Espressor Coffee
Espressor Coffee

Allah’ın mescitlerini yakan ve yıkanlardan daha zalim kim olabilir?

Bakara suresinin 114. Ayetinde C.Allah şöyle buyuruyor: Allah’ın mescitlerinde O’nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olması için çalışandan daha z

Köşe Yazıları 31 Mart 2017
Allah’ın mescitlerini yakan ve yıkanlardan daha zalim kim olabilir?

Bakara suresinin 114. Ayetinde C.Allah şöyle buyuruyor: Allah’ın mescitlerinde O’nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olması için çalışandan daha zalim kim olabilir? Aslında bunların oralara ancak korka korka girmeleri gerekir. Böyleleri için dünyada rezillik var, ahirette de onlar için büyük azap vardır.

Son zamanlarda Batı Trakya’da, mukaddes değerlerimize yönelik, özellikle cami ve din görevlileri merkezli, canımızı acıtan provokasyonlar hızla artmaktadır. En son 22 Mart 2017 sabaha karşı saat 03:00 sularında, bilinmeyen bir nedenle meydana gelen yangında, Dimetoka’da bulunan Çelebi Sultan Mehmet Camii tamamen yanmıştır.

Tabii Yunanistan’da cami kundaklamak, tahrip etmek ve İslâm düşmanlığı yapmak vak’ay-ı âdiyedendir. Bazı fanatiklere göre İslâm düşmanlığı yapmazsanız, İslâm eserlerini ortadan kaldırmak için uğraş vermezseniz veya yenilerinin yapılmasına engel olmazsanız Yunan sayılmazsınız. Aksi halde bu fanatik çevreler tarafından antihellenist ilân edilirsiniz. Bu zihniyete göre Hellenizmin amentüsü İslâm düşmanlığıdır. Aksi, Hellenizm kâfirliğidir.

Roma İmparatorluğu ile başlayan İslâm düşmanlığı ile Hz. İsa ve havarilerinin yolundan gidenler vahşice katledildi, mabetleri tahrip edildi. Dünya’nın dört bir tarafına, Hz. İsa’nın öğrettiği tevhit inancını yaymak için dağılan samimi Hıristiyanlar, Roma İmparatorluğunun zulmünden kurtulamıyorlardı.

M. 325 İznik Konsülüne kadar devam eden İncil derleme sürecinde, farklı dillerde ve farklı İncil derlemecileri tarafından yürütülen karma karışık bir İncil derleme süreci vardır. Hz. İsa'dan üç yüz küsur yıl sonra, İznik konsülü ile ve daha sonraki konsüllerde Hıristiyan inancı şekillenmeye başladı.

İznik konsülü ile tevhit inancı tamamen yasaklandı, bunun yerine teslis inancı dayatıldı, ikonalara tapmak mecburi hale getirildi. Konsüllerde alınan kararlar doğrultusunda hareket etmeyen Hıristiyanlar, kilise babaları tarafından aforoz ediliyor, bir şekilde karşı çıkanlar veya direnenler, engizisyon mahkemelerinde vahşice infaz ediliyorlardı.

Mabetlerinde ikona bulundurmayan Hıristiyanların mabetleri hunharca tahrip ediliyordu. Bütün bu zulüm ve tahribatlara rağmen, geçmişte de günümüzde de teslis inancını kabul etmeyen ve ikonalara tapmayan Hıristiyanlar varlıklarını sürdürmeye devam etmişlerdir.

Hz. İbrahim ve soyundan gelen Peygamberlerin tebliğ ettiği tevhit inancı doğrultusunda hareket edenler, dünyanın dört bir tarafından Mekke’deki Kâbe’ye ziyaretlerini sürdürüyorlardı.

Mekke’ye olan bu yönelişi kıskanan ve bir türlü hazmedemeyen aşırı ırkçı Hıristiyan Ortodoks olan Yemen valisi Ebrehe, Bizans’ın kışkırtması ve yardımı ile Yemen'in San’a şehrinde Bizans’tan gelen değerli mermerlerle süslü görkemli bir kilise inşa ettirdi.

Buna rağmen hiç kimse Mekke’yi bırakıp, Yemen’e yönelmedi. Bunun üzerine iyice zıvanadan çıkan Ebrehe, Bizans’tan silâh ve askeri yardım alarak Kâbe’yi yıkmaya karar verdi.

İslâm tarihinde fil vakası olarak bilinen bu olay, M. 571 Şubat ayı sonlarına rast gelmektedir. Bu olaydan iki ay sonra, Âlemlere Rahmet olarak gönderilen son Peygamber Hz. Muhammed Sallellahu Aleyhi ve Sellem bütün kâinatı aydınlatmışlardır.

Bu tarihten sonra günümüze kadar, belki de kıyamete kadar İslâm’ın en büyük düşmanı, Batı medeniyeti olarak adlandırılan Hellenistik politeist felsefeye dayalı ve itikadî olarak konsüllerde şekillenen, tahrif edilmiş Hıristiyan ittifakıdır.

İslâm tarihinin ilk yıllarında, Mekke müşrikleri ve Medine Yahudilerinin Müslümanlara karşı yürüttükleri baskı ve zulümlerin arkasında her zaman, Hıristiyan Bizans’ın desteği var olmuştur.

1400 yıldan beri Müslümanları düşman olarak belleyen fanatik Bizanslılar daima Müslüman kanı akıtmış ve birçok İslâm eserini tahrip etmişlerdir. Bununla da her yerde övünmüşler, batılı kardeşleri tarafından İslâm’a verdikleri büyük zararlardan dolayı baş tacı edilmişlerdir.

Moğollar da, lâtinler de, Katolikler de, Protestanlar da İslâm’a büyük zarar vermişlerdir ancak fanatik Bizans zihniyeti tarih boyunca aralıksız bir şekilde İslâm’a ve İslâm eserlerine en büyük tahribatı yapmışlardır, yapmaya da devam ediyorlar.

Tarihten günümüze dek bütün batı dünyasında devam eden ırkçılık, İslâm ve Türk karşıtlığının temelinde, ekonomik olarak emperyalist güçlerin finansmanıyla, bazı fanatik kiliselerin hegemonyasının emri altında faaliyet gösteren batı devletleri vardır.

Haçlı zihniyetinin ne olduğunu, batı medeniyetinin ne olduğunu, Avrupaya 1970’ten sonra göç etmiş Türkler, Batı Trakya Müslüman Türkleri kadar bilemezler. Avrupa’da 50-60 seneden beri yaşayanlar batının gerçek yüzü ile yeni tanışmaya başladılar.

Yunanistan’da yaşayan bir Müslüman Türk’ün Müftüsünü, vakıf yönetimini, imamını ve mütevellisini bazı ırkçı Ortodoks Yunanlılar tayin ediyor. Çocuklarının hangi dille eğitim göreceklerini, hangi okula göndereceklerini, hangi kitapları okuyacaklarını onlar tayin ediyor. Hangi dernekleri, hangi sivil toplum örgütlerini kurabileceğimizi, hangi isimleri verebileceğimizi, ırkçı Yunan yöneticileri karar veriyorlar. Bir şekilde itiraz edenleri veya direnenleri sudan bahanelerle ve kumpaslarla mahkemelere sürükleyerek, altından kalkılamayacak cezalarla sindirmeye çalışıyorlar.

Kurumlarımız, vakıflarımız ve camilerimiz ırkçıların insafına kalmıştır. Gün geçmiyor ki, bir müftümüzü, bir imamızı, bir gazetecimizi, bir dernek yöneticimizi mahkemeye veya emniyete ifadeye çağırmasınlar. Sık-sık camilerimiz kundaklanıyor, ateşe veriliyor. Bundan sonra bu tür vakaları daha sık yaşayacağımızın işaretlerini her gün alıyoruz.

Bütün bunlar bizim ve çocuklarımızın geleceği için bizi endişelendiriyor. Ancak hiçbir şekilde korkutmuyor. Her zaman olduğu gibi, hukuk çerçevesinde mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Sabırla, azimle, gayretle birlik ve beraberliğimizi bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da muhafaza ederek zaferimize ulaşacağız. İnananların eninde sonunda zafere ulaşacağını, İncil de, Kur’an da müjdelemektedir. Bizim de bu konuda inancımız tamdır.

Zulümle, kumpasla, yalanla, iftirayla, kin ve nefret ile medeniyet taslamak isteyenler eninde sonunda, kendi pislikleri içerisinde boğulacaklardır, yok olacaklardır.

Klâsik Bizans oyunlarıyla, kumpaslarla, yalan ve iftiralarla bizi oyuna getirip, yanlış yaptıracağınızı düşünüyorsanız ömrünüz yetmez. Çünkü bizim acelemiz yok, kaybedecek bir şeyimiz yok. Siz yanlış yaptıkça bocaladıkça, biz kazanıyoruz. Ama siz farkında değilsiniz. Onun için biz diyoruz ki, ne yapacaksanız bir an evvel yapın. Her yanlışınız, her kumpasınız, aleyhimize çıkardığınız her kanun ve kararname size kaybettiriyor. Çünkü başkalarının kuyusunu kazanlar, eninde sonunda kendi kazdıkları kuyularında boğulacaklarına olan inancımız tamdır.

Dün Okçular camiini, bugün Dimetoka’daki Ulu Camiini, yarın başka bir yeri kundaklayabilirsiniz, yakabilirsiniz, yıkabilirsiniz. Yetmezse, ağabeyiniz Amerika’nın Suriye’de yaptığı gibi, -Batı Medeniyetinin bir gereği olarak!-  camilerimizi cemaatiyle beraber uçaklarla bombalayabilirsiniz. Nasıl olsa hazır eğitilmiş bu tür vahşetleri seve seve yapacak FETÖ’cü maşalarınız da var!

Siz öldürün, biz yaşatacağız. Siz yakın, biz söndüreceğiz. Siz yıkın biz yapacağız. Siz yalan söyleyin biz doğruyu söylemeye devam edeceğiz. Siz iftira edin, biz gerçekler ortaya çıkana kadar sabredeceğiz. Siz oyun kurun, biz oyunlarınızı bozmaya devam edeceğiz. Siz vahşileşin biz medenileşeceğiz.

Düşünebiliyor musunuz! Birlik beraberliği, barışı sevgiyi, komşuluğu, kardeşliği her türlü insanlık değerini ve mukaddesatı nasihat etmekten ve yaymaktan başka hiçbir suçu olmayan müftülerimiz ve din görevlilerimiz mahkemeden mahkemeye sürükleniyorlar. Bir din görevlisinin evinde oyuncak kuş tabancası bulunmuş diye bütün Yunan basınının sergilediği çirkefliğe bakar mısınız, az kalsın bütün orduyu göreve çağırıp, Batı Trakya Müslüman Türklerinin tamamını imha etme naraları atmaya kalkışacaklardı.

Aslında son zamanlarda Yunanistan’da sergilenen anlamsız tepkiler, “acizliğin” ve "çaresizliğin" bir göstergesidir. Kendisine ve medeniyetine güvenenler, böyle refleks göstermezler. Daha akıllı ve daha olgun davranırlar. Bu basit davranışlar, küçüklüğün, acziyetin ve korkunun emaresidir. Ateş bacayı sarmış gibi acziyet ve utanç içerisinde bocalamaya devam ediliyor.
Millet gazetesi logo
© 2025 Millet Media
KÜNYE
MİLLET MEDİA Kollektif Şirketi
Genel Yayın Yönetmeni: Cengiz ÖMER
Yayın Koordinatörü: Bilal BUDUR
Adres: Miaouli 7-9, Xanthi 67100, GREECE
Tel: +30 25410 77968
E-posta: info@milletgazetesi.gr
ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ
MİLLET MEDİA O.E.
Υπεύθυνος - Διευθυντής: ΟΜΕΡ ΖΕΝΓΚΙΣ
Συντονιστής: ΜΠΟΥΝΤΟΥΡ ΜΠΙΛΑΛ
Διεύθυνση: ΜΙΑΟΥΛΗ 7-9, ΞΑΝΘΗ 67100
Τηλ: +30 25410 77968
Ηλ. Διεύθυνση: info@milletgazetesi.gr