Aynı tas aynı hamam

Batı Trakya'da gerçek değişimi görmek istiyorsak, aynı tasla aynı hamamda ıslanmak yerine suyun sıcaklığını da yokuşu da göze almalı...

Köşe Yazıları 15 Kasım 2024
Aynı tas aynı hamam

Öyle insanlar var ki, kul hakkı dendiğinde kul Hakkı'yı anlıyor? Kul Ahmet var ya hani Barış Manço’nun şarkısında, işte öyle bir kul Hakkı.

Batı Trakya’da yıllardır değişmeyen bir tablo var: Sorunlar. Sorunlar kılıf değiştirerek aynen devam ediyor. Çözüme ulaşmayı bırakın, sadece şekil değiştirip karşımıza tekrar çıkıyorlar. Ama sorun yalnızca haklarımızı kısıtlamaya çalışanlarda değil; sorun aynı zamanda haklarımızı savunması gerekenlerin bu konuda nasıl ve ne kadar çaba sarf ettiğidir. Yani işin özü, biz aynı hamamdayız, sadece tasın rengi değişiyor. Ama hamam aynı, su aynı, sorunlar da aynı.

Ne zaman ki işler sıkışıyor, zorlu bir tırmanışa girmek yerine hep bayır aşağı inmeyi tercih ediyoruz. İşin kolayına kaçmak, köşe dönmek, ayağı yormadan yol almak kolayımıza geliyor. Oysa dik yokuşu göze almak gerekmez mi? Yoksa böyle, günden güne tırmanmayı mı unuttuk, tembelleştik mi, rehavete mi daldık.

İşte tam bu noktada meşhur kurbağa testini hatırlıyorum. Bir cam kavanoza koyulan kurbağa, altında yakılan ateşin sıcaklığıyla sıçradıkça kafasını cama vurur. Ayakları yanar, kafası acır, ama zıplamaktan da başka çaresi yoktur. Defalarca çarpıp acı çekince, kurbağa artık daha az sıçramayı, kafayı cama vurmadan sadece ısınmayla idare etmeyi öğrenir. Sonra bir gün cam kavanoz kaldırılır ama ateş devam eder. Kurbağa ise hala aynı düşük sıçrama hızında, yanmayı kabullenerek yaşamaya devam eder. Kaçıp kurtulabilecekken artık yerinden kıpırdamaz, çünkü kafayı vuracağına dair o korku içten içe bir alışkanlığa dönüşmüştür.

Biz de toplum olarak işte böyle bir çemberin içindeyiz. Önümüzdeki cam kaldırılmış olsa da, korku ve alışkanlıklar elimizi kolumuzu bağlıyor. Halbuki o çemberi genişletmek, sınırları zorlamak bizim elimizde. Yeter ki risk alalım, korkmayalım.

Ne var ki, çemberin dışına çıkmaya çalışanlara bir düşman gözüyle bakmayı, ayağından çekmeyi de pek seviyor birileri. Bazen kul hakkına giren şeyler de yapıyorlar. Pardon, unuttum, o kul Hakkı'ydı galiba, ama sadece Allah'ın bildiği Hakkı. Birileri de bu duruma uzaktan seyrediyor, tilki misali keyifle gülümsüyor. Çünkü aslında ne yapıyorsak biz kendi kendimize yapıyoruz. Belki de bu düzeni sinsice bize yaptırıyorlar, ama farkında bile değiliz.

Gidişat kötüye gidiyor. Birinden duyduğum bir sözde denildiği gibi, başını çalıya koyup "popomu Allah korusun” diyerek yaşamak, her şeyin kendiliğinden düzeleceğine inanmak, boş bir rüya. Çemberin dışına çıkmaktan korkarken, oluşturduğumuz bu küçük dünyada sadece kendi kendimizi sınırlıyoruz ve belki bir gün, kendi çemberimizin içinde sıkışıp kaldığımızı çok acı bir şekilde fark edeceğiz.

Son söz: Batı Trakya'da gerçek değişimi görmek istiyorsak, aynı tas aynı hamamda ıslanmak yerine suyun sıcaklığını da yokuşu da göze almalı, hem kendimiz hem de toplumumuz için çemberleri zorlamayı öğrenmeliyiz.

3 Öz’ü hayatımızdan eksik etmeyelim. Özeleştiri, özgüven, özveri.

Hadi kalın sağlıcakla…

Millet gazetesi logo
© 2024 Millet
KÜNYE
MİLLET MEDİA Kollektif Şirketi
Genel Yayın Yönetmeni: Cengiz ÖMER
Yayın Koordinatörü: Bilal BUDUR
Adres: Miaouli 7-9, Xanthi 67100, GREECE
Tel: +30 25410 77968
E-posta: info@milletgazetesi.gr
ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ
MİLLET MEDİA O.E.
Υπεύθυνος - Διευθυντής: ΟΜΕΡ ΖΕΝΓΚΙΣ
Συντονιστής: ΜΠΟΥΝΤΟΥΡ ΜΠΙΛΑΛ
Διεύθυνση: ΜΙΑΟΥΛΗ 7-9, ΞΑΝΘΗ 67100
Τηλ: +30 25410 77968
Ηλ. Διεύθυνση: info@milletgazetesi.gr