Günün Ayet ve Hadisi | 21.08.2024
Sizler için hazırladığımız günün âyet ve hadisi ile günün sözünü istifadelerinize sunuyoruz...
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
(١٨١) اَوْفُوا الْكَيْلَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُخْسِرٖينَۚ
(١٨٢) وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَقٖيمِۚ
(١٨٣) وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ اَشْيَٓاءَهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْاَرْضِ مُفْسِدٖينَۚ
RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA
(181) Ölçüyü tam tutun, eksik verenlerden olmayın.
(182) Doğru terazi ile tartın.
(183) İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın, bozgunculuk yaparak yeryüzünde karışıklık çıkarmayın.
Şuarâ Suresi
Meâl Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı
TEFSİRİ:
Şuayb aleyhisselâm Hz. İbrâhim’in dördüncü kuşaktan torunu olup Medyen ve Eyke halkına gönderilmiş bir peygamberdir. O da diğer peygamberler gibi inkârcı ve putperest halkına önce Allah’tan başka tanrı olmadığını, her şeyi ve herkesi O’nun yarattığını anlattı, halkını yalnızca O’na kulluk etmeye çağırdı.
Medyen halkı putperestliğinin yanında toplumsal ahlâk, özellikle ticaret ahlâkı bakımından çok bozulmuştu. Bolluk ve bereket içinde yaşamalarına rağmen ahlâk kurallarını çiğneyerek alışverişlerinde karşı tarafı zarara sokacak hileli işler yapıyorlardı.
Hz. Şuayb, ölçüyü tartıyı eksik tutmamaları, adaleti gözetmeleri ve düzgün ölçüp tartmaları, çıkarları uğruna insanların mallarının değerini düşürmemeleri ve yeryüzünde fesat çıkararak ülke düzenini bozmamaları hususunda onlara uyarılarda bulundu; böylece hak dinin tevhid ve adalet ilkelerini toplumda yerleştirmeye çalıştı.
Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri
ALLAH RESULÜ'NDEN ﷺ (Sallellahu Aleyhi ve Sellem)
“Yarım hurma vermek suretiyle de olsa kendinizi cehennem ateşinden koruyunuz.
O kadarını da bulamayanlar, güzel bir sözle olsun kendilerini korusunlar.”
Kaynak: Buhârî, Edeb 34, Zekât 10; Müslim, Zekât 66-70
GÜNÜN SÖZÜ:
'İyi insan mutluluk, kötü insan tecrübe, yanlış insan ders, mükemmel insan iz bırakır.'
La Edri
KISSADAN HİSSE:
ISLAH EDEN SADAKA
“Vaktiyle bir adam:
«–Ben mutlakâ bir sadaka vereceğim.» dedi. Geceleyin evinden sadakasını alıp çıktı ve onu bilmeden bir hırsızın eline tutuşturdu. Ertesi gün belde halkı:
«–(Hayret!) Bu gece bir hırsıza sadaka verilmiş!» diye konuşmaya başladı. Adam:
«–Allâh’ım! Sana hamd olsun. Ben bugün de bir sadaka vereceğim.» dedi. Yine sadakasını alarak evinden çıktı ve onu (bu sefer de bilmeden) bir fâhişenin eline tutuşturdu. Ertesi gün halk:
«–(Olur şey değil!) Bu gece bir fâhişeye sadaka verilmiş!» diye konuşmaya başladı. Adam:
«–Allâh’ım! Bir fâhişeye (de olsa) sadaka verdiğim için Sana hamd olsun. Ben mutlakâ yine sadaka vereceğim.» dedi. (O gece, yine) sadakasını alıp evinden çıktı ve onu (bu defa da bilmeden) bir zenginin eline tutuşturdu. Ertesi gün halk:
«–(Bu ne iştir!) Bu gece de bir zengine sadaka verilmiş!» diye (hayretle) söylenmeye başladı. Adam:
«–Allâh’ım! Hırsıza, fâhişeye ve zengine (de olsa) sadaka verebildiğim için Sana hamd olsun.» dedi. (Bu ihlâsı sebebiyle) uykusunda o adama:
«–Hırsıza verdiğin sadaka, belki onu yaptığı hırsızlıktan utandırıp vazgeçirecektir. Fâhişe, belki yaptığından pişman olup iffetli bir kadın olacaktır. Zengin de belki bundan ibret alıp Allâh’ın kendisine verdiği maldan muhtaçlara dağıtacaktır.» denildi.” (Buhârî, Zekât, 14)
İşte ihlâs ve samîmiyetin berekâtı… Hadîs-i şerîfte, kişinin sadaka verirken kalbinde taşıması gereken ihlâs ve samîmiyete işâret edilmektedir. Ayrıca niyetin amelden daha hayırlı olduğu da ifâde edilmektedir. Fakat buradan hareketle sadakayı rastgele dağıtmanın fazîletli bir iş olduğu da zannedilmemelidir. Bilâkis mü’min, sadaka ve zekâtını verirken, gerçekten muhtaç olanı, imkânı dâhilinde araştırmalı ve onu en lâyık olan kimselere vermelidir.