Anadolu Universitesi Kampus Anadolu Universitesi Kampus
Espressor Coffee
Espressor Coffee

Kamusal Sosyal Bilim: Harun Halil ile Yunan tarih yazımına göre 1897 Osmanlı-Yunan Harbi üzerine

"Bir diğer önemli konu da Savaş sonrasında Athanasios Suliotis öncülüğünde Yunanistan’da Osmanlı-Yunaniliği akımının orta çıkmış olmasıdır."

Batı Trakya 18 Haziran 2024
Kamusal Sosyal Bilim: Harun Halil ile Yunan tarih yazımına göre 1897 Osmanlı-Yunan Harbi üzerine

Salih Canbaz: Harun hocam merhaba. Daha önce Batı Trakyalı sosyal bilimcilerin çalışmalarını akademi dışına taşıyarak daha geniş kesimlere ulaştırmalarını sağlamak amacıyla başlattığımız röportaj serisinin bu ayağında sizinle beraberiz. Özellikle bir dönem Millet Gazetesi'ndeki köşenizde yazdığınız yazılar Batı Trakya'da geniş bir okuyucu kitlesi tarafından ilgiyle takip edildi. Bu anlamda röportajınızın özellikle önemli olacağını düşünüyoruz. Röportajımıza başlamadan önce kendinizi tanıtır mısınız?

Harun Halil: Merhabalar. Öncelikle yerel sosyal bilimcilerin çalışmalarını gazetenizde yayımlamak gibi muhteşem bir çalışma başlattığınız ve bu çalışmaya beni de dahil ettiğiniz için size teşekkür ederim. Bu bağlamda yapacağınız bu çalışma ile Batı Trakya’daki Sosyal Bilimcilerin envanterini çıkarma misyonu kazanmış ve Batı Trakyalı akademisyen adaylarına iyi bir prototip oluşturma yolundan muazzam bir adım atmış olacaksınız. Kısaca kendimi şöyle tanıtabilirim: 1992’de Yunanistan’ın Gümülcine şehrinde doğdum. Orta ve lise eğitimimi Gümülcine Celal Bayar Azınlık Lisesi’nde, Üniversite tahsilimi Trakya Dimokritio Üniversitesi Tarih ve Etnoloji Bölümünde tamamladım. Sonrasında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Balkan Çalışmaları bölümünde ‘Yunan Tarih Yazımına Göre 1897 Osmanlı-Yunan Harbi’ adlı yüksek lisans tezimi tamamladım ve hâlihazırda İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yakınçağ tarihi bölümde doktora eğitimime devam ediyorum. 

S.C.: Lisanstan beri tarihle iştigal eden birisisiniz ve tarih alanında özgün çalışmalar yapmaya gayret ettiğinizi gözlemliyoruz. Özgün çalışmalar peşinde koşmak şüphesiz sıradan bir işin değil bir merakın sonucudur. Sizi tarihe bu derece meraklı kılan şey nedir. Ne oldu da tarihe bu kadar merak duydunuz?

H.H.: Çocukluğumdan beri hep tarihe meraklı oldum. Tarihe ilgimin serencamı Celal Bayar Lisesindeki yıllarımdayken başlamıştı. İlk defa on üç yaşımdayken Osmanlı Tarihi kitabını okudum. Bu yaşımdan itibaren günümüze kadar tarihe olan ilgim artarak devam etti ve tarih, hayatımın bir parçası haline geldi. Tarihe bu derece ilgim günümüzde meydana gelen olayların arka planının öğrenmekten kaynaklanmaktadır. Tarih kitaplarını okudukça Tarihte yapılan hataların günümüzde de nasıl devam ettiğini idrak etmeye başladım. Tarih bilgisi, şahsımı bilince kanalize ederken, bilinçte şuura yönelmemi sağlarken tarih şuuru da aidiyet duygumun gelişmesine sebep olmuştur.

S.C.: Bugünkü röportajımızın konusuna geldiğimizde iki aşamalı bir röportaj düşündüm. İlk aşama olarak, aslında herkesin iyi ya da kötü şekilde aşina olduğu, son zamanlarda özellikle popüler hale gelmiş bir figürden bahsedeceğiz. Birçok çalışmanızda II. Abdülhamid üzerine çalıştınız. II. Abdülhamid'in çalışmalarınızın merkezini oluşturma sebepleri hakkında neler söylersiniz?

H.H.: II. Abdülhamid hakkındaki çalışmalarımı yoğunlaştırmamın sebebi Sultan II. Abdülhamid’in Osmanlı Devleti’nin yıkılış sürecinde izlemiş olduğu siyaset doğrultusunda devleti ayakta tutmaya çabalamış birisi olmasıdır.

S.C.: Peki, ara ara başka yerlerde pek de rastlamadığımız üzere II. Abdülhamid’i Batı Trakya ile ilişkilendiren çalışmalarınıza da rastlıyoruz. Bu konularda çokça mürekkep yalamış birisi olarak Abdülhamid ve Batı Trakya aynı cümle içerisinde kullanıldığında zihninizde neler canlanıyor?

H.H.: Sultan tahtta kalmış olduğu süre zarfında (1876-1909) Balkan Coğrafyasına özel bir önem vermişti. Rumeli’nin elden çıkmaması için coğrafyada yaşayan Müslim ve Gayrimüslimlere ait eserleri restore ederek Müslümanların ve Hıristiyanların gönlünü fethetmeyi başarmıştır. Batı Trakya bölgesine en çok yatırım yapan Sultan olmuştur. 

S.C.: İkinci aşamaya geldiğimizde Yüksek Lisans tezinizde ‘Yunan Tarih Yazımına Göre 1897 Osmanlı-Yunan Harbi’ gibi bir konu çalıştığınızı görüyoruz. Bu savaş da Abdülhamid döneminde yaşanmış bir savaş olduğu için soruyorum, bu konuyu seçme konusunda da Abdülhamid ile ilgili çalışmalar yapmanızın etkisi var mıydı, varsa nasıl?

H.H.: Bu konuyu seçmemin ilk sebebi Sultan II. Abdülhamid dönemi ile ilişkili olmasıdır. İkinci sebebi ise Türkiye’de bu başlık altında tez çalışması yapılmamasıdır.  Yapmış olduğum bu çalışma sayesinde Türk literatürüne Savaşla ilgili bakış açısını kazandırmış oldum. Bu çalışma sayesinde buna benzer tez konusunu çalışacak olan lisansüstü öğrencilerin tezimi referans almalarını sağlayıp konuyla ilgili bir girizgâh niteliğinde bir yol haritası hazırlamış oldum.  Hazırlamış olduğum Yüksek Lisans tezi özgün bir çalışma olmuştur.

S.C.: Peki, sizce bu konuyu Yunan tarih yazımı açısından irdelemek neden önemli?

H.H.: Konumu seçmekle Yunanlı tarihçilerin görüşlerini, bakış açılarını ve değerlendirmelerini Türk literatürüne kazandırıp konuyla bağlantılı çalışmalar yapan ve yapacak olan Türk akademisyenlere izleyebilecekleri bir yol haritası ve metodoloji örneği göstermeye çalıştım.

S.C.: Tezinizin genel sonucuna baktığınızda Yunan tarih yazımında bu Savaşa dair nasıl bir tutum gözlemliyorsunuz ya da en çok göze çarpan şey nedir?

H.H.: Tezimin genel sonucuna baktığımda Yunan Tarih Yazımında 1897 Savaşında Osmanlı Devleti hakkında %95 oranında olumsuz algılara yer verilirken %5’lik olumlu algılara da yer vermiştir. Yunan tarih ders kitaplarında Savaş, bir satırla geçiştirilmeye çalışılmıştır. Bir diğer önemli konu da Savaş sonrasında Athanasios Suliotis öncülüğünde Yunanistan’da Osmanlı-Yunaniliği akımının orta çıkmış olmasıdır. Bu fikir Osmanlı Devleti ile Yunan Krallığı arasında konfederasyon modelinde bir devlet kurmayı misyon edinmiştir.

S.C.: Peki tezi yazdığınız süreç boyunca sizi en çok şaşırtan şey neydi? Size “vay be” dedirtecek bir şeyle karşılaştınız mı?

H.H.: Bu süreçte en şaşırdığım olay konuyla ilgili subayların ve siyasilerin kaleme almış olduğu hatıratlar olmuştur. Yunan devlet arşivleri, basını ve karikatürleri savaşın algısını yansıtırken hatıratlar ise savaşın olgusunu oluşturmuştur. Devletlerin arşivleri devletlerin olgusunu oluştururken bu savaşla ilgili arşiv belgeleri Yunanistan’ın savaşla ilgili algısını ortaya koymaktadır.

S.C.: Son olarak Batı Trakyalı bir tarihçi olarak bölgemiz insanlarına nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

H.H.: Batı Trakyalı tarihçi olarak bölgemiz konusunda tarihle ilgili eserler okumalarını tavsiye ederim. Zira tarih dersi bağlama dersidir. Bağlamazsan ağlarsın. Batı Trakya tarihi iyi ve doğru bir şekilde bilinmezse Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu geçmişte yapmış oldukları hataları yapmaya mahkûmdur. Toplumumuz içerisinde bilinçsiz ve bizleri tarihten yoksun bırakmak isteyen, Tarih karın doyurmaz diyen sığ düşünceli zihniyete ise tarih ruhu doyurur şeklinde sesleniyorum.

S.C.: Katkılarınız için çok teşekkür ederiz, Batı Trakyalı bir tarihçi olarak bundan sonraki çalışmalarınızı da merakla bekliyor olacağız.

Millet gazetesi logo
© 2025 Millet Media
KÜNYE
MİLLET MEDİA Kollektif Şirketi
Genel Yayın Yönetmeni: Cengiz ÖMER
Yayın Koordinatörü: Bilal BUDUR
Adres: Miaouli 7-9, Xanthi 67100, GREECE
Tel: +30 25410 77968
E-posta: info@milletgazetesi.gr
ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ
MİLLET MEDİA O.E.
Υπεύθυνος - Διευθυντής: ΟΜΕΡ ΖΕΝΓΚΙΣ
Συντονιστής: ΜΠΟΥΝΤΟΥΡ ΜΠΙΛΑΛ
Διεύθυνση: ΜΙΑΟΥΛΗ 7-9, ΞΑΝΘΗ 67100
Τηλ: +30 25410 77968
Ηλ. Διεύθυνση: info@milletgazetesi.gr