Anadolu Universitesi Kampus Anadolu Universitesi Kampus
Espressor Coffee
Espressor Coffee

MİLLETİN HAFIZASI | Batı Trakya’da istismara açık bir kimlik olarak Alevilik

Batı Trakya Alevileri, tıpkı tarihte olduğu gibi, bu coğrafyanın mayasında yer almış, onunla iç içe geçmiş bir topluluktur.

MİLLETİN HAFIZASI | Batı Trakya’da istismara açık bir kimlik olarak Alevilik

Alevi kimliği, Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi, Batı Trakya’da da tarihsel bir derinliğe sahiptir. Ancak günümüzde bu kimlik, siyasi dinamikler çerçevesinde ele alınarak, çoğunlukla Sünni kimliğe karşı bir duruş sergileyen bir yapı olarak lanse edilmektedir. Aleviliğin sünniliğe karşı konumlanışı doğal şartlarda meydana gelmiş bir süreçtense tarihteki birtakım siyasi gerilimlerin bir sonucudur. Özellikle Alevilerin, zaman zaman siyasetçiler ve çeşitli kesimler tarafından araçsallaştırıldığı, kimliklerinin de bu nedenle tartışmalı hale getirildiği gözlemlenmektedir.

Batı Trakya’daki Alevi toplumu, tarih boyunca en çok Bektaşi kimliğiyle öne çıkmıştır. Bektaşi dervişlerinin Balkanlar’a gelişiyle birlikte, özellikle Osmanlı’nın ilk dönemlerinde, hem gönülleri fethedip hem de askerî fetihlerin zeminini hazırlayan Ömer Lütfi Barkan'ın ifadesiyle Yesevî, Mevlevî ve Nakşibenî tarikatları arasında "Kolonizatör Türk Dervişleri"nin bir bölümünü oluşturarak önemli bir topluluk olmuşlardır. Ancak günümüzde, geçmişteki bu aktif yapıdan farklı olarak, Batı Trakya’daki Aleviler daha kapalı bir topluluk haline gelmiş, bu da onları Sünnilik-Alevilik tartışmalarının içerisine daha fazla çekmiştir.

Bektaşiliğin, Batı Trakya’daki Türk toplumuyla olan derin bağı, bu tartışmaların her iki tarafına da işaret eder. Zamanında Bektaşiler, zühd hayatı yaşayıp Allah’a daha yakın olduklarını düşündükleri için Allah'a zaten yakın oldukları varsayımıyla geleneksel ibadete pratiklerine ihtiyaç duymamışlardır. Ancak bu, Bektaşiliği Batı Trakya’daki Sünni toplumdan tamamen ayrı düşünmemizi gerektirmez. Bektaşilik, tarihsel olarak bu coğrafyanın sosyal ve kültürel dokusunun bir parçasıdır.

Alevilik ise senkretik bir yapı olarak kökenlerini Şamanizm’den almış ve Bektaşilik'te ibadet konusundaki esnekliğin onlara uygun olduğunu düşündükleri için rahatlıkla Bektaşiliğe entegre olmuşlardır. Din sosyolojisinde senkretizm muhtelif inanç unsurlarının bir araya gelerek yeni bir oluşum meydana getirmesi anlamında kullanılır. Bir senkretik yapı olarak Alevilik de, 15. yüzyılda her ne kadar Bektaşilikle bütünleşmişse de Osmanlı-Safevi çatışmalarıyla Alevilik Sünnilikten ayrışan bir kimlik haline gelmiştir. Yavuz Sultan Selim döneminde yaşanan siyasi gerilimler, Anadolu’daki Alevilerin de bu çatışmanın ortasında kalmasına yol açmış ve o tarihten itibaren Sünnilikle Alevilik, karşıt iki dini kimlik olarak şekillenmeye başlamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla birlikte Aleviliğin oldukça çeştililik arz eden bir kimlik olduğunu görürüz. Kimi Aleviler hem cemevine gidip ibadetini yaparken, aynı zamanda camiye de gidebilmekteydi. Bu da Alevilerin ibadetlerini bugün cemevinde icra ettikleri şeklindeki kanaate rağmen Sünni Müslümanlardan ayrı bir topluluk olmadıklarını gösterir. Ancak yaşanan bazı siyasi ve toplumsal olaylar, Alevi kimliğinin daha kapalı ve travmatik bir kimlik haline gelmesine neden olmuştur.

Batı Trakya’daki Aleviler, tarihsel olarak Balkanların ilk Müslüman toplulukları arasında yer almış, Bektaşi geleneğiyle bölgenin sosyal ve kültürel yapısında önemli bir rol oynamışlardır. Ancak günümüzde, Türkiye’deki Alevi-Sünni gerilimlerinden etkilenerek, bu topluluklar da siyasi istismara açık hale gelmiştir. Özellikle Alevilerin geçmişte yaşadığı travmatik olaylar, Batı Trakya’daki Alevi topluluğunu da dolaylı olarak etkilemiş ve onların kimliklerini daha savunmacı bir hale getirmiştir.

Böyle bir ortamda özellikle Balkanlar'da Alevi kimliğinin istismara açık bir kimlik haline geldiğini görüyoruz. Arnavutluk'ta gündeme gelen Bektaşi Deveti iddiaları ya da zaman zaman dile getirilen Alevilikteki 12 İmam inancının Hz. İsa'nın 12 Havarisi'nden ya da Antik Yunan'daki 12 Tanrı inancından geldiğine yönelik söylentilerle Alevilerin dört koldan siyasi kuşatma altında olduğunu gösterir.

Bu noktada, Batı Trakya’daki Alevilerin, bölgenin Sünni Müslümanlarından ayrıştırılması, tarihe ve kültüre aykırı bir durumdur. Çünkü bu topluluklar, tarihte Balkanları İslam’a açan, Bektaşi dervişlerinin öncülük ettiği Müslümanlar arasında yer almıştır. Bu nedenle, Aleviliğin Batı Trakya Türk toplumu içerisinde bir tehdit veya ayrı bir kimlik olarak ele alınması yerine, tarihteki o güçlü bağları ve ortak geçmişi hatırlamak gerekmektedir.

Batı Trakya Alevileri, tıpkı tarihte olduğu gibi, bu coğrafyanın mayasında yer almış, onunla iç içe geçmiş bir topluluktur. Sonuç olarak, Batı Trakya’da Alevi toplumu, tarihte bu bölgenin sosyal ve kültürel dokusuna sıkı sıkıya bağlı olmuş, Sünni Müslümanlarla birlikte ortak bir geçmişi paylaşmıştır. Günümüzde ise, bu tarihi bağları yeniden hatırlamak ve güçlendirmek, hem Alevi hem de Sünni topluluklar arasında bölgesel birliği pekiştirecektir. Halkın Alevileri kendilerinden biri olarak görmesi, Alevilerin de bu yaklaşıma uyum sağlaması, bölgenin sosyal yapısına büyük bir katkı sunacaktır. Bu karşılıklı uyum, Batı Trakya Türk toplumu için hem kültürel hem de sosyal anlamda hayırlı sonuçlar doğuracaktır. O yüzden, tarihsel bağları hatırlatarak ve günümüzdeki siyasi malzemelere alet olmadan, Alevi kimliğini bölgenin toplumsal yapısı içinde ele almak, hem bu toplumun hafızasına hem de Batı Trakya’daki Türk toplumunun birliğine hizmet edecektir.

S.C.

Millet gazetesi logo
© 2025 Millet Media
KÜNYE
MİLLET MEDİA Kollektif Şirketi
Genel Yayın Yönetmeni: Cengiz ÖMER
Yayın Koordinatörü: Bilal BUDUR
Adres: Miaouli 7-9, Xanthi 67100, GREECE
Tel: +30 25410 77968
E-posta: info@milletgazetesi.gr
ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ
MİLLET MEDİA O.E.
Υπεύθυνος - Διευθυντής: ΟΜΕΡ ΖΕΝΓΚΙΣ
Συντονιστής: ΜΠΟΥΝΤΟΥΡ ΜΠΙΛΑΛ
Διεύθυνση: ΜΙΑΟΥΛΗ 7-9, ΞΑΝΘΗ 67100
Τηλ: +30 25410 77968
Ηλ. Διεύθυνση: info@milletgazetesi.gr