Yunanistan’da resmi ağızdan Türk kimliği bir kez daha inkar edildi

Yunanistan Batı Trakya Türklüğünü inkara yönelik resmi görüşünden taviz vermiyor.

Bugün, Dışişleri Bakanlığı, Türkiye Dışişleri Bakanlığının İskeçe Türk Birliğinin kuruluş yıldönümüyle ilgili sosyal medya paylaşımına ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, Lozan Antlaşması’nın bölgede etnik değil, dini azınlığa atıfta bulunduğu belirtildi.

Dışişleri Bakanlığının açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Lozan Antlaşması açıktır ve Trakya’daki azınlığı etnik değil, dini bir azınlık olarak açıkça tanımlar. Yunan devleti, Trakya’daki Müslüman azınlığın dini inançlarına ve kültürel özelliklerine tamamen saygı göstermektedir. Ayrıca, azınlık mensubu Yunan vatandaşlarına yasalar önünde tam eşitlik sağlamaktadır.”

Yunanistan'ın inkâr poitikası devam ediyor

Yunanistan devleti her fırsatta Batı Trakya’daki Türk varlığını resmi ağızdan inkar ediyor. Buna bahane olarak Lozan Antlaşmasındaki “Müslüman Azınlık” tabirini öne süren Yunanistan, Batı Trakya da isminde Türk kelimesi bulunmayan derneklerin faaliyet göstermesine izin verirken, AİHM’nin kararlarına rağmen İskeçe Türk Birliğinin resmiyetini iade etmeye yanaşmıyor.

Yunanistan’ın bu tutumu, evrensel insan hakları ilkeleri ve özellikle azınlık haklarına dair uluslararası normlar açısından ciddi sorunlar barındırıyor.

Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerinin etnik olarak kimliğini inkar etmesi ve asırlık bir dernek olan İskeçe Türk Birliği’nin resmiyetini iade etmemesi birçok açıdan hak ihlali olarak değerlendiriliyor.

Bu hak ihlallerini şu başlıklar altında değerlendirmek mümkün;

Kimlik Hakkı ve Özgürlük

Etnik kimliğin tanınması, bireylerin kendi kimliklerini serbestçe ifade edebilmesi temel bir insan hakkıdır. Kendi kimliğini “Türk” olarak tanımlayan bir topluluğun bu ifadesinin sistematik olarak reddedilmesi, ifade özgürlüğünün ve topluluk haklarının ihlali anlamına gelir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları

AİHM, bu konuda çeşitli davalarda Yunanistan’ı mahkûm etmiş, dernek kurma özgürlüğü ve kimlik hakkına saygı duyulması gerektiğini vurgulamıştır. Bu kararlara rağmen Yunanistan’ın uygulamayı reddetmesi, yalnızca iç hukuk açısından değil, aynı zamanda Avrupa Konseyi yükümlülükleri açısından da ihlal niteliğindedir.

Azınlıkların kendi temsillerini kurma hakkı

Modern uluslararası hukukta azınlıkların kendi derneklerini kurarak etnik ve kültürel kimliklerini sürdürme hakkı vardır. Yunanistan’ın “Türk” ifadesi içeren dernekleri yasaklaması ya da tanımaması, bu temel hakkı zedelemektedir.

Lozan Antlaşması

Lozan Antlaşması, azınlık haklarını dini temelde tanımlasa da, söz konusu toplulukların etnik kimliklerini reddetmeyi zorunlu kılmaz. Aksine, zamanla gelişen uluslararası insan hakları normları doğrultusunda bu hakların genişletilmesi ve kimliğin serbestçe ifade edilmesine olanak tanınması beklenir.

Yunanistan’ın Batı Trakya Türk azınlığının kimliğini inkâr eden tutumu, yalnızca tarihsel ve politik değil, aynı zamanda hukuki ve ahlaki bir sorundur. Azınlıkların kendi etnik kimliklerini tanımlama ve yaşatma hakkı, çağdaş demokratik toplumların temel taşlarındandır. Kimlik inkârı, sosyal dışlanma, ayrımcılık ve toplumsal kutuplaşma risklerini de beraberinde getirir.

Bu bağlamda, Yunanistan’ın hem AİHM kararlarına uyması hem de Avrupa Birliği’nin benimsediği çoğulculuk ve hoşgörü ilkeleri doğrultusunda hareket ederek Batı Trakya Türklerinin haklarını tanıması gerekse de Yunanistan devleti bu konuda adım atmamaya kararlı gözüküyor.