Başkonsolos Ömeroğlu'ndan "15 Temmuz" hakkında açıklamalar
Başkonsolos Murat Ömeroğlu, 14 Temmuz Çarşamba günü gerçekleştirdiği basın toplantısında, bölgedeki Türk ve Yunan gazetecilerinin sorularını cevapladı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki başarısız darbe girişiminin yıl dönümünde basın toplantısı düzenleyen Türkiye’nin Gümülcine Başkonsolosu Murat Ömeroğlu, bu bağlamda Türk-Yunan ilişkilerini de değerlendirdi.
FETÖ darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlandığını ve her yıl Türkiye’nin dış temsilcilikleri de dahil olmak üzere 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nün çeşitli etkinliklerle anıldığını belirten Ömeroğlu, FETÖ’nün yurt içindeki yapısının giderek zayıfladığını, örgütün yurt dışı faaliyetlerine odaklandığını ifade etti.
Türkiye’nin, FETÖ’nün yurt dışındaki yapılanmasına yönelik çalışmalarına kararlılıkla devam edeceğinin altını çizen Ömeroğlu, bu çerçevede uluslararası mekanizmalarla işbirliğinin devam ettiğini belirtti.
Yabancı muhataplarla yapılan görüşmelerde konuyu gündeme getirdiklerini ifade eden Başkonsolos, “Darbe girişimi sonrası helikopterle Dedeağaç'a kaçan 8 darbeci asker ile eski ordu mensuplarının Türkiye'ye iadesi için Yunan tarafına iş birliği çağrılarımızı da bu meyanda sürdürüyoruz. Buna karşın Yunan makamlarının malum tutumu nedeniyle, bu konuda şimdilik bir ilerleme sağlanamadı. Kendisi de darbelere maruz kalmış komşumuzdan, bu konuda daha somut iş birliği beklentimizi ısrarla takip edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Basın mensuplarının sorularına basın açıklamasıyla cevap veren Başkonsolos Ömeroğlu, önemli değerlendirmelerde bulundu.
YUNANİSTAN’DAKİ FETÖ'CÜLERİN SAYISI NEDİR?
Başkonsolos Ömeroğlu, “Sorulardan birisi Yunanistan’daki FETÖ’cü sayısıyla ilgiliydi. Bu konuda esasen Meriç veya Ege üzerinden Yunanistan’a kaçak geçişler olduğu herkesin malumu. Ancak, Yunanistan’daki FETÖ’cü sayısı hakkında benim zikredebileceğim bir rakam yok. Zira, kaçak yollarla Yunanistan’a geçen FETÖ mensupları burayı güvenli bir liman olarak kullanabildikleri gibi, bir kısmı da buradan başka ülkelere geçmek için bir nevi sıçrama taşı olarak da kullanıyor olabilirler. Burada ilginç bulduğum bir husus da, düzensiz göçten şikayet eden bir ülkenin, FETÖ’nün iltica mekanizmaları üzerinde haksız başvurularla yarattığı siyasi, mali ve sosyal külfetin kamuoyunda hiç tartışılmıyor oluşudur.” dedi.
YUNAN BASININDA FETÖ PROPAGANDASI
Ömeroğlu, “FETÖ küresel ağında gözle görülür bir bozulma yaşanırken, örgüt PR ve lobi imkanlarını kullanarak, asılsız haberler üzerinden mağduriyet hikayesi yazmaya, medyada tekrar görünür olmaya ve Türkiye’ye hasım çevrelerle işbirliğini artırmaya çalışmaktadır. Bu çerçevede, yakın zamanda Yunan basınında FETÖ’cü olduğu bilinen şahısların veya FETÖ kontrolündeki sözde düşünce kuruluşu tarzındaki yapılanmaların propagandasının yapıldığını hepiniz görmüş olmalısınız.” dedi.
BU STRATEJİ TERS TEPER
Ömeroğlu şöyle devam etti: “Şahsi fikrim; bunca teknolojik ve sosyolojik gelişmeye ve değişime rağmen aslında belki de bin yıldır uluslararası ilişkilerde -en azından dünyanın bu bölgesinde- çok da değişen bir şey olmadığının göstergesi bu durum. Belki 500 yıl önce Cem Sultan birilerinin elinde koz olarak tutuluyordu, 20 yıl önce bu teröristbaşı Abdullah Öcalan idi (PKK idi), 20 yıl sonra kim veya ne olur bilmek mümkün değil tabi. Bu strateji belki bin yıldır çok da değişmeden uygulanıyor, ama sonuçta söz konusu stratejinin istenen sonuçların tam tersini yarattığı da açık bence.”
DARBE GİRİŞİMİNDEN TÜRK HALKI NE DERSLER ÇIKARDI?
Ömeroğlu, “Kanlı darbe girişimine karşı gösterilen tarihi direniş, Türk halkının en büyük ortak paydasının demokrasi ve cumhuriyet olduğunu gösterdi. Bence 15 Temmuz’dan alınması gereken en önemli ders bu ortak paydanın ne pahasına olursa olsun korunmasıdır. Türk halkı bu değerleri içselleştirmiş, canı pahasına korumuştur. Bir anlamda, Atatürk’ün, ‘Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır’ sözünün gereğini yerine getirmiştir.” dedi.
EĞİTİM KİSVESİ ALTINDA BEYİNLERİ ENDOKTRİNE EDİYORLAR
FETÖ’nün eğitim kisvesi altında kurduğu okullara da değinen Ömeroğlu sözlerine şöyle devam etti: “FETÖ, masumane bir eğitim hareketi kisvesi altında kurduğu okullarda genç beyinleri endoktrine ederek, ‘Kainat imamı’ olarak adlandırdıkları Gülen’in talimatlarını sorgusuz yerine getiren, bu uğurda hiçbir yasal ve ahlaki norm tanımayan radikal bir müridler ordusu yetiştirmiştir. Bu okullardan mezun olanların çoğu, sınav sorularının önceden ele geçirilmesi suretiyle devletin en kritik kurumlarına yerleştirilmiş, örgütün önünde engel görülenler türlü kumpaslarla bertaraf edilmiştir. Dolayısıyla, benzeri bir durumla karşılaşmamak adına ehliyet, liyakat ve sadakat, fırsat eşitliği gibi prensipleri önceleyen bir şekilde hareket etmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum.”
FETÖ DARBE GİRİŞİMİNİN TÜRK-YUNAN İLİŞKELERİNE ETKİLERİ
Başkonsolos Ömeroğlu bu konuda FETÖ darbe girişiminin Türk-Yunan ilişkilerine etkileri hakkında şunları söyledi: “Başarısız darbe girişiminden sonra Dedeağaç’a kaçarak Yunanistan’dan iltica talebinde bulunan sekiz darbeci asker, terörle mücadelede dayanışma ve işbirliği anlayışı çerçevesinde çok kısa sürede ülkemize iade edilerek, Türkiye’de yargılanmalarının önü açılmış olsaydı Türk-Yunan ilişkileri çok daha farklı bir yöne evrilirdi. Bugün gündemdeki bir çok sorun belki geride bırakılmış bile olabilirdi. Bu anlamda ben çok büyük bir fırsatın boş yere ve küçük hesaplar uğruna heba edildiği görüşündeyim. Keşke bu kararı alan kişiler daha cesaretli ve daha geniş vizyon sahibi olabilselerdi diye düşünmeden edemiyorum.”