İslâm hakkında yanlış sorular, cahilce sözlere cevap
İSLAMCILAR NEDEN GERİ KALDILAR? M. Türköne hocamız, bildiğiniz gibi Zaman gazetesinde yazmaktadır. O 20.09.2012 tarihli köşesinde şöyle bir soru sormuş; İslamcı

İSLAMCILAR NEDEN GERİ KALDILAR?
M. Türköne hocamız, bildiğiniz gibi Zaman gazetesinde yazmaktadır. O 20.09.2012 tarihli köşesinde şöyle bir soru sormuş; İslamcılar neden geri kaldılar, demiş ve kendi özel gözlüğü ile olaya bakarak açıklamalarda bulunmuştur.
Biz, burada hemen söyleyelim ki, baştan bir defa bu soru yanlıştır. Çünkü Müslümanlar geriledi diye bir şey yoktur. Türkiye’de Müslümanlar 1950 tarihinden beri yani Menderes rahmetlinin hükümet olduğu günden zamanımıza kadar durmandan yürüyüp yollarına devam etmektedirler.
Ali Bulaç da köşesinde bir zamanlar Erbakan hapse atıldığında "SİYASİ İSLAM'IN SONU MU?" diye bir başlık atıp soru sormuştu.
Gazeteciler bugüne kadar ülkenin hangi problemini çözmüşlerdir ki, böyle tüm dünyayı ilgilendiren İslam gibi çok ağır bir mesele hakkında doğru bir teşhis koyabilsinler. A. Bulaç ve M. Türköne ve onlar gibi bakanlar şunu bilsinler ki, İslam hiçbir zaman bir tek kişiye ve bir tek ülkeye bağlı olan bir anlayış, sistem ve düzen değil, tüm insanlığı kucaklayan evrensel kanun ve kuralları olan bir düzendir, yani sadece dinden ibaret değildir ve her gün de gelişip ilerlemektedir, ilerliyor ve ilerleyecektir.
Bin seneden beri İslam ve Müslümanlar açısından devam eden, etmekte olan kara kış sona ermekte, bizim mevsim diyebileceğimiz bir nöbet sırası, tüm insanlığa hizmet etme sırası geliyor ve gelmek üzeredir.
Müslümanlar veya Türköne’nin ağzıyla İslamcılar geri mi kaldılar, yoksa ileri mi gidiyorlar? İslam veya Ali Bulaç'ın ağzıyla siyasi İslam, sona mı erdi, yoksa hızlı bir şekilde ilerliyor mu? Evet, hemen cevap verelim ki, bir defa siyasi İslam diye ifade yoktur ve olamaz. Çünkü İslam, tam mükemmel bir din ve mükemmel bir düzen olduğu için asla ve kesinlikle bir sıfatla tavsif edilmesine ihtiyacı olamaz. Bu sosyolog geçinen ve tercümesi bulunan ve de Müslüman olduğunda asla bir şüphemiz bulunmayan kardeşimiz İSLAM KELİMESİNİN VEYA İSMİNİN KURANDA BİR SIFATLA BERABER GELDİĞİNİ GÖRMÜŞ MÜ ACABA?
Mümtaz beye de şunu söylemek isterim ki, Müslüman demek zaten İslamcı demektir. Buna göre Müslümanım diyen herkes, doğal olarak, İslamcıdır ve Müslümandır. Bunun için ben Müslümanım, fakat İslamcı değilim diyenler “Müslmanım” sözlerine ters düşmüş ve bu sıfatlarını inkâr etmiş olurlar.
Evet, tekrar edelim ki, İslam bir tek şahsa ve bir millete ve devlete asla bağlı değildir. Zira o, evrensel değerlere sahip olmakla tüm insanlığa mal olmuş bir din ve bir düzendir. Diğer taraftan da Müslümanlar, tüm dünyada hızlı bir şekilde hem ilerlemekte ve hem de çoğalmaktadırlar. Yeter ki gazeteciler, gazetecilik gözlüklerini çıkarıp İslam ve Müslüman gözlüklerini takarak baksınlar…
----------
İSLAM ALMANYA'NIN BİR PARÇASIDIR
Gazeteler, Almanya Başbakanı Angela Merkel İslam'ın Almanya'nın bir parçası olduğunu, İslam ile İslamcılığı birbirine karıştırmamak gerektiğini söyledi, diye haber verdiler.
İyi ve koyu bir Hıristiyan olduğunu duyduğumuz Merkel, böyle bu demeci ile hem İslam cahili olduğunu ortaya koymuş hem de böylece kendi ülkesi için bile zararlı olan bir düşünce ortaya koymuş olmaktadır.
Halbuki İslam, Yahudilik ve Hristiyanlık gibi, sadece bir din değildir. Eğer İslam sadece bir din olsaydı, Medine'de İslam bayrağının altında Yahudi, Hristiyan, Müslüman ve ateistler-müşrikler gibi 4 eğilimi uyum ve ahenk içinde bir arada barındırabilir miydi? İslam tüm vatandaşları kardeş bildiği içindir ( 26/ 106; 177) ki, Tüm vatandaşlar bu vatandaş kardeşliğini birlikte paylaşırlar.
İslam dini, sadece Müslümanları ilgilendirirken, İslam düzeni ise veya İslam devleti ise din değil, bilim olduğu için herkese aynıdır. Ama bunlar sadece topluma ait olan olaylardır. Yoksa her toplum iç işlerinde, aynı İsviçre'deki kantonlarda olduğu gibi, kendilerinin iç-toplumsal olaylarda bile serbesttirler.
Ayrıca İslam, yalnız Almanya'nın değil, tüm dünyanın parçası ve hem de asli bir parçasıdır. Batı dünyası, yerküresinin fiziksel tarafını bilim yönünü meydana getirirken, İslam dünyası ise onun insani-ruhi ve metafizik yününü meydana getirmektedir.
Eğer Müslümanlar çalışırlar üzerlerinde bir görev olarak duran sosyal bilimleri yeniden yazarak tabiata-fıtrat ve doğaya uygun olarak dünyaya sundukları gün parça olarak adlandırılan bu iki parça, ruh+beden olan insan gibi tek ve yek vücut olacaktır.
İşte o zaman dünyaya cennet gelmiş gibi olacaktır. Bizden söylemesi...