Bir okul resminin öğrettikleri

Resim güçlü bir ileti aracıdır; bazen anlatılan bir olaydan, okunan bir öyküden hatta bir kitaptan daha etkin, daha çarpıcı sonuçlar yaratabilir.

Köşe Yazıları 13 Mart 2024
Bir okul resminin öğrettikleri

Resim genel olarak hayatımıza ilişkin geçmişten günümüze anlık kesitler yansıtır. Bazen geçmişle ilgili bir anımıza bağlı olarak üzüntümüzü, düş kırıklığımızı, acımızı ya da tersine sevincimizi, mutluluğumuzu yansıtabilir. Resim güçlü bir ileti aracıdır; bazen anlatılan bir olaydan, okunan bir öyküden hatta bir kitaptan daha etkin, daha çarpıcı sonuçlar yaratabilir. Zira resim, beynimizin algılama sistemiyle doğrudan ilişki kurarak bizi kendi alanında bir ilişkiye çeker; duygularımızı ve zihnimizi harekete geçirerek neşe duymamıza ya da duruma göre yansıtılan üzücü bir olaydan dolayı gözyaşlarımıza neden olabilir. Beynimize iletilen görüngü, genel olarak bizi sorgulayıcı bir göreve çağırır. 

2015 yılında, savaştan kaçıp göç esnasında Ege denizinde boğulan bir ailenin dramını anımsatmak isteriz. Bu kaçış sırasında boğularak ölen “Aylan bebek”e ait cesedin kıyıya vurması, dünya kamuoyunun vicdanında büyük tepki yaratmış, bu durum bir parça dahi olsa Batılı devletlerin göçmenler konusunda tutumunun yumuşamasına neden olmuştu. 

Yazımızdaki resmin konusu şükür ki savaşla ilgili değil, okulla ilgilidir. “Sırbistan’ın güneydoğusunda bulunan Dukat köyünde öğrenci bulunmaması nedeniyle yedi yıl kapalı kalan köy okulu, tek bir öğrencisi için yeniden açıldı”. 

Yukarıda yer alan resimli haberi okuyunca bir anda Batı Trakya’daki Türk okullarının içler acısı durumu, gözlerimin önünde bir kez daha canlanıverdi. Bir resmin çerçevesine sığdırılıp bir hakkın kullanılmasıyla ilgili anlatılan bu çarpıcı öykü, bizi yüz yıllık bir zamanın akışında aşındırılıp kaybolan hukukumuzun muhakemesini yapmaya sevketti. Karşınızdaki resim Batı Trakya’daki gerçeklerle yan yana konulduğunda, uygar dünyanın gözü önünde bir eğitim cinayetinin nasıl işlendiği gerçeğinin en yalın halini yansıtır. Bu açıdan okul resminin bize öğrettiklerini çok önemsiyoruz. Çünkü sayfamıza iliştirdiğimiz resmin, eğitim gibi kutsal bir hakkın kullanılıp kullanılmamasıyla ilgili ders niteliğinde bir yanı vardır. Resim, açıkça bir gerçeği ortaya koyar. Eğitim hakkı, bireyin doğuştan kazandığı bir haktır ve asla gaspedilemez. Resmin ayrıca, konuyla ilgili olarak devlete ait görevinin ve niyetinin niteliğiyle ilgili sorgulayıcı bir yanı daha vardır. Sırbistan, ekonomisi pekiyi olmayan orta halli bir Balkan ülkesi; ancak ekonomisinin aksine eğitim kalitesi oldukça yüksek olan bir eğitim geleneğinden gelen bir ülkedir aynı zamanda. Kapalı bulunan köy okulunun tek bir öğrencisi için yeniden açılması, o ülkenin eğitime verdiği önemin gerçek niyetini ortaya koyar. 

Şimdi bize gelelim. Bizde her yıl birer ikişer okulun kapanmasının nedeni, buranın Sırbistan olmaması değil; aksine buranın Batı Trakya olması ve söz konusu okulun Lozan antlaşması ile güvence altına alınmış Türk okulu olmasıdır. Devlet yetkilileri ne diyor? Azalan öğrenci sayısı nedeniyle bilmem hangi köyün okulu kapatılıyor. Peki bu bir gerekçe sayılmasa dahi bugüne kadar okullarımızda öğrenci sayısının neden azaldığını açıklayan oldu mu acaba? Açıklayamaz! Zira bu bir devlet projesidir. Azınlık okullarında öğrenci sayısı iki nedenle azalıyor. Birincisi azınlık eğitiminde kalitenin bilinçli ve planlı olarak aşağı çekilip bu okulların gözden düşürülmesi, ikincisi orta eğitim ihtiyacına cevap verecek yeterli sayıda azınlık okullarının olmamasıdır. 

Eğitimde giderek büyüyen bu erozyonu durdurmak gerekir. Durdurmak için de öncelikle siyasî inisiyatif ve toplumsal bir motivasyona ihtiyaç vardır. Toplum dediğimiz zaman, öncelikle o toplumun yönetici ve siyasî kadroları akla gelir. Toplumun hukukunu ve çıkarlarını savunduğunu iddia edenleri göreve davet ediyoruz. Eğitimdeki bu çöküşün önüne geçilmesi için İskeçe ve Gümülcine liselerinin, ulaşımın oldukça güç sağlandığı dağlık bölgede birer şubesinin kurulması için toplumdan temsil yetkisi talep edenlerden kararlı bir duruş beklemekteyiz.

Her medeni toplumda olduğu gibi bizim azınlıkta da siyasetin ilgi alanı sadece bayındırlık işleriyle sınırlı bir alan olmamalıdır. Devlet bürokrasisinin bu işe heveskâr olup cömertçe davranması, bu toplumun büyük sorunlarını örtbas etmek istemesindendir. Yol yapımı vb. konular gereksiz mi diye sorulabilir. Elbette gerekli. Ne var ki devlet aklını bu konuda iyi okumak gerekir. Zira bir insanın gözlerini bağlayıp yolunu yapmak, onu asla gitmek istediği yere götürmez. Unutulmamalı ki gözleri bağlı insanlar istedikleri yere değil, götürüldükleri yere giderler. Bir özdeyiş şöyle der: “Yolunu şaşırdığında değil, başkasının aklıyla bulmaya çalıştığında kaybolursun.”

Millet gazetesi logo
© 2024 Millet
KÜNYE
MİLLET MEDİA Kollektif Şirketi
Genel Yayın Yönetmeni: Cengiz ÖMER
Yayın Koordinatörü: Bilal BUDUR
Adres: Miaouli 7-9, Xanthi 67100, GREECE
Tel: +30 25410 77968
E-posta: info@milletgazetesi.gr
ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ
MİLLET MEDİA O.E.
Υπεύθυνος - Διευθυντής: ΟΜΕΡ ΖΕΝΓΚΙΣ
Συντονιστής: ΜΠΟΥΝΤΟΥΡ ΜΠΙΛΑΛ
Διεύθυνση: ΜΙΑΟΥΛΗ 7-9, ΞΑΝΘΗ 67100
Τηλ: +30 25410 77968
Ηλ. Διεύθυνση: info@milletgazetesi.gr