Çanakkale, Medine, Yemen... Ümmetin savunma hattı
Bir imparatorluğu değil, bir ümmeti savunmanın peşindeydi Osmanlı. İslam’ın son kalesi, sancağı taşıyan son devleti Osmanlı, kurduğu savunma hattıyla 1300 yıllı

Bir imparatorluğu değil, bir ümmeti savunmanın peşindeydi Osmanlı. İslam’ın son kalesi, sancağı taşıyan son devleti Osmanlı, kurduğu savunma hattıyla 1300 yıllık büyük bir medeniyet için savaşıyordu aslında.
Çanakkale değil, sancak şehir İstanbul’du hedef
İngiliz emperyalizminin hedefi, bu büyük medeniyeti yok etmekti. O medeniyetin, Osmanlı kehribarı tespihin imamesi olan İstanbul düşmeden de amaçlarına ulaşamayacaklarını biliyorlardı. Çanakkale o yüzden çok stratejikti. Çanakkale’den geçip İstanbul Boğazı'na ulaşacak, Hindistan’dan Bosna’ya, Kırım’dan Yemen’e, tüm İslam dünyasının göz bebeği payitaht İstanbul’u düşüreceklerdi. İslam’ın sancağı dört yüzyıldır oradaydı. Sonra tespih dağılacak ve oradan onlarca parça kehribar ganimet alacaklardı.
Çanakkale, İslam medeniyetinin batı cephesindeki ilk savunma hattıydı. Balkanlar'ı düşürmüşlerdi. Abdülhamid’in kurduğu son savunma hattını, Balkanlar'dan kırarak girmişlerdi içeri. Şimdi Asya topraklarına ilerliyorlardı. Makedonyalı İskender’in Küçük Asya fethinin hikayelerini anlatarak gelmişlerdi.
Çanakkale, arkasında Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü, Efendimiz'in Medine’si, Kıblemiz Mekke ve sancağımızın şehri İstanbul’u korumak için siper almıştı. Ölümüne direniş böyle başlamıştı. Osmanlı çocukları yenilmedi Çanakkale’de, yüz yıl konuşulacak bir zafer kazandı. Payitahtı, sancağın başkentini korudu, karşılığında çocuklarını kurban verdi.
Medine değil, dinin savunması
Fahrettin Paşa, Osmanlı’nın adı bilinmeyen en büyük askeri, İslam’ın sembolü Medine’yi savunan son kahraman, Ravza’da Çanakkale’ye dua ediyordu. Batı cephesinde ilk savunma hattının Çanakkale’de, Medine’yi savunmak için kurulduğunu biliyordu. Orası düşerse Medine de düşecekti. Orası düşerse İslam medeniyeti düşecekti.
Bir yandan da Medine’yi emperyalist İngilizlere karşı savunurken, bütün ümmetin kalbini koruduğunu biliyordu. Mekke ve Medine elimizden giderse kalbimiz ve ruhumuz teslim alınmış olacak, ümmet dağılacaktı.
Hiçbir güç onun kurduğu savunmayı kıramadı. Hiçbir güç, bedenini siper ettiği Efendimizin türbesinden sökemedi onu. Fahrettin Paşa yenilmedi, Medine düşmedi.
Yemen, Hicazın savunma kapısı
O demiri eriten nemiyle Hudeybiye çölü, başı döndüren Hus Dağları ve yüzlerce yıldır bitmeyen Yemen hikayeleri... İngilizlerin derdi ne bu dağlar, ne bu çöldü. Onlar Hicazın savunma hattının ilk kapısı, Yemen’i düşürmek istiyorlardı. Yemen düştü mü Osmanlı'nın üzerinde yükseldiği Hicaz ayağı kesilmiş olacaktı. Yemen düşmesin diye ölümüne direndi son Yemen Valisi Mahmut Nedim Paşa. Yemen’deki direnişinin imparatorluğun sürgün yeri değil, büyük medeniyetin güneydeki ilk savunma hattı olduğunu biliyordu. Yenilmedi, düşüremediler Yemen’i. İslam’ın kalbi Medine’yi, Mekke’yi güneyden korudular.
Sancak İstanbul’da yere düştü
Sonunda Almanlar yenildi savaşta ve Osmanlı da yenilmiş kabul edildi. Yemen’in son kahramanı Mahmut Nedim Paşa geri çekil emrini gözyaşları içinde aldı. Yemen’de savaştığı Zeydiler kuşattıkları San’a kapısına geldiler. Zeydilerin imamı, şehri terk eden Osmanlı askerlerini alınlarından öptü. Onurlu ve şerefli bir hasmı uğurladılar. Yemen bir daha huzur, bir daha böyle onurlu hasım görmedi.
Aynı telgrafı Medine’de alan Fahrettin Paşa günlerce ağladı. Şehri teslim etme emrini kabul etmedi. Subayı İdris Bey’in bir mısrası yaktı yürekleri:
Yapamaz Ertuğrul evladı sensiz,
Can verir, Canan’ı (sav) veremez Türkler.
Ebedi Hâdimu’l Haremeyn’iniz,
Ölsek de Ravzanı ruhumuz bekler.
Fahrettin Paşa kılıcını İngilizlere değil, Efendimiz'in türbesine teslim etti. Zorla Medine’den çıkartıldı.
Savaşla Çanakkale’yi geçemeyen İngilizler, Mondros Anlaşması'yla o boğazdan geçip İstanbul’a geldi. Payitahtı esir aldı, imameyi kopardı, tüm tespih dağıldı.
Sancak İstanbul’da yere düştü.
Osmanlı’yı değil, İslam medeniyetinin son devleti, sancağı taşıyan son kaleyi parçaladılar. Osmanlı topraklarını 64 ülkeye böldüler. İslam medeniyeti, Endülüs’ten beri savaşılan büyük medeniyet çökertildi. Bir daha dirilmemesi için de her şeyi yaptılar. Ama olmadı İslam medeniyeti yaşamaya devam etti. Bugün hala o medeniyetin yok olması için uğraşıyorlar.
Çanakkale’de yenilmedik, Medine’de yenilmedik, Yemen’de yenilmedik.
Sancak düştüğü yerde, İstanbul’da hala.
Ümmeti savunmaya devam ediyoruz.
Kemal Öztürk,
Yeni Şafak, 19 Mart 2015