Kathimerini: "Meriç'te (Evros) hangi yabancılar taşınmaz satın alıyor?"

Kathimerini gazetesinde 7 Nisan 2025 tarihinde yayımlanan habere göre, Yunanistan’ın Türkiye sınırındaki Meriç (Evros) bölgesinde taşınmaz mülkiyetine yönelik yabancı ilgisi dikkat çekiyor. Özellikle Türk sermayeli şirketlerin ve Bulgar vatandaşlarının bölgede mütevazı fiyatlarla konut ve otel satın alması, yerel yöneticiler ve muhafazakâr çevreler tarafından endişeyle karşılanıyor.

Kathimerini'nin haberinde yer verilen bilgilere göre, geçtiğimiz aylarda Dedeağaç'ta (Aleksandrupoli) bir otelin açık artırmaya çıkması son anda durduruldu. Ancak kamuoyunda bu otelin muhtemel alıcısının daha önce de ilgisini gösteren bir Türk şirketi olduğu konuşuluyor. Diğer yandan, yine Aleksandrupoli’de bulunan “İra” isimli başka bir otelin 2023 yılında el değiştirdiği ve şu anda Edirne merkezli bir yatırım grubu tarafından yenilendiği ifade ediliyor.

Kathimerini’nin haberinde, bu gelişmelerin ardından Aleksandrupoli Belediye Başkanı Yannis Zampoukis’in yaptığı açıklamalara yer veriliyor. Zampoukis, East Macedonia – Thrace Forum’da yaptığı konuşmada bölgede “sessiz bir iskan hareketi” yaşandığını iddia etti. Bulgar vatandaşlarının 10 –15 bin euro gibi rakamlarla köylerden terk edilmiş evler aldığını belirten Zampoukis, esas tehlikenin ticaret siciline kayıtlı Türk sermayeli şirketlerin kolayca taşınmaz edinmesi olduğunu ileri sürdü.

Yine Kathimerini’nin aktardığına göre, iktidardaki Yeni Demokrasi Partisi’nden (YDP) 11 milletvekili — başta Rodop milletvekili Evripidis Stilyanidis — konuya ilişkin Parlamento’ya yazılı soru önergesi sundu. Milletvekilleri, özellikle Doğu Makedonya–Trakya ile Doğu Ege adalarında gayrimenkul alımlarının arttığına dikkat çekerek bunun “sadece sınır hattı değil, savunma öncelikli bölgelerde gerçekleştiğini” vurguladılar. Bu girişim Başbakan Kiryakos Miçotakis tarafından da partisinin meclis grubuna hitabında desteklendi.

Haberde, yerel noter ve hukuk çevrelerinden alınan bilgiler doğrultusunda 2011 yılında yapılan mevzuat değişikliğiyle birlikte AB üyesi ülke vatandaşlarının ve şirketlerinin, "sınır bölgelerinde" taşınmaz edinmesi için artık özel izin almasına gerek kalmadığı ifade ediliyor. Bu düzenleme Türk vatandaşları tarafından kurulan, ancak Yunanistan veya başka AB ülkelerinde kayıtlı şirketlerin taşınmaz satın almasını kolaylaştırıyor.

Kathimerini’nin ulaştığı verilere göre, son beş yılda Meriç (Evros) bölgesinde yabancı uyruklular tarafından 125 gayrimenkul satın alındı. Ayrıca, Doğu Ege adaları — özellikle Sisam (Samos), İstanköy (Kos) ve Rodos — üzerindeki yatırımlar da devlet kurumlarının yakın takibinde.

Kathimerini’nin haberinde ayrıca bazı kaynaklar, taşınmazların büyük çoğunluğunun Türk şirketlerinden ziyade Batı Trakya’daki azınlık mensubu Yunan vatandaşlarına satıldığını belirtiyor. Bu kişilerin, daha iyi yaşam koşulları için Rodop ve İskeçe’den Meriç'e (Evros) taşındıkları ve bu durumun ekonomik gerekçelere dayandığı ifade ediliyor. Kaynaklar, konunun abartılarak kamuoyunda güvensizlik yaratıldığını öne sürüyor.

Kathimerini’ye göre, devletin çözüm arayışı ise mülkiyetin kimliğinden çok sermayenin kaynağına odaklanıyor. Yunanistan’da kara para aklama ile mücadele kurumu ve istihbarat teşkilatı (EYP), özellikle stratejik bölgelerde yapılan taşınmaz alımlarındaki sermaye akışlarını incelemeye aldı. Bu çerçevede, yakın zamanda Trakya’dan bir Arap ülkesine, oradan da İngiltere üzerinden bir terör örgütüne aktarıldığı belirlenen bir para trafiği de ortaya çıkarıldı.

Bölgeyi kalkındırmak mı, geriletmek mi? Politikacıların çelişkili yaklaşımları

Yunan medyasında, başta Kathimerini olmak üzere, Evros’taki taşınmaz alımları geniş şekilde gündeme gelirken, özellikle iktidar partisinden Rodop milletvekili Evripidis Stilyanidis gibi isimlerin yaklaşımı kamuoyunda çelişkili bulunuyor. Bir yandan bölgenin demografik ve ekonomik olarak kalkındırılması gerektiğini vurgulayan bu çevrelerin, öte yandan yatırım yoluyla bölgeye katkı sağlayabilecek gelişmeleri ulusal tehdit gibi sunmaları paradoksal bir tavır olarak değerlendiriliyor. Kamuoyunun önemli bir kesimine göre bu yaklaşımlar, bölgeyi kalkındırmaktan çok, içine kapanmaya ve gerilemeye mahkûm eden söylemler olarak dikkat çekiyor.