Avrupa'nın güvenliği Türkiye'ye bağlı!
Ottawa Üniversitesi'nden Prof. George Monastiriakos, Yunanistan’ın Türkiye’nin Avrupa güvenliğindeki artan rolüne uyum sağlaması gerektiğini savundu.

Ottawa Üniversitesi'nde uluslararası hukuk uzmanı ve akademisyen Prof. George Monastiriakos, Avrupa güvenliği konusunda yaptığı analizde, Türkiye’nin bölgedeki stratejik rolünün her zamankinden daha önemli hale geldiğini vurguluyor. Özellikle Rusya’nın artan tehdidi ve ABD’nin Avrupa’dan geri çekilme eğilimi göz önüne alındığında, Yunanistan’ın bu yeni güvenlik mimarisine uyum sağlaması gerektiğini belirtiyor.
Monastiriakos, tarihsel bir perspektifle günümüz gelişmelerini değerlendirerek, Kırım Savaşı döneminde Osmanlı İmparatorluğu’nun Britanya ve Fransa ile kurduğu ittifakın bugünkü güç dengesiyle benzerlik taşıdığını ifade ediyor. O dönemde Osmanlı, Rusya ve Yunanistan’a karşı Batı ile iş birliği yaparken, bugün Türkiye’nin Avrupa güvenliğinde kilit bir aktör olarak öne çıktığına dikkat çekiyor.
TÜRKİYE VE AVRUPA GÜVENLİĞİ: YENİ BİR GERÇEKLİK
Monastiriakos’un analizine göre, Türkiye son on yılda Rusya ile hem iş birliği hem de stratejik rekabet içeren bir dış politika izledi. Ancak Suriye, Libya ve Azerbaycan gibi bölgelerde Moskova’nın etkisini kırmayı başardığına vurgu yapıyor.
Özellikle Türkiye’nin Hayat Tahrir el-Şam destekli koalisyonun, Rusya ve İran’ın desteklediği Esad rejimine karşı verdiği mücadele, Ankara’nın Moskova’ya karşı yürüttüğü politikanın net bir örneği olarak gösteriliyor. Türk dış politikası, Batı ve NATO müttefikleri açısından stratejik bir avantaj sunuyor ve Türkiye’nin Avrupa içindeki rolünü güçlendiriyor.
Ekonomik açıdan bakıldığında, Monastiriakos Türkiye’nin savunma sanayisinde güçlü bir üretim altyapısına sahip olduğunu ve Avrupa’nın bu kapasiteden yararlanabileceğini belirtiyor. Türk lirasındaki değer kaybının Avrupa şirketleri için daha düşük maliyetler sunduğunu ve Türkiye’nin büyük bir iş gücü ile savunma teknolojileri konusunda önemli bir merkez haline geldiğini vurguluyor.
YUNANİSTAN’IN SEÇENEKLERİ: ÜÇ STRATEJİK YOL
Monastiriakos, Yunanistan’ın bu değişen güç dengeleri karşısında üç olası stratejik seçenekle karşı karşıya olduğunu belirtiyor:
RUSYA İLE YAKINLAŞMA
Atina, Avrupa ve Türkiye’ye karşı Rusya ile ilişkilerini güçlendirme yoluna gidebilir. Ancak Monastiriakos’a göre bu Yunanistan’ı izole edecek ve Avrupa’nın Türkiye ve Ukrayna ile daha yakın çalışmasını kolaylaştırarak Atina’nın çıkarlarına zarar verecektir.
ABD İLE BAĞIMSIZ İLİŞKİLER KURMA
Yunanistan, ABD’nin Avrupa’daki konumunun değişmesine rağmen, Washington ile bağımsız ve güçlü bir ilişki kurmaya çalışabilir. Özellikle Girit’teki Souda Körfezi üssü gibi stratejik noktalar üzerinden, Yunanistan’ın ABD için vazgeçilmez bir müttefik olduğu mesajını verebilir.
TÜRKİYE’NİN AVRUPA İLE YAKINLAŞMASINI DESTEKLEME
Monastiriakos, Atina’nın Türkiye’nin Avrupa’ya entegre olma sürecini destekleyerek bundan fayda sağlayabileceğini öne sürüyor. Bu strateji, Atina’nın Türkiye ile müzakerelerde elini güçlendirebilir ve Ege ile Doğu Akdeniz’deki ihtilaflı konuların çözümü için bir fırsat yaratabilir.
SONUÇ: YUNANİSTAN YENİ GÜÇ DENGELERİNE NASIL UYUM SAĞLAYACAK?
Monastiriakos’un analizine göre, ABD’nin küresel liderlik rolünden geri çekildiği bir dönemde Avrupa’nın yeni bir güvenlik mimarisi inşa etmek zorunda olduğu ve bu yapının merkezinde Türkiye’nin yer alacağı artık kaçınılmaz görünüyor.
Bu süreçte Yunanistan’ın Türkiye ile ilişkilerini nasıl yöneteceği, Atina’nın bölgedeki geleceğini belirleyecek kritik faktörlerden biri olacak.