun dünyaya geldiği dönemde insanlar her türlü değer ölçülerini yitirmiş, yollarını şaşırmışlardı. Küfür ve haksızlık gönülleri karartmış, Allah’a giden yoldan uzaklaştırmıştı. Sosyal hayat bozulmuş, ahlâk tamamen kokuşmuştu. Kadınlar esir muamelesi görüyor, bir eşya gibi alınıp satılıyor, kız çocukları acımasızca diri diri toprağa gömülüyordu. Dünyada insanın en çok ihtiyaç duyduğu şey olan huzur, can ve mal güvenliği kalkmış gibiydi. Dünyanın birçok köşesi kanlı boğuşmalara sahne oluyordu. Cihanın ıslâhı bir peygamberin gönderilmesine muhtaçtı. Bütün ümitler, Yahudi ve Hristiyan dinlerinin müjdelediği âhir zaman peygamberine yönelmişti. Bütün dünya karanlıklar içinde, bu kurtarıcının gelmesini dört gözle bekliyordu.
İşte Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), böyle bir zamanda dünyaya gelmişti. Bu gecenin sabahı gerçekten de nurlu bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meş’alesi olan Sevgili Peygamberimiz’in gönderilişi, Yüce Allah’ın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur: ‘Andolsun, Allah, Mü’minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.’ Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle ‘O, âlemlerin Rabbinden, âlemlere rahmet olarak gönderildi.’
Hz. Peygamber, yirmi üç yıllık peygamberlik dönemi boyunca putperestliğin yerine tevhidi, zulmün yerine adâleti, düşmanlığın yerine kardeşliği, sürtüşmenin yerine dayanışmayı getirme gayreti içinde olmuştur. Toplumda barışın hâkim olmasını hedeflemiştir. Doğruluk, nezâket, güvenilirlik, adalet, hoşgörü ve cömertlik gibi ahlâkî davranışlarıyla insanlara örnek olmuştur. Buna karşılık; kan dâvâsı, gasp, soygun, şiddet, intikam, kin beslemek, içki, kumar, hırsızlık, yetim malı yemek, yalan, gıybet, çekememezlik, koğuculuk gibi fert ve toplumun huzurunu bozan davranışlarla mücadele etmiştir. Bütün bu faaliyetlerin sonucu olarak, vahyin ışığında, mükemmel kişiliğiyle ekonomik, sosyal, kültürel ve ahlâkî alanlarda gerçekleştirdiği faaliyetler sayesinde ‘cahiliyye’ olarak nitelendirilen ve temel özellikleri; bilgisizlik, putperestlik, kabîle asabiyeti, zorbalık, zulüm, haksızlık, başıbozukluk, merkezî otoriteden yoksunluk, adaletsizlik, barış ve nizamdan uzak bir hayat, çocukları öldürmek, vahşiyâne hareketler, kan davası gibi davranışlar olan bir dönemi kapatarak yerine barış ve huzurun hâkim olduğu yepyeni bir toplum oluşturmuştur.
O, gayr-i müslimlere dînî, hukûkî ve adlî özerklik vererek, kültürel kimliklerini korumalarına müsade etmesi ile çok sayıda dînî, kültürel grubun bir arada yaşayabileceğinin en güzel örneğini göstermiştir. Bu davranışı ile ayrıca hoşgörünün gelişmesine öncülük etmiştir. Bu tutumu daha sonraki yüzyıllarda Müslümanlar için örnek olduğu gibi, öteki medeniyetler için de bir model teşkil etmiştir.
Peygamberimiz’in öğrettikleri sonraki asırlarda yaşayan Müslümanlar tarafından da tatbik edilerek insanlığa örnek olmaya devam etmişlerdir.
İnsanlığın günümüzde Hz. Peygamber’in tebliğ ettiği ilâhî mesaja ve bu mesajın hayata geçirilmiş şekli olan onun sünnetine ihtiyacı vardır. Çünkü İslâm sadece Kur’an’dan ibaret değildir. O, Hz. Peygamber’in şahsında açıklanmış, hayata geçirilmiş ve bizzat onun öncülüğünde kurumlaşmış bir dindir. Bu açıdan, Hz. Peygamber’in ve dolayısıyla sünnetin dinde önemli bir yeri vardır. O’nun bu konumu, Kur’an’da çeşitli açılardan dile getirilmiştir.
Hz. Peygamber olmadan, Kur’an’ı anlamak, dini tam olarak uygulamak mümkün değildir. Ayrıca, Kur’an’ı açıklama ve yürürlüğe koyma yetkisini Peygamber’e tanımak ya da tanımamak, insanlara değil, yalnızca Allah’a ait bir yetkidir. Bu yetkiyi, Peygamberine bizzat Cenab-ı Hak tanımıştır. O’nun gönderiliş gayesi, kendisine verilmiş olan risâlet görevinin insanlığa ulaştırılması ve bu amaç doğrultusunda bir toplumsal yapının kurulmasıdır. Bu amaçla söylediği sözler ve yaptığı uygulamalar, kimi zaman farz, kimi zaman haram, kimi zaman müstehab, kimi zaman da mübah diye nitelendirilen hükümlere kaynaklık etmektedir. Bu durum, Kur’an’ın buyrukları doğrultusunda, Hz. Peygamber’e itaatin ve onu örnek edinmenin bir gereğidir.
‘Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.’ buyuran Hz. Peygamber’in, gerçekten, güzel ahlâkla yoğrulmuş hayat tecrübesini araştırmaya, ondan yararlanmaya, her zaman olduğu gibi bugün de çok ihtiyacımız vardır. Sevgili Peygamberimiz’i, O’nun güzel ahlâkını, davranış ve uygulamalarını, gelişen dünya şartlarına yön verecek, insanlığın problemlerine çözüm getirecek Kur’an-ı Kerim zenginliği ile yeniden tanımalı ve tanıtmalıyız. O, insanları bir tek Allah’a iman etrafında toplanmaya davet etmiş, muhabbet ve şefkatle birbirine bağlı, fazilet sahibi bir İslâm topluluğu meydana getirmiştir. O’nun büyüklüğü ve başarısı; en güzel usullerle doğru yollardan insanlığı iyiliğe davet etmesindendir.
Sevgili Peygamberimizin doğumunu anarken, yalnız mevlid okumak, ilâhiler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir. O’nun doğumunu anmaktan asıl maksat, evrensel olan risâletini, yüksek ahlâkını, fazîletini, adalet ve doğruluğunu hatırlamak ve bunları hayatımızda uygulama azmini tazelemektir. Yüce Allah’ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yeğane yolu, Hz. Peygamber’in yolundan gitmektir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir’ Bu ayette de belirtildiği gibi, Allah’ı hoşnûd etmek, O’nun Peygamberine uymak ve O’nu örnek almakla mümkündür.
Bu vesile ile Mevlid Kandilinizi tebrik ediyor, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.”
İskeçe Müftüsü Mustafa Trampa’nın mesajı şöyle:
“Değerli Müslüman Türk Kardeşlerim,
Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan gece, Rebîü’l-evvel ayının on ikinci gecesi olup Mevlid Gecesidir. Bu gece Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in dünyayı teşriflerinin yıl dönümüdür. Bizleri bir kez daha Mevlid Gecesi’ne ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamd ve sena olsun. Ümmeti olma bahtiyarlığına erdiğimiz Sevgili Peygamberimize, âline ve ashabına salât ve selam olsun. Mevlid Gecemiz mübarek olsun.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıçtır. O gecenin sabahı gerçekten de feyizli bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meşalesi olan sevgili peygamberimizin gönderilişi, Yüce Allah’ın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur:
“Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler.” (Âl-i İmrân, 164)
Allah Resûlü (s.a.s), kalplerden şefkatin, vicdanlardan merhametin çekildiği bir dönemde dünyayı teşrif etti. Çoraklaşan yürekler, onun gelişiyle yeşerdi. O, cahiliye girdabında boğulan insanlığa rehber, ümidini kaybeden gönüllere umut oldu. İnsanları, zulmün karanlığından İslam’ın aydınlığına çıkardı.
Aziz Kardeşlerim,
Hz. Peygamber (SAV), kameri aylardan Rabiül-evvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi Mekke’de dünyaya gelmiştir. Milâdî takvime göre ise bu, 571 yılı Nisan ayının yirmisine rastlamaktadır.
Yeryüzünde önemli gelişmelere sebep olan, insanların gönlüne ferahlık, düşüncelere berraklık kazandıran bu kutlu doğum, insanlık tarihinin en önemli olaylarından biridir. Çünkü onun dünyaya geldiği devrede, dünyanın üstünü kalın siyah bulutlar kaplamıştı.
Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeci, bir uyarıcı; Allah’ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatan bir kandil olarak gönderdik.” (Ahzâb, 33/45-46)
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), insanlığı bir ve tek olan Allah’a kul olmaya, adalete, iyiliğe, kardeşliğe ve güzel ahlaka çağırdı. Şirkin karşısında iman ve istikameti, zulmün karşısında hak ve adaleti, cehaletin karşısında ilim ve hikmeti, şiddetin karşısında şefkat ve merhameti kuşanmayı insanlığa o öğretti.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) de bu konuda; “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” (Muvatta, 8) buyurarak, insanlığı karanlıktan aydınlığa çıkardı, cahiliye döneminin bataklığından saadete; adalet, sevgi ve kardeşlik dönemine kavuşturdu. Gerçekten biz de güzel ahlâkla yoğrulmuş hayat tecrübesini tanımaya, O’ndan yararlanmaya her zaman olduğu gibi bugün de çok muhtacız.
Böylesine yüce ve üstün ahlâklı bir peygamberin ümmetiyiz. Kur’an-ı Kerim’de:
“Allah’ın rasûlünde, sizin için en güzel örnek vardır.” (Ahzap, 21.)
“Şüphesiz sen, büyük bir ahlâka sahipsindir.” (Kalem, 4.) buyurulmaktadır.
Muhterem Kardeşlerim,
Peygamberimiz (s.a.s.) hayatın her safhasında örnek alınacak model bir şahsiyet olduğunu unutmayalım. Çünkü O, hayatı bütünüyle mükemmel bir şekilde yaşamıştır. Çünkü O, Kur’an-ı Kerim’i tam anlamıyla pratik hayata geçirmiş olup, hayatı Kur’an ahlâkıydı. Bu nedenle çağımızda insanlığın düştüğü ruhi bunalımlardan, manevi hastalıklardan, zulüm ve haksızlıklardan, savaşlardan kurtulmak, insanca bir hayata; huzura, sevgiye, kardeşliğe, dünya barışına kavuşmak için O’nun sünnetini yaşamaya, örnek yaşantısını hayata hakim kılmaya muhtacız. Bunun yolu da O’nu tanımak ve canımızdan bile çok sevmektir.
O halde; Mevlid-i Nebi’yi büyük bir fırsat bilerek, hayatımızı yeniden gözden geçirelim. Peygamberimiz (s.a.s)’in insanlığa hayat veren ilkelerini, yuvalarımızda, işyerlerimizde, çevremizde ve insani ilişkilerimizde hâkim kılmanın gayretinde olalım. Olalım ki, dünyamız huzurla dolsun, ahiretimiz cennet olsun.
Sevgili Kardeşlerim,
Bildiğiniz üzere geçen hafta 5 gün boyunca İskeçe Azınlık Ortaokulu ve Lisesi’nde vardiyalı eğitim dayatmasına karşı, ayrıca sağlıklı bir okul binasına kavuşmak için çocuklarımızın derslere girmeme eylemlerine İskeçe Müftülüğü olarak bütün din görevlilerimizle en güzel desteğimizi verdik ve bundan böyle de desteğe devam edeceğiz. Maalesef yetkililerden haklı taleplerimize hala olumlu bir cevap verilmedi. Bu sebepten dolayı haklı taleplerimize olumlu cevap alana kadar 7’den 70’e hep birlikte mücadelemizi daha güçlü bir şekilde sürdürmeye devam edeceğiz.
Son verirken; Peygamberimizin veladetini tebrik eder, Yüce Mevlâ’dan onun gibi bir ömür geçirmeyi ve böylece iki cihanda da huzurlu olmayı niyaz ederim.”