Anadolu Universitesi Kampus Anadolu Universitesi Kampus
Espressor Coffee
Espressor Coffee

Batı Trakya’nın meçhul sosyal bilimcileriyle sohbetler: Başkasının metninde yaşamaya dair

İnsan ise bu özelliğinin yanında güçlü olmanın da yolunu kültür üretebilme kapasitesiyle bulur, bu şekilde de var olmaya devam eder. 

Köşe Yazıları 22 Temmuz 2023
Batı Trakya’nın meçhul sosyal bilimcileriyle sohbetler: Başkasının metninde yaşamaya dair

Metin üretme kabiliyetine sahip bir insan okuduğu her metinle hesaplaşarak yeni bir metin üretme sürecine girer. Bu, insandan beklenendir. Ancak burada metin üretmenin ne anlama geldiği üzerinde biraz durmak gerekir, bekleneni verebilmek için. Metin üretmek insanın en insana özgü niteliğiyle alakalı bir durumdur. İnsan, aynı cinste olmasına rağmen farklı coğrafyalara, farklı iklimlere taşındığında, alışılmışın durumda şartlarla tanıştığında karıncaların yaptığı gibi yuvalarını aynı tarzda inşa etmeyi sürdürmez; yeni mimari üretir, yani kültür üretir, bazı durumlarda da bu kültür kendini metin biçiminde gösterir. Karınca topluluğu sadece güçlü olabilmesi durumunda hayatta kalarak varlığını sürdürür. İnsan ise bu özelliğinin yanında güçlü olmanın da yolunu kültür üretebilme kapasitesiyle bulur, bu şekilde de var olmaya devam eder. 

Öyle ki, bir dili en iyi biçimde kullanan insanlar o milletin dilini biçimlendirir, o dile kattıklarıyla o millet var olmaya devam etmenin yollarını bulur. Bugün dünya çapında eserler üreten, binlerce atıf alan bir akademisyenin bunca başarısına rağmen, insana özgü kapasitesini tam anlamıyla ortaya koyamadığını söylememiz mümkündür. Üstelik o eserlere çağın en iyileri tarafından da atıfta bulunulmuş olabilir. Daha ne olsun!

Dünya çapında bir akademisyen olmak için başkasının metninde yaşamak yeterlidir. Başkasının metninde yaşamak, başka bir milletin şairinin meydana getirdiği dili kullanan filozofun metninde yaşamaktır. Sözgelimi, 20. yy Avrupa tarihine ilişkin yapılan totalitarizm analizlerini çok iyi okumuş bir akademisyen, bu analizleri hatmetmenin hakkını verircesine totalitarizme bulaşmamış ama sırf bazı yönleriyle andırıyor diye kendi toplumu üzerinde muhteşem bir totalitarizm değerlendirmesinde bulunabilir. Ya da totalitarizmin geride kaldığı bir toplumu hala -herhangi bir tanım değişikliğine ihtiyaç duymadan- bu şekilde analiz etmeye devam edebilir. Ne var ki, bu filozofun düşünceleriyle oluşan bir akademik ortamın kendi milletine hiçbir hayrı yoktur.

Metin oluşturmak benlikle alakalı bir durumdur. Yukarıda, metin yazan insanın okuduğu metinle her an hesaplaşma içerisinde olduğunu söyledim. Reddetme değil hesaplaşma. Reddeden bir üslupla yazılan metin ancak popüler tarih olarak adlandırılan, herhangi bir metodolojik duruşu olmayıp, soğuk kanlılıktan uzak bir biçimde kendi hizbini övme, başkasını reddetme hizmeti görür. Kendisini istediği kadar övsün, kendisini var etmek için hiçbir şey yapmamıştır. Dolayısıyla hesaplaşma, Gadamer’in ufukların kaynaşması dediği durumu anımsatmalı. Her farklı dilin, özellikle de bir milletin konuştuğu dilin farklı dünyalar olduğunu var sayalım. Hangi dili konuşuyorsak, yani hangi dünyadaysak, o bizim ana dilimizdir. Zor da olsa başka bir kültüre şu ya da bu biçimde, bir şekilde geçmeyi başarmış insanların o dile farklı bir dünyadan geçtiğini, eğer o dilde şiir yazabilecek seviyeye geldiyse artık o dilin ana dili olduğunu söylememiz mümkündür. Hülasa, o dilde yazacağı şiirle millet yaratıp yaratamayacağıdır mesele. Hesaplaşma ise benim dünyamla senin dünyanın iç içe geçecek gibi olup geçmemesi, birbirimizi görmemiz-tanımamız, dünyamızı bu yönde yeniden meydana getirmemiz, dolayısıyla var olmaya devam etmemizdir.

Literatürde yerlilik tartışması olarak bilinen tartışmanın çıkmazı da buradadır. Var olamama endişesiyle yabancı, Türk düşüncesi özelinde ise Batı düşüncesine karşı bir duvar örüp kendi kümesinde düşünce üretmeye çalışanlar, var olmaya devam etmek için diğer dünyalarla karşılaşmanın, hesaplaşmanın ehemmiyetini göremedi. 

Bugün biz de haklarımızı ararken örneğin, Kıta düşüncesinden beslenerek bunu yapıyoruz. Avrupa’nın bize bu konuda söyleyecek çok şeyi vardır hiç şüphesiz ama dayatacak bir şeyi yoktur, eğer var olmak gibi bir derdimiz varsa. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ortaya çıkması için tahmin edemeyeceğimiz kadar acılar çekildi ama bu, o dünyanın insanını ilgilendirir. Ben var olmaya devam etmek için metin üretmeye bakacağım, başka metinlerle hesaplaşarak, başka metinleri reddetmeden. Son paragrafta fragmanını verdiğim gibi. 

Millet gazetesi logo
© 2025 Millet Media
KÜNYE
MİLLET MEDİA Kollektif Şirketi
Genel Yayın Yönetmeni: Cengiz ÖMER
Yayın Koordinatörü: Bilal BUDUR
Adres: Miaouli 7-9, Xanthi 67100, GREECE
Tel: +30 25410 77968
E-posta: info@milletgazetesi.gr
ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ
MİLLET MEDİA O.E.
Υπεύθυνος - Διευθυντής: ΟΜΕΡ ΖΕΝΓΚΙΣ
Συντονιστής: ΜΠΟΥΝΤΟΥΡ ΜΠΙΛΑΛ
Διεύθυνση: ΜΙΑΟΥΛΗ 7-9, ΞΑΝΘΗ 67100
Τηλ: +30 25410 77968
Ηλ. Διεύθυνση: info@milletgazetesi.gr