3 soruda Twitter siyasi sansürleri
Twitter Dosyaları serisi, Twitter yöneticilerinin FBI ve Pentagon tarafından nasıl kontrol edildiğini ortaya koydu.
Ersin Çahmutoğlu, Twitter'ın açığa çıkan siyasi sansürleri ve bunun devletlerin ulusal güvenliğine yansımaları hakkında bir değerlendirmeyi AA Analiz için 3 soruda kaleme aldı.
--
Elon Musk'ın Twitter'ı satın almasından sonra platformun idaresi, stratejileri ve politikaları neredeyse tamamen değişmeye başladı. Yeni dönemde Twitter'da pek çok eski çalışan istifa ederken bazı çalışanlar da Musk tarafından kovulmuştu.
Elon Musk'un bu tutumunun arkasındaki temel neden, günümüzde "TwitterFiles" (Twitter Dosyaları) adıyla yapılan ve en son yedincisi yayınlanan ifşalar sayesinde anlaşılmaya başlandı. Musk'ın kovduğu isimlerden bazıları, geçmişte siyasi etki operasyonları ve "gölge sansür" gibi uygulamaları gizlice yürütüyordu. FBI başta olmak üzere ABD'deki pek çok istihbarat servisinin özellikle 2020 yılı boyunca yoğun bir biçimde Twitter yöneticilerine baskı yaptıkları ve Demokratlar lehine olacak şekilde siyasi amaçlarla platforma yön verdikleri tespit edildi. Söz konusu Twitter Dosyaları serisi, bütün bu düzenin nasıl kurulduğunu, Twitter'ın içeriklerinin nasıl oluşturulduğunu veya engellendiğini ve önceki Twitter yöneticilerinin FBI tarafından nasıl kontrol edildiğini ortaya koydu.
Ayrıca son olarak 21 Aralık'ta sekizincisi yayınlanan yeni seride, Pentagon'un da Twitter'a baskı yaptığı ve platformu adeta propaganda makinesi olarak kullandığı görüldü. FBI'ın ve Demokratların Twitter üzerinden Donald Trump aleyhine kampanyalara ağırlık vermesinin yanında bu tarz askeri etki operasyonları da söz konusu oldu.
Twitter devletlerin ulusal güvenliğine bir tehdit mi?
Twitter devletler için ulusal güvenlik tehdidi olarak görülmelidir. Zira Twitter Dosyaları bize şunu net olarak gösterdi: Bir devletin kurumları bir sosyal medya platformu üzerinden itibarsız hale getirilebilir; devlet ve hükümet, sahte içeriklerle veya dezenformasyonla uluslararası alanda suçlu konumuna sokulabilir. Ayrıca, Twitter gibi platformlar üzerinden siyasi düzen bozulabilir, hatta seçmen etkilenebilir.
Daha da kötüsü, ilgili platformu kontrol eden yabancı bir devletin, başka bir devlete yönelik kasıtlı bilgi operasyonları sonucunda onu, özellikle ulusal güvenlik hususunda tehdit altına alma durumu da söz konusudur. Türkiye özelinde böyle bir tehlikenin varlığına dair bilgiyi ilgili kurumlar verebilir. Ancak dünya çapında milyonlarca aktif kullanıcısı olan Twitter'ın bütün ülkelerde böyle bir tehlikeye yol açabileceği her zaman dile getiriliyor. Siyasi olarak bir ülkedeki gidişatı etkileyecek olan bu güç, devletlerin teyakkuzda olmasını gerektirebiliyor. Siyasi liderlerin platformdan yasaklandığını dahi gördük. Donald Trump ve destekçileri hiçbir gerekçe olmadan Twitter'da uzun bir süre tamamen yasaklı kaldılar. Üstelik Twitter bunu yaparken kendi kuralını da ihlal etti. Nitekim 2019 yılında yayımladığı politikalarında "insanların siyasi liderleri özgürce takip edebileceği bir platform olmayı amaçlıyoruz" ifadesi yer alıyor.
Elon Musk dönemi bir fark yaratır mı?
Elon Musk’ın Twitter'ı satın almasından sonra dünya neredeyse ikiye bölündü. Bir kısım bu gelişmeyi olumlu karşılarken, diğer kesim çok sert eleştirdi. Musk, Twitter'ı alırken iki önemli amacı olduğunu belirtmişti: Birincisi platformu özgürleştirme, diğeri ise sahte içerikler, bot hesaplar ve bilgi operasyonlarıyla mücadele. Eski yönetimi oldukça sert eleştiren Musk, Twitter'ın kirli operasyonlarda rol oynadığına inandığını söylemişti. Bunun için Twitter'ı satın aldıktan sonra üst yönetimi tamamen feshetti ve çoğunu kovdu. Bir kısmı da istifalarını verdi. Yeni kurulan ekiple Twitter'ın daha şeffaf olacağını ve güvenli bir tartışma platformu haline geleceğini amaçladıklarını belirtti. Bu kapsamda, son yayımlanan Twitter Files serisinde Musk'ın amaçlarını gerçekleştirmeye başladığını görüyoruz.
Öte yandan Musk'ın eleştirilen adımları da oldu. Örneğin, onaylanmış hesaplara aylık ücret getirilmesi, Facebook gibi başka platformlara ait linklerin Twitter'da paylaşılmasının yasaklanması gibi adımlar karşısında sert tepkiler aldı. Bunlar şimdilik askıda. Ancak ilerleyen zamanda gündeme gelir mi, bilinmiyor. Diğer taraftan Elon Musk'ın Twitter'da yönetici olarak platformu "kendi çıkarına" kullandığını öne sürenler de var. Tartışmalar farklı boyutlara gelmeye başlayınca Musk Twitter'dan anket başlatarak yöneticilik görevinden istifa edip etmemesi gerektiğini oylamaya sundu.
Zaman ne gösterecek bilmiyoruz ancak Musk'ın Twitter'ı daha güvenli, güvenilir, kullanışlı ve suçtan uzak bir platforma dönüştürmesi kolay görünmüyor. Çünkü hem şirketin idari yapısı, hem platformun teknik boyutu hem de ABD'deki federal birimlerin sürekli müdahale etme girişimleri bu amaçları zorlaştıracaktır. Şirket yeniden yapılandırılsa dahi ilerleyen dönemlerde özellikle kritik pozisyonlarda olan (güvenlik şefleri gibi) çalışanların FBI, Pentagon, NSA gibi birimlerle yakın temas halinde olmayacağını söylemek pek mümkün görünmüyor. Ayrıca teknik anlamda oldukça sofistike bir yapıda olan platformun "siber suç, bilgi/etki operasyonları" gibi zararlı faaliyetlerde kullanılmasının önüne geçmek kolay olmayacaktır. Twitter Dosyaları örneğinde gördüğümüz gibi, ABD veya başka devletlerin Twitter çalışanları üzerinden siyasi/askeri hedeflerine ulaşmak adına yürütecekleri istihbarat faaliyetleri, Musk'ın hedeflerinin önünde engel olacaktır. Bütün bu belirsizlikler içerisinde, Twitter'ı hem bir şirket hem de suç mahalli olarak tanımlayan Musk, bireyler ve devletler için platformu daha güvenli hale getirecek mi, bekleyip göreceğiz.
Siber istihbarat, siber silahlar ve devlet destekli (state-sponsored) siber operasyonlar konularında çalışmalar yapan Ersin Çahmutoğlu, ADEO Cyber Security şirketinde siber güvenlik uzmanı olarak görev yapmaktadır.]