Reha umre
Reha umre

Batı Trakya Türkleri SEÇEK geleneğine sahip çıktı

Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı tarafından asırlardır yaşatılan Seçek Yağlı Güreşleri ve Kültürler Etkinlikleri başarıyla gerçekleşti. Seçek Azınlık Eğitim v

Fotoğraf 31 Temmuz 2017
Batı Trakya Türkleri SEÇEK geleneğine sahip çıktı

Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı tarafından asırlardır yaşatılan Seçek Yağlı Güreşleri ve Kültürler Etkinlikleri başarıyla gerçekleşti.

Seçek Azınlık Eğitim ve Kültür Derneği’nin 28-29-30 Temmuz tarihlerinde düzenlenen tarihi etkinliklere Batı Trakya’nın farklı bölgelerinden binlerce soydaş katıldı. Soydaşlar  Seçek Yaylası’nda bu yıl da hem geleneği hem de birlik ve kardeşlik ruhunu yaşattı.

Seçek Yaylası’nda 28 Temmuz 2017 Cuma günü  okutulan Mevlid-i Şerif’le başlayan Seçek Yağlı Güreşleri ve Kültürel Etkinlikler 30 Temmuz Pazar günü başpehlivanlık müsabakası ve ödül töreniyle sona erdi.

ÜNLÜ SANATÇI ÖZGÜN SOYDAŞLARA KONSER VERDİ

Etkinlikleri ikinci gününde hem konserler hem de güreş heyecanı vardı. İkinci gün program 2017 Seçek Ağası Yusuf Çakır’ın Büyük Derbent köyünden yaylaya intikal etmesiyle başladı.

Yaylada ağa halkı selamladıktan sonra Mehmet Hilmi Kır Koşusu yapıldı. Program yağlı gürüş müsabakalarının ön elemeleri ile devam etti. Daha sonra yerel sanatçılar konser verdi.

Yerel sanatçılardan sonra Türkiye’nin ünlü ses sanatçısı Özgün sahneye çıktı. Verdiği muhteşem konserle Batı Trakyalıları coşturdu.

ETKİNLİKLERİ BİNLERCE SOYDAŞ İZLEDİ

Seçek Yağlı Güreşleri ve Kültürel Etkinliklerin son gününe Batı Trakya’nın farklı şehirlerinden, köylerinde binlerce soydaş katıldı. Azınlık toplumu gösterdiği ilgiyle son zamanlarda Meriç bölgesinde yaşayan Batı Trakya Müslüman Türkleri bölmek isteyen derin güçlere azınlığın asla bölünemeyeceğini en güzel şekilde gösterdi.

Pazar günü program protokol üyelerinin karşılanması ve davul zurna eşliğinde er meydanını turlayarak halkı selamlamaları ile başladı. Daha sonra konuşmalar yapıldı.

Bir dakikalık saygı duruşunun ardından Seçek Azınlık Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Mesut Şerif açılış konuşmasını yaptı. Devamında sırasıyla Kozlukebir Belediye Başkanı Rıdvan Ahmet, Doğu Makedonya – Trakya Eyalet Başkan Yardımcısı Ahmet İbram, DEB Partisi Başkan Yardımcısı Ozan Ahmetoğlu, Rodop Milletvekili İlhan Ahmet, Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif, Gümülcine Türk Gençler Birliği Başkanı Necat Ahmet, BTTDD Başkan Yardımcısı Dr. Mehmet Hasanoğlu ve T.C. Gümülcine Başkonsolosu Ali Rıza Akıncı söz alarak binlerce soydaşı selamladılar.

Konuşmacılar, son zamanlarda bölgede yaşayan soydaşları arasında huzursuzluk yaratarak bölmek, parçalamak isteyenlere karşı Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın bir bütün olduğunu vurgulayarak birlik-beraberlik ve kardeşlik mesajları verdiler.

Konuşmalardan sonra ilk olarak Güney Meriç Azınlık Eğitim ve Kültür Derneği folklor ekibi daha sonra da İskeçe Türk Birliği ve Gümülcine Türk Gençler birliği folklor ekipleri sahne aldılar. Sergiledikleri güzel halk oyunları ile etkinliklere renk kattılar.

YILLAR SONRA BİR BATI TRAKYALI GÜREŞÇİ BAŞPEHLİVAN OLDU

Batı Trakya’da gerek Seçek Yaylası’nda gerekse Alantepe’de düzenlenen yağlı güreş müsabakalarında genelde anavatan Türkiye’den ve komşu ülke Bulgaristan’dan gelen güreşçiler ağırlığını koymaktaydı.

Yerel güreşçiler daha çok alt kategorilerde yer almakta, başpehlivanlık kategorisinde ise neredeyse hiç bir yerel güreşçi yer almamakta bundan dolayı da her iki etkinlikte Türkiye’den gelen eğitimli güreşçiler başpehlivanlığı almaktaydı. Ancak bu yıl uzun zaman sonra beklenen, istenen, arzulanan bir ilk yaşandı.

Yıllar sonra bir Batı Trakyalı güreşçi üstelik anavatan Türkiye’den çok sayıda güreşçinin katıldığı başpehlivanlık kategorisinde tüm rakiplerini yenerek başpehlivan olmayı başardı.

İlk olarak Cumartesi günü alt kategorilerde yapılan güreşlerden sonra yarı finale kalan güreşçiler er meydanına çıktı. Ardından başpehlivanlık kategorisinde ilk tur müsabakaları yapıldı.

Daha sonra diğer kategorilerin final müsabakaları yapıldı. Ardından başpehlivanlık müsabakalarının yarı finalleri yapıldı.

Yarı finalde Edirneli Ayhan Çelik’i yenen Gümülcine’nin Yardımlı köyünden olan Niyazi İbiş ve rakibini yenen Edirneli Serkan Öğdüler başpehlivanlık  finalde karşı karşıya geldiler. Rakibini yenen Niyazi İbiş 2017 Seçek Başpehlivanı oldu. Böylelikle tarihi etkinliklerde yıllar sonra bir Batı Trakyalı yerel güreşçi başpehlivan olmuş oldu.

SEÇEK YAYLASI’NDA BİRLİK BERABERLİK MESAJLARI VERİLDİ

Seçek Yaylası’nda söz alan protokol üyeleri birlik beraberlik mesajları verdiler. Konuşmacılar hem etkinliklerle ilgili hem de son zamanlarda bölgedeki soydaşları bölmeye yönelik girişimlerle ilgili düşüncelerini soydaşlarla paylaştılar.

Birlik beraberlik vurgusu yapan konuşmacılar şunları belirttiler:

SEÇEK AZINLIK EĞİTİM VE KÜLTÜR DERNEĞİ BAŞKANI MESUT ŞERİF

Sevgili konuklarımız, 700 yıldan beri kesintisiz bir şekilde icra edilen bu tarihi gelenek malumunuz olduğu üzere yakın tarihe kadar bu işe gönüllü, hevesli, maddi durumu müsait kişiler tarafından tek başına sürdürülerek geldi. Ancak katılımda artış görülmesi ve değişen hayat koşulları nedeniyle bir kişi tarafından yapılamaz hale geldi. Bu yüzden 1997 yılında kurulmuş derneğimiz bu işe el koydu. Üzerine aldı organizasyonu sponsorluğunu üstlendi. Masrafları karşılamak amacıyla istemeye istemeye giriş ücreti almak zorunda kaldı. Böyle sıcak bir yaz gününde bu tarihi mekanda toplanmamıza vesile olan bu yükü, bugünkü etkinliğin ve diğer benzeri sosyal faaliyetlerin birlik ve beraberliğimizi sağladığı sevgi ve saygıyı yarattığı, kardeşlik ruhunu güçlendirdiği, dayanışma ve kaynaşmamızı pekiştirdiği için çok büyük önem arz ettiği şüphe götürmez bir gerçektir. Yeri gelmişken bildiğim kadarıyla bu panayırın tarihçesine değinmek istiyorum. Tarih kitaplarında bunun hakkında doyurucu kesin bilgiye bugüne kadar ulaşılamamış sadece atalarımızdan gelen bilgiler bize ışık tuta gelmiştir ki bu bilgiler deyim yerindeyse efsaneleşmiştir. Bunları şöyle özetleyebilirim: Bulunduğumuz Seçek bölgesi uzak çevresi ile birlikte etrafımız Osmanlıların fetih orduları akıncı birlikleri tarafından fethedilince bu seferin şerefine bir kutlama şenliği düzenlenmesi uygun görülür. Nerede? Şu karşımızda gördüğünüz rüzgar türbinlerin  bulunduğu yerin zirvesi olan ve adı Koca Yayla ya da Gaziler Yaylası diye bilinen yerde. Bir rivayete göre ise biraz beride bu şenliklerin 1920’ye kadar yapıldığı ve bulunduğumuz şu yerin 34 kilometre kuzeyindeki Haraç Yaylası’nda yapılmıştır. Yeri hala besbellidir, merak edenler varsa gidip görebilirler. Buradan oraya vasıta ile gitmeye yol vardır.

O yaylanın adından ötürü bu panayırın eski adı yüz yıl öncesine kadar Haraç Panayırı idi. Buna dayanarak hemen o fetih sonrası yapılan ilk zafer şenliğinin Haraç Yaylası’nda yapılmış olduğu kuvvetle muhtemeldir. Yanılmıyorsam 1920’lerde çizilen Yunan-Bulgar sınır hattı Haraç Yaylası’nda panayırın yapıldığı yerin içinden/ortasından geçtiği için o günden itibaren bu panayırın yeri değiştirilmiş, 3, 4 kilometre güneydoğuya kaydırılarak bugünkü mekana yani Seçek Yaylası’na çekilmiştir. Ancak Bektaşi an’anesine göre bu anlattıklarımız da biraz çelişen şöyle bir söylence ve inanış şekli mevcuttur: Onlara göre Doğu Rumeli aslında fetih ordusu/akıncılardan önce “Rumeli’nin Gönül Fetihleri” diye adlandırılan ve sayılar 40 kişi olduğu için Kırklar olarak adlandırılan ve Peygamberimizin soyundan olup onun ruhani direktifi/emri ile de ta Horasan’dan kalkıp gelmiş olan bir evliyâ-derviş tâifesi tarafından fethedilmiş olup sözü ettiğimiz o zafer şenliği belirttiğim mekanda onlar yapmışlardır.

İster Akıncılar ister Kırklar olsun bu şenlikte ne yapmışlardır? Aralarında güreş tutmuşlar, şişler çevirip, çevirmeler pişirmişler, yiyip içmişler, evlenmişler böylece elde ettikleri zaferin tadını çıkarmışlardı.

Muhterem konuklarımız, işte biz de aynı bölge halkı olarak o gün bugün ata mirasımız olan bu adedi yapmaya uygulamaya çalışıyor; aynı geleneği canlı tutmaya/yaşatmaya, çocuklarımıza emanet olarak kalması için özen gösterip çaba sarf ediyoruz. Gayret edip onu günümüze kadar yaşanmış olan ecdadımızı huzurunuzda minnet, rahmet ve şükranla anar, ruhları şâd, yurtları Mekanları cennet olsun diyorum.

Diyebiliriz ki, aktiviteleri ile atalarımız Osmanlıların gelip bu bölgeyi fethedişlerini, hatıralarını, burayı bize vatan olarak bırakışlarını minnetle yad ediyoruz. Seçek Panayırı biz Müslüman Türklerin Batı Trakya’da yaşattıkları gelenek ve göreneklerinin ilk sırada belki başta gelenidir. Unutulmamalıdır ki bir ulusu ayakta tutan üç temel unsur vardır. Bunlar dil, din, gelenek ve göreneklerdir. Yüce Allah’a sonsuz şükürler olsun ki, biz bu üç temel şartı günümüze kadar koruyabildik. İnşallah bundan böyle de bunları korumayı başaracağız. Gönüllerimizde kuvvetli iman, ilahi aşk, aramızda birlik, beraberlik, kardeşlik ve ruh düşüncesi bulundukça, zulme karşı durup mazlumun yanında yer almaya devam ettikçe, hoşgörü ve barıştan yana oldukça, insan haklarına saygılı olduğumuz müddetçe, vatanımızın, devletimizin yasalarına sadık kaldıkça, tefrikadan ayrımcılıktan, bölücülükten, hasetlikten kaçındıkça, ırkçılık, mezhepçilik taassubu gütmeyip her türlü fitne ve fesattan uzak durdukça inşallah Cenab-ı Hak inayet ve yardımından bizleri mahrum nasipsiz burakmayacaktır.

Ey Batı Trakya Müslüman Türkü. Bir olalım, iri olalım, diri olalım. Zaman ayrılık, gayrılık zamanı değil, birlik beraberlik bütünleşme irileşme böylece kuvvetleşme, güçlenme zamanıdır. Dirilme, canlanma, silkinme, gözünü açma, birbirimize sıkıca sarılıp kenetlenme yek vücut olma zamanıdır. Şiirleri dilimizde düşmeyen Yunus’umuz ne güzel söylemiş:

Beri gel barışalım

Yad isek bilişelim

Sevelim, sevilelim

Dünya kimseye kalmaz

Ey kardeş dargınsak gel barışalım

Yabancı isek tanışalım

Biz sevelim ki bizi de sevsinsinler

Bu dünya kime kalmış da bize de kalsın.

Değerli gençler; Bize tuzak olarak kurulan cazip oyunlara gelmeyelim. Sadece kişisel çıkarlarını düşünen birkaç kişinin peşinden asla gitmeyelim. Gözlerimizi bir değil, 40 açalım. Son olarak şu dileğimi de arz edeyim: En küçüğünden en büyüğüne kadar, er meydanında boy ölçüşecek olan tüm yiğit pehlivanlarımıza, halk oyunları, folklor ekiplerimize ve koşu yarışmasına katılmaya gelen tüm koşucularımıza işlerinde metanet, cesaret ve başarılar dilerim.Derneğin adına hepinizi ve dahi gelmeyenleri, gelemeyenleri daha şimdiden önümüzdeki sene tekrar Seçek’e gelmeye davet ediyorum.”

KOZLUKEBİR BELEDİYE BAŞKANI RIDVAN AHMET

“Çok değerli bölge halkı, Bizler, aynı milletin evlatlarıyız, aynı yolun yoldaşlarıyız, aynı dertlerin dertlileriyiz ve aynı sorunların mazlumlarıyız.

Biz, yüzyıllardan beri beraber güler, beraber ağlarız; beraber oturur, beraber kalkarız, beraber üzülür, beraber seviniriz. Bizim dinimiz bir, kitabımız bir, kıblemiz birdir.

Biz, bu toprakların evlatlarıyız. Biz, çok büyük bir ecdadın torunlarıyız, biz hep birlikte bu bölgenin sahipleriyiz, bu topraklar bizim toprağımızdır. Burada bulunan bütün insanlar Alevisiyle Sünnisiyle bizim insanımızdır. Hal böyleyken biz, ikilikten yana, ayrılıktan yana asla olamayız, olmamalıyız. Ve, yine hal böyleyken, bu bölgede bilerek veya bilmeyerek ikilik yaratmaya çalışan kardeşim sen bu hareketinle kimlere zarar verdiğini, kimlere faydalı olduğunu görmüyor musun, anlamıyor musun?

Çok değerli bölge halkı, gelin bir olalım, iri olalım, diri olalım, hep beraber kenetlenmiş olarak dimdik ayakta duran bir azınlık olalım. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki eğer istersek, eğer arzu edersek, bir elin parmakları gibi birbirimize kenetlenip ve kardeş olmanın gereğini yerine getirirsek bölgemizdeki tüğm sorunları kolayca aşabiliriz.

Bizler, aynı kıbleye yönelen insanlar olarak, birbirimizle, kendi dilimizde, aracısız konuşabilir, aramızdaki ve bölgemizdeki meseleleri beraber çözebiliriz.

Bizim, ikilik, ayrılık gibi bir derdimiz olmamalı. Bizler, aynı dinin mensubu insanlar olarak mezhepçilik yapamayız; Sünnilik, Alevilik, tarikatçılık yapamayız, yapmamalıyız. Bizler, bu topraklarda sadece aynı dinden ve aynı ırktan insanlar olduğumuzu haykırmak zorundayız.

Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da beraberliğimizden ödün vermeyeceğiz. Hiçbir zaman ayrılmayacağız, bölünmeyeceğiz; bölmek isteyenlerin de karşısında olacağız. İnşallah bu topraklarda kıyamete kadar birlik ve beraberlik içinde yaşayacağız.”

DOĞU MAKEDONYA TRAKYA EYALET BAŞKAN YARDIMCISI AHMET İBRAM

“Bugün Seçek Yaylası tarihi günlerinden birini yaşıyor. İlk başta bu tarihi ve kültürel etkinliğin gerçekleşmesinde emeği geçen başta Seçek Azınlık Eğitim ve Kültür Derneği başkan ve yöneticileri olmak üzere bölge halkını tebrik ediyorum.

Seçek Yaylası etkinlikleri bizleri manevi duygulara sürükleyen kimliğimizi, kültürel değerlerimizi yaşatmak adına bunu en iyi şekilde yansıtan bu etkinliğimizin, bölge halkımız adına son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Bundan asırlar önce bu topraklara basan ecdadımız; buralara en başta hoşgörü olmak üzere, insanlığın değerlerine ve inançlarına saygı çerçevesinde, iman sevgisini getirerek bu kültürel değerleri bizlere miras bırakmıştır. Bizlere de düşen görev bu değerlerimizi en iyi şekilde yaşatarak gelecek nesillere bunu aktarmak olacak ve olmalıdır.

Onun için ilk başta hoşgörü ve saygı çerçevesinde hepimiz birlik ve beraberlik içinde olmalıyız. Son günlerde yaşadıklarımız karşısında en çok ihtiyaç duyduğumuz konulardan birisi, beklide en önemlisi, birlik ve beraberliktir. Birlik ve beraberlik ruhunu kaybeden toplumlar, her şeylerini kaybetmek zorunda kalırlar. Fertleri birbirine düşmüş milletler, yok olup gitmeye mahkûmdurlar. Varlığımızı korumak için, birlik ve beraberlik içinde fitne, fesat ve ayrılıkçılıktan uzak, bizi bir arada tutan değerlere sımsıkı sarılarak İslam kardeşliği içinde birbirimize saygı duyarak yaşamalıyız.

DEB PARTİSİ BAŞKAN YARDIMCISI OZAN AHMETOĞLU

“Seçek Yaylası ki 7 asırdır beli de 7 asrı aşkın bir süredir, kültürümüzle, değerlerimizle, kimliğimizle, dinimizle, inançlarımızla ilgili ve bağlantılı bir kültürel etkinliği ayakta tutuyor ve yaşatıyor ve yaşatmaya devam ediyor. Çok değerli soydaşlar, Seçek şenlikleri ve yağlı güreşleri  Batı Trakya Türk Azınlığının en önemli ve tarihi derinliği olan kültürümüzü yansıtan asırlardan bu yana gelen en önemli etkinlik diye düşünüyorum. Ben ilk defa bu yaylaya bu alana 1997 yılında geldim. Bu sene 20. yılım. 20 yıldan beri, birkaç yıl belki gelemedim. Aralıksız Seçek Şenliklerine, yağlı güreşlerine katılıyorum, katılmaya çalışıyorum. 1997 yılında buraya geldiğimde duyduğum heyecanı bugün gibi hatırlıyorum.  Yaşadığım bölge olan Batı Trakya’da böyle bir kültürel değerin, böyle bir kültürel zenginliğin olduğunu görmek ve yaşamak beni çok mutlu etti. O günden bu yana da bu etkinliklere Allah ömür verdikçe sahip çıkmaya, değer vermeye çalışacağım. 1997 yılında geldiğimizde Balkanların, belki de Avrupa’nın en önemli İslam eserlerinden biri olan ve en önemli kültürel yapılarından biri olan, Seyit Ali Sultan Dergahına gitmiştik. O dönemde neredeyse bir ormanın içinden geçip dergahı bulmuştuk. Buradaki arkadaşlar bizi götürmüştü. Gerçekten dergahı gördüğüm zamanda duyduğum heyecanı bugün gibi hissediyorum. Seçek şenlikleri yağlı güreşleri bu yöre insanının, Seçek bölgesi insanının Derbenttin,  Ruşanların, Kamberlerin, Babaların ve diğer köylerin, burada yaşayan soydaşlarımızın yedi asırdır ayakta tuttuğu kendi imkanları ile yaşattığı çok önemli etkinlikler. 1997 yılından itibaren ise, Seçek Azınlık Eğitim ve Kültür Derneği’nin kurulmasından sonra sadece bölgenin sınırlarında değil tüm Batı Trakya’ya yayılmış Gümülcine’ye, İskeçe’ye, İskeçe’nin dağlık ve ova koluna, tüm Meriç’e  tüm Batı Trakya ve hemen birkaç yıl sonrada, sadece Batı Trakya değil , komşu ülkeler anavatan Türkiye’ye, komşu ülke Bulgaristan’a ve Yunanistan’ın daha birçok bölgesine yayılarak oralardan da insanlar, davetliler, folklor ekipleri, sanatçılar buraya gelmiş ve bu bölge insanının asırlardır yaşattığı bu zenginliğe daha da büyük bir zenginlik katmıştır. Biz de Batı Trakya Türk Azınlığı’nın temsilcileri olarak, kurumları olarak buradan sesleniyoruz. Bu etkinlikleri yaşatan bölgede yaşayan soydaşlarımızı tebrik ediyoruz. Onlara şükranlarımızı sunuyoruz. Bundan sonra da Batı Trakya Türkleri olarak Seçek şenliklerini bu kültürel zenginliğimizi ilelebet yaşatacağımıza söz veriyoruz. Değerli soydaşlar ben İskeçeliyim, İskeçe’de yaşıyorum orada doğdum büyüdüm. Aynı zamanda İskeçe Türk Birliği’nin de Başkanıyım. İskeçe Türk Birliği ve İskeçe denince akla Mehmet Hilmi gelir. 1902 yılında doğmuş, 29 yıl yaşamış, 29 yaşında bir apandisit ameliyatı sırasında vefat etmiş bir büyüğümüz. İskeçe Türk Birliği’nin en önemli kurucularından kabul ediyoruz kendisini. Her sene Haziran ayında 25 Haziranda  kendisini İskeçe Aşağımahalle mezarlığındaki kabri başında rahmet ve minnetle anıyoruz. Bir Mehmet Hilmi ki Edirne Öğretmen okulundan mezun olup, o yıllarda İskeçe’ye gelmiş öğretmenlik, gazetecilik yapmış, tütün işçilerini örgütlemiş ve sendikacılık yapmış bir aydın insan. Babalar köyünden bu bölgenin bu yörenin bir insanı, İskeçe’ye gelmiş ve İskeçe’ye zenginlik katmış. Bu da gösteriyor ki bizler Babaları ile Ruşenleri ile Derbenti ile Hebilköyü ile Gümülcine, İskeçe, Şahinli ve İlhanlı’sıyla biriz ve beraberiz. Bu da böyle kalacak.”        

RODOP MİLLETVEKİLİ İLHAN AHMET

Batı Trakya’da ayrımcılığın ve özellikle bölünmüşlüğe yol açacak her türlü eylemin karşısında olduğunu bizler de buradan haykırıyoruz. Bu konuda şunu söylemek istiyorum; Dilimiz islamda tarikatların, mezheplerin acaba ne kadar yeri vardır. Biz yalnızca ‘La ilahe illallah’ diyoruz ve Allah’tan başka da kimseye kul olmayacağımızı ifade buyuruyoruz. Cenabı Allah bunu istiyor. Dolayısıyla islamın içinde ayırımcılık zaten yok. Bugün burada yapılan etkinliğin dini veya kültürel olmasının benim açımdan hiç bir önemi yok. Her ikisi de kabulümüz ve makbulümüzdür. Bunun kültürel olması elbette ki, 700 yıla dayanmaktadır. Ama aynı zamanda dini açıdan da yaşanacak olan her şey makbuldür. Bunu yanlış anlaşılacak bir yönü yoktur. Azınlık bir tolerans ve anlayış toplumudur. Dolayısıyla herkesi kucaklamak, herkese meydan vermek ve olası yanlışlıkların da düzeltilmesi için ne yapılması gerekiyorsa; yapmaya da zannediyorum hepimiz hazırız. Kimse var olan bir kültürü, var olan bir inancı dejenere etmek, bozmak, yapısını ortadan kaldırmak gayesi elbette ki gütmemektedir. Amaç bu zenginliğin, bu birlikteliğin, bu inanışın ve tek olan Allah’a olan inanışın tezahürlerini, çeşitlerini, var oluşlarını hep birlikte güzellikle yaşayabilmektir. Bunun dışında bu birlik ve beraberliğe geçirmiş olduğumuz ekonomik sıkıntı nedeniyle de ihtiyacımız vardır.

Bugün Eylül ayında Azınlık okullarımızın tekrar kapandığını görüyoruz. Tekrar ne yazık ki, Azınlık eğitimine ve diğer alanlardaki baskıların ve tedbirlerin arttığını görüyoruz. Bu konuda birlik ve beraberliği temin etmek, birlikte olabilmek ve ekonomik sıkıntılarla baş edebilmek için bu mücadelede hiç kimsenin eksik bir yönü yok. Fesata, ayrılıkçılığa, dedikoduculuğa, özellikle de iftiraya bu toplumda artık meydan vermemek gerekir. Bu ayrılıkçılığın, fesatçılığın bizim yapmış olduğumuz mücadelede hep birlikte bugün bu bayrak yarışında kimin fazlalık yeri var, tabii ki yok. O halde ben tekrar yeni başkanımızı tebrik etmek istiyorum. Bu bölgede bulunan bütün köylerimizi de kucaklıyorum. Her türlü faaliyete, her türlü etkinliğe, her türlü katkıya hazırız. Bizler de katkı vermek için buradayız. Bizler de sizin vereceğiniz katkıya bu hafta ve bundan sonraki dönemde de buradayız.

Sevgili soydaşlarım; çekinmeyin, diyalogdan yanayız, kardeşlikten yanayız, hepimiz aynı canı taşıyoruz. Hepimiz kardeşlik duygusu içerisinde ama pratikte ve uygulamada bunun bir ayırımla ilgisi yoktur. Yanlışlarımız var ise bu konuda da tekrar aziz milletimizden özür diliyoruz. Her kim olursa olsun baskı yapılmasına karşıyım. Ben kendi adıma net bir şekilde söylüyorum; Hiç bir soydaşıma herhangi bir neden ile baskı yapılmasını doğru bulmuyorum. Baskıların karşısında ilk önce ben varım. Ama diyalogdan da yanayım. Konuşalım, kucaklaşalım, dertleşelim ve hep birlikte bu güzel kültürel, dini ve ne açıdan nitelendirirsek nitelendirelim, bu etkinliği bugün de yaşayalım, bundan sonra da daha 1000 yıl Allah’ın izniyle yaşatalım.”

DANIŞMA KURULU BAŞKANI VE GÜMÜLCİNE MÜFTÜSÜ İBRAHİM ŞERİF

 “Sizlere geçmişten bir iki hatıramı paylaşmak istiyorum. Bu hatıralardan sonra konuşmama son vereceğim.  Yıl 1983 şu meydana ilk defa geldiğim zaman şu önündeki ceviz ağacın yanında meşe ağaçlarının yapraklarından 9 metrekarelik bir gölgelik yapılmış. Bir ağa ve yanında da iki kişi oturuyordu. Halk bu kadar değil, güreşenler askerler ve bu bölgenin çocuklarıydı. Güreş başladığı zaman askerler bu bölgenin çocuklarını yeniyor, galip gelen güreşçi ayakkabısını alarak ayakkabısı ile parça topluyordu. Sonraki yıllarda buraya tekrar geldiğimde herşeyin bitmek üzere olduğunu hatta Kamberler köyünde İbrahim Çakır kardeşimizin Gümülcine’ye gelerek bizlerden yardım istediğini gördük. O günün yüksek tahsiller derneği buraya yardım etmek için 1988-89 yıllarında bütçesinden bir miktar para ayırarak güreşçilerin güreş yapmasını sağladı ve o gün İsmail Rodoplu’yu da o tarihlerde buranın ağası yaparak etkinliklerinin devamını sağladık. Sonraki yıllarda gelen bugün hakkın rahmetine kavuşmuş olan Hasan Çengel Allah rahmet eylesin, Ali Pencal’lar onlar burada etkinliğin devam etmesini istediler ve fikir olarak da o yıllarda bugünkü Seçim Azınlık Eğitim ve Kültür Derneği’nin kurulması temin edildi. 20 yıldan beri de dernek bu etkinlikleri düzenledi. O gün Gümülcine’den, İskeçe’den kısacası Karasu’dan Meriç’e kadar birçok insanlarımız bu etkinliğe destek verdiler. Bu etkinlik bugüne kadar büyüdü ve beş bin kişi burada bu etkinliğe katıldı. Bugün de bu bölge insanlarına destek olma adına Melis’ten Karasu’ya kadar İskeçe’den Gümülcine’den Dedeağaç’tan bütün kardeşlerimiz şuanda bu alana geldiler. Hepsine teşekkür ediyorum Allah razı olsun, ayaklarına sağlık diyorum. Çünkü değerli kardeşlerim bize dinimiz de bildiği emrediyor, insanlık da bunu gerektiriyor. Azınlık olarak hepimiz Lozan’ın şemsiyesi altında olan, hepimiz İslam dininden olan hepimiz Kur’an’a inanan, hepimiz Hz. Muhammed’in ümmeti olarak birlik beraberlik içinde olmak mecburiyetindeyiz. Bizden din de bunu istiyor anlaşmalar da bunu istiyor. Benden önceki konuşmacılar bizi birliğe davet etti. Ben sonuna kadar katılıyorum. Ben Danışma Kurulu Başkanı olarak, Gümülcine Seçilmiş Müftüsü olarak birlikten ayrılanları bir kere daha düşünmeye davet ediyorum. Nerede birlik var orada rahmet, var nerede ayrılık var orada azap var. Allah bildiğimizden beraberliğimizden bizleri ayırmasın, azabı aramıza sokmasın.”

GÜMÜLCİNE  TÜRK GENÇLER BİRLİĞİ BAŞKANI NECAT AHMET

 “Batı Trakya’nın güzel insanları, yaklaşık bir buçuk aydan beri yaşanan olayları takip eden biri olarak buradan şunu söylemek istiyorum. Alevi ve Bektaşi kardeşlerimiz 72 millete açığız diye söylüyorlar her yerde. İşte bugün burada biz bunu görüyoruz. Sünniler ile Aleviler bir arada olabiliyor demek ki. Ben 1992 yılından beri burayı ziyaret eden ve işim icabı gelen insanlardan biriyim gazeteci olarak. Gördüğüm şu ki 1995’li yıllarda Enfiyecıoğlu döneminde ayrımcılık yapan ve Alantepe’de iki ayrı panayır yaptırabilen Seçek’te bunu beceremeyip yukarkı yaylaya Yunan güreşçilerini götüren o güce halkımız hayır demişti. Ama ne üzücüdür ki burada kendi aramızda bu anlaşmazlıkları onların yapamadığı, düşmanların yapadığı bir şekilde bizim yapabilmemiz hakikaten çok üzücüdür. Bunun olmaması, yapılmaması için İskeçe’den Gümülcine’den ve bir çok yerden soydaşlar, yoldaşlar, vatandaşlar gördüğünüz gibi burada. İnşallah daha uzun seneye daha huzurlu ve ulaşmış bir şekilde daha büyük etkinliklere el ele birlik ve beraberlik içerisinde ulaşmak dileğiyle hepinize teşekkür ediyorum.”

BATI TRAKYA TÜRKLERİ DAYANIŞMA DERNEĞİ BAŞKAN YARDIMCISI DR. MEHMET HASANOĞLU

“Bugün Bursa’da yapılan Batı Trakya Panayırı ve Uluslararası Balkan Yağlı Güreş Şampiyonasına katıldığı için aramızda bulunamayan Genel Başkanım Av. Necmettin Hüseyin’in de selam ve muhabbetlerini getirdim.

Sevgili Batı Trakyalılar, hepinizin malumu yaklaşık 7 asırlık bir geleneği yaşatmak ve Batı Trakya Türk Azınlığı’nın birbirine kenetlenmesine vesile olan en eski şölenlerden birini ifa etmek adına bugün burada Seçek Yaylası’nda toplanmış bulunmaktayız.

Seçek demek; birlik demek, örf demek, tarih demek, kardeşlik demek, Seyid Ali Sultan’ın hoşgörüsünü, insan sevgisini, can demesini anlamak ve yaşatmak demektir.

Evet, Seçek Şenlikleri, yöre halkının 7 asırdır sürdürdüğü, son 20 yıldır da yine yöre halkının kurduğu Azınlık Seçek Eğitim ve Kültür Derneği tarafından organize edilen ve toplumun kaynaşmasına, buluşmasına vesile olan bir şölendir. Ama maalesef saygıdeğer hemşehrilerim, benimde mensubu ve bir parçası olmaktan onur ve gurur duyduğum Seyyid Ali Sultan Dergahı mensubu Alevi- Bektaşi canlarımızın bir kısmı artık kandırıldıklarından mı desem, masumane değerlerinin ellerinden gittiğine yönelik fısıltı gazetesi aracılığı ile dedikoduların yayılmasından mı desem, şer odaklarının oyununa gelmesinden mi desem; sanki 20 yıldır bizzat kendilerinin yoktan var ettikleri dernek başka bir dernekmiş gibi, Azınlık Seçek Eğitim ve Kültür Derneği’ne karşı çıkmaya başladılar. Gelin ne mücadele yapılacaksa bu dernek çatısı altında yapalım.                      

Saygıdeğer hemşehrilerim! Yıllarca aynı dini ritüellerle, dış mihrakların planlamaları ile FETÖ Terör Örgütü mensupları Batı Trakya’da kol gezdi ve Batı Trakya Türk azınlığını cemaatçi ve diğerleri diye bölmeye çalıştılar. Şimdi onlar can çekişirken maalesef benim masum Alevi-Bektaşi canlarım bu dış mihrakların oyununa gelip bizleri bölmek için kullanılıyor, bu oyuna gelmeyelim.

Sevgili Batı Trakyalılar, bizler yaklaşık iki yıl önce Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneğinin 54. Olağan Genel Kurulunda Genel Başkanım Av. Necmettin Hüseyin’in başkanlığında aday olduğumuzda bir söz vermiştik.

Türkiye’de yaşayan Batı Trakya Türklerinin sorunlarının kökünü kazımaktı ve geçtiğimiz aylarda gerçekleştirilen Rumeli - Balkan Çalıştaylarının sonucunda yayınlanan genelgeler ile de gerçekten Anavatanda yaşayan Batı Trakya Türklerinin 50 yıldır kronikleşen sorunlarının kökünü kazıdık. Bu sonucun alınmasında da en büyük katkıyı sağlayan eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı meslektaşım Dr. Mehmet Müezzinoğlu ile Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu’na ben toplumum huzurunda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

Sayın protokol, saygıdeğer hemşehrilerim, bizler 14 Mayıs 2017’de gerçekleşen 55. Olağan Genel Kurulumuzda tekrar yönetime seçilirken de Türkiye’deki sorunların kökünün kazınmasının rahatlığı ile yeni bir söz verdik. Anavatandaki sorunlar çözüldüğüne göre, bu dönemde gerekli tüm uluslararası dinamikleri harekete geçirerek, devletimiz Yunanistan’da faaliyet gösteren tüm azınlık STK ve diğer unsurlarla birlikte onların önderliğinde Lozan’dan doğan ve bu güne kadar gasp edilen haklarımızın mücadelesini vermek için yoğun çalışma yürütmenin sözünü verdik.

Bizler, Batı Trakya Türk Azınlığı olarak eğitim sorunumuzun, müftülük sorunumuzun, eşit statüde temsil hakkımızın olmamasının, en basiti elimizden alınan insanca yaşama hakkımızın mücadelesini vermemiz gerekir iken, maalesef birilerinin güdümü ile 21. Yüzyılda dini ritüellerin peşinde koşturularak, birlik beraberlik içinde olmamız gerekirken, parçalanma mücadelesini veriyoruz. Biz, bu dini ritüeller ile toplumu ayrıştırmayalım.

Ben, buradan tüm bölge insanına, ama özellikle de Alevi - Bektaşi canların bir kısmına seslenmek istiyorum. Oyuna gelmeyelim, Batı Trakya’da yaşayan azınlığın, tamamı Türk’tür ve Müslümandır. Bizim Batı Trakya Türk Azınlığı olarak tek bir mücadelemiz olması gerekir, o da hak arama mücadelemizdir. Devletime de seslenmek istiyorum, Batı Trakya Türk Azınlığı dünya üzerindeki en uysal azınlıktır. Batı Trakya Türklerinin tarihin hiçbir döneminde hukuk dışı bir mücadelesi olmamıştır ve olmayacaktır. Bizim tek isteğimiz Lozan’dan doğan ve gasp edilen haklarımızın iadesidir. Bu açıkça böyle bilinmelidir.

Evet sevgili canlar, ben sizleri bir kez daha birlik beraberlik içinde, bir olmaya, iri olmaya, diri olmaya davet ediyor; 7 asırdır süregelen bu yöre geleneğimizi de bir 7 asır daha Seyyid Ali Sultan’ın, Sarı Saltuk’ların, Ayvaz Dede’lerin bu topraklara getirdiği tasavvuf ruhunun, hoşgörünün, insan sevgisinin varlığı ile devam edeceğinden en ufak bir şüphem olmadan Genel Başkanım ve Batı Trakya Türkleri Dayanışma Dernekleri adına sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Birlik Beraberlik içinde sağlıcakla kalın.”

T.C. GÜMÜLCİNE BAŞKONSOLOSU ALİ RIZA AKICI

“Bugün burada 650 yıllık bir mirasın devamında biraraya geldik. Bu sadece bir güreş turnuvası, bir güreş şöleni değildir. Bu maddi ve manevi bir mirastır. 650 yıl rakamını telaffuz ettim. Ama gerçekte kökü Orta Asya'ya kadar dayanan 2000 yıllık bir mirastır. Güreşçilik, pehlivanlık sadece bilek gücünün, pazı gücünün ortaya konulduğu bir alan değildir. Pehlivanlık Hazreti Ali mesleğidir. Hazreti Hamza mesleğidir. Orta Asya'daki Türk alimlerinin uzantısıdır. Bir yönüyle gücün sergilendiği bir alan olmakla birlikte esasında güçle birlikte bizim geleneğimizde anılan merhametin, adaletin, cömertliğin, insan sevgisinin de sergilendiği bir alandır. Hazreti Ali'yi çok sevenlerin tekrar ettiği bir cümle vardır ve bizim geleneğimizde de zikredilir. “Lâ fetâ illâ Ali, Lâ seyfe illâ Zülfikâr” dediklerinde o "Feta" kelimesiyle ifade edilen yiğitlik, delikanlılık, aynı zamanda içinde merhameti, birlik beraberliği, insanları birleştirmeyi barındıran bir cümledir. Ve bizlere Horasan'dan Hoca Ahmet Yesevi'den, Hacı Bektaşi Veli'den, Mevlana'dan, Sarı Saltuklar'dan, Ayvaz Dedeler'den kalan bir mirastır. Burada Batı Trakya'da Gazi Evrenos beyi zikrederken, Seyyid Ali Sultanı da anmamız gerekir. Çünkü biri devleti, askerliği, kahramanlığı, yiğitliği ifade ederken; Seyyid Ali Sultan da insanları birleştirmeyi, merhameti, irfanı ifade etmektedir. Burada bu meydanda ikisinin de birleştiğini görüyoruz.

Değerli kardeşlerim, Hacı Bektaşi Veli'yi temsil eden ve hepimizin de zihninde olan bir resim vardır. Bu bir elinde arslan yada kurt, diğer elinde de ceylan tutar. Yani normal hayatta asla biraraya gelemeyecek iki unsuru birleştirebilen bu birliği merhameti ifade edebilen bir gelenektir. Dolayısıyla bu geleneği temsil ettiğini söyleyen hiç kimseye ayrılıkçılık yakışmaz. Belki bir çoğunuz ayrıntıları bilmiyorsunuz. Ama ben şu kadarını söyleyeyim; Ayrılıkçılık peşinde koşan ve sayıları aslında bir elin parmaklarını geçmeyip bazı kardeşlerimizin de saf ve samimi duygularını istismar eden insanların istediği her şeye "Evet" dendiğini ben biliyorum. Başlangıçta tartışma olarak öne sürdükleri her şeyi Seçek Derneği'nin de, bu toplumun önderlerinin de kabul ettiğini biliyorum. Türkçemizde bir atasözümüz vardır: "Üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek." Eğer maksat üzüm yemekse, burada 700 yıllık bir adeti devam ettirmekse, olması gereken şey bu meydanda birleşmektir. İnşallah öyle de olacak. Bunun geçici bir tartışma olduğunu ve en kısa zamanda da her şeyin yoluna gireceğine inanıyorum. Bu toplumda Batı Trakya Türk Azınlığı'nda bu ferasetin, bu basiretin, bu tarihi tecrübenin bulunduğunu çok iyi biliyorum. Dünyanın her yerinde mezhep, tarikat gelenek açısından ayırım olabilir ama Batı Trakya'da olacağına inanmıyorum. Çünkü sizler tavır ve davranış olarak ılımlı, medeni insanlarsınız. Yaşantı ve dünya görüşü olarak birbirinizi sorgulayan, hizaya çekmeye çalışan insanlar değilsiniz. Günlük hayatta bunun böyle olduğunu çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla bu tartışmaların çok küçük bir çevreye ait olduğunu hepimiz rahatlıkla biliyor ve görüyoruz.

Değerli soydaşlarım, son olarak şunu vurgulamak istiyorum. Tarih çok önemlidir. Tarih bir toplumun kim olduğunu, nereden geldiğini, başkalarından niçin farklı olduğunu, hangi geleneğine mensup olduğunu en iyi anlatan gelenektir, söylemdir. Tarihi doğru anlamak zorundayız. Tarihte olup biten meseleleri bugüne taşımamakta özel bir gayret göstermek zorundayız. Bakınız İkinci Dünya savaşında 50 milyon insan öldü. Dünyanın en şiddetli ve en kanlı kavgasıdır. Ama aradan dört yıl geçtikten sonra Avrupa Birliği'nin temelleri atıldı. Başta Almanya ve Fransa olmak üzere, bütün tarihi tartışmaları, bütün trajedileri bir kenara bıraktılar, birleşmeleri gerektiği kanaatine vardılar. Peki biz neden 1300 yıl önceki tartışmaları, ayrılıkları hala bugüne taşıyoruz. Evet bir şeyler oldu, olmadı diyemeyiz. Ama bütün bu olanları öncelikle iyi öğrenmek, bu hadiselerin içinden sonradan ilave edilen unsurları temizlemek zorundayız. İkinci olarak şunu vurgulamak istiyorum. Lütfen Batı Trakya'nın dışında var olan tartışmaları buraya taşımayınız. Sizi ilgilendiren yada ilgilendirmeyen ama bu toplumun içinde var olmayan, bir takım meseleleri 'buraya aitmiş’ gibi birbirinizi bölen unsurlar haline lütfen getirmeyiniz. Benim şu kadar hayat tecrübemde tanıdığım en masum, dürüst, medeni, kendi halinde yaşayan toplumlardan birisiniz. Sorun yok demiyorum ama, bu sorunları da büyütmeye gerek yok. Sizler sizlere layık olduğu gibi birlik ve beraberlik içinde yolunuza devam etmek mecburiyetinizdesiniz. Sizleri saygı ve muhabbetle selamlıyorum.”

Ideal Schools
Millet gazetesi logo
© 2024 Millet
KÜNYE
MİLLET MEDİA Kollektif Şirketi
Genel Yayın Yönetmeni: Cengiz ÖMER
Yayın Koordinatörü: Bilal BUDUR
Adres: Miaouli 7-9, Xanthi 67100, GREECE
Tel: +30 25410 77968
E-posta: info@milletgazetesi.gr
ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ
MİLLET MEDİA O.E.
Υπεύθυνος - Διευθυντής: ΟΜΕΡ ΖΕΝΓΚΙΣ
Συντονιστής: ΜΠΟΥΝΤΟΥΡ ΜΠΙΛΑΛ
Διεύθυνση: ΜΙΑΟΥΛΗ 7-9, ΞΑΝΘΗ 67100
Τηλ: +30 25410 77968
Ηλ. Διεύθυνση: info@milletgazetesi.gr