Hükümet, Bizans kurnazlıkları ile altımızı oyuyor

Hükümet, Batı Trakya’da Azınlığın Özel Hukuku ile Müftülerin aile ve miras gibi konularda kadılık/yargıçlık yapmalarının yolunu kapatan yasal düzenleme ile bizl

Köşe Yazıları 17 Ocak 2018
Hükümet, Bizans kurnazlıkları ile altımızı oyuyor

Hükümet, Batı Trakya’da Azınlığın Özel Hukuku ile Müftülerin aile ve miras gibi konularda kadılık/yargıçlık yapmalarının yolunu kapatan yasal düzenleme ile bizleri yine oyuna getirdi. Büyük bir Bizans kurnazlığı ile bize bunu bir lütuf gibi sundu.

Hükümet, “Biz azınlığın önünü açtık” dedi, ama aslında Azınlığın önünü kapatmış oldu. Bir ayak oyunuyla iyilik yapıyormuş gibi görünerek bizlere aslında büyük bir kötülük yapmış oldu. Bizleri kendileri tarafından öcü gibi gösterilen İslam Hukukunun “mağduriyeti”nden kurtararak önümüzü açtıklarını iddia ediyorlar. Ama aslında iş onların dediği gibi değil. Bu yasa, en başta Batı Trakya Türk Azınlığının uluslar arası statüsünü zedelemek için çıkartıldı. Çünkü Azınlığın özerk bir statüye sahip olması onların istemediği bir durumdur. Yunanistan’ın resmi Azınlık politikasının öncelikli hedeflerinden biri, Azınlığın resmi ve uluslar arası statüsünün ortadan kaldırılmasıdır. Bu şekilde Azınlığın daha hızlı bir şekilde asimile edilmesi amaçlanıyor. Yunanistan derin devleti bu amacından hiçbir zaman vazgeçmedi.

Bir kere şunu bilmemiz gerekir ki, Batı Trakya’da Lozan Antlaşması ile belirlenen Müftülüklerin nikâh, boşanma ve miras gibi konularda yargılama yetkileri bizlere tanınan bir haktır. Tek taraflı olarak Yunanistan tarafından ortadan kaldırılamaz ve bu yasayla yapıldığı gibi uygulanabilir olmaktan çıkarılamaz.

Hükümetin vekilleri “İslam Hukuku” tarafından mağdur edilen Azınlığın önünü açtıklarını söylüyorlar. Kendi zihniyetlerine göre öyle… Onlara göre İslam gericilik ve onun hükümleri de kötü bir şey olduğu için öyle diyorlar. Ama bize göre tam tersi. Çünkü İslam’ın hükümleri de İslam demektir. Şeriat kötü derseniz, İslam kötüdür demiş oluyorsunuz. Tabii ben burada bugün İslam’ı kötülemek için “İslam Devleti” adı altında Batılı istihbarat servislerinin piyasaya sürdüğü terör örgütlerinin “şeriat”ını kastetmiyorum. Bunların İslam ile uzaktan yakından alakaları yoktur. Bunlar İslam adıyla İslam’ı yok etmek için ihdas edilmiş terör örgütleridir. Nitekim onlar üzerinden bugün İslam’a çok büyük haksızlıklar yapılmaktadır. Yani asıl mağdur edilen İslam ve Müslümanlardır.

Gelelim konumuza… Batı Trakya’da İslam adına bir mağduriyet varsa, bilinsin ki, devletin müftü diye atadığı sözde din adamlarının İslam adına verdiği yanlış kararlar yüzünden var. Eğer devlet bizim dinimize ve müftülüklerimize müdahale etmemiş olsaydı bu sözde müftülerin sebep olduğu “mağduriyetler” de olmazdı. Bu sözde müftüleri, devlet kasıtlı olarak buralara yerleştirerek ve onlara yanlış kararlar verdirerek insanlarımız üzerinde mağduriyet yaşattılar ve sonra da bunlar üzerinden İslam’ı ve müftülüklerimizi de kötü göstererek etkisiz hale getirdiler. Yani Batı, İslam adıyla kurduğu terör örgütleriyle neyi amaçlıyorsa, Yunanistan da tayinli sözde din adamlarıyla aşağı yukarı aynı şeyi amaçlıyor.

Özetle, bizim başımıza gelen kötü şeyler aslında daha çok bizden gibi görünen, ama bizden olmayan sözde imam, müftü, öğretmen, hacı, hoca, gazeteci ve siyasetçiler yüzünden geliyor. Mesela, bazıları görünürde gazetecilik veya politika yapıyor, ama aslında hain politikaların memurluğunu yapıyorsa olacak bellidir. Bakın Türkiye’de FETÖ’cüler gazetecilik adı altında ne hainlikler yapıyor. Adamlar CIA’ya ve Mossad’a hizmet ediyor. Bunlar dünyanın her yerinde var ve dikkat etmek gerekiyor.

Bizde de milletvekili olup milletin değerlerine aykırı konuşanlar var. Bunlar kafalarındaki “şeriat”la mücadele söylemiyle aslında İslam’a ve Azınlığın değerlerine karşı bir tavır sergiliyorlar. SİRİZA vekili Mustafa Mustafa’nın “40 yıldır Müftünün yetkilerinin kaldırılması için mücadele ettik. Bu mücadelemize bu yetkileri tamamen kaldırılana kadar da devam edeceğiz.” sözleri, bunun açık bir göstergesidir.

HDPKK’nın kardeş partisi olan SİRİZA’ya şirin görünmek ve alkış toplamak için “Allah Şeriat’ın içerdiği haksızlıklara tahammül edemiyor” ifadesi ise çok münasebetsiz bir ifade olmuş. Allah kendi koyduğu hükümlerle haksızlık mı ediyor? Ve hâşâ haksızlıklarına da tahammül edemiyor, öyle mi? Bu nasıl bir cümle? Vekil ya saçmalıyor, ya da bilerek kelime oyunlarıyla milletin değerleriyle ve aklıyla alay ediyor.

Ben milletvekilinin hem bu, hem dindar insanlarımızı “gerici” olarak yaftalayan çirkin sözlerinden dolayı kınıyorum. Kendisini önce Allah’a sonra da milletin vicdanına havale ediyorum. Gerçek gericiler, insanların değerlerini ve haklarını yok sayarak ve gerçekleri saptırarak hakkı örtenlerdir.

Söz konusu ve benzeri yasaları çıkararak azınlığımızın dini kurumlarının yetkisiz ve etkisiz hale getirilmesi, nihai olarak bizim azınlık haklarımızın tamamen ortadan kaldırılması, en azından kâğıt üzerinde olan, ama uygulanamayan haklarımızın olması hedeflenmektedir. Bunun sonu da asimilasyondur.

Bana göre uluslar arası anlaşmalarla kazandığımız önemli bir hak olan ve statümüzü belirleyen “İslam Hukuku”, anlaşmalara göre seçilmiş müftülükler tarafından uygulanmış olsaydı bugün sözü edilen “mağduriyetler” olmazdı. Verilen bütün kararlar, insanlarımızı mağduriyetten koruyacak şekilde verilirdi. Günümüz şartları göz önünde bulundurularak insanların hayatlarının kolaylaştırılması sağlanırdı. İslam’da zaten “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin” ilkesi vardır ve insanların hayatlarının yaşanılabilir bir hale getirilmek amacıyla kolaylaştırılması esastır.

Yetişmiş onlarca yüksek din eğitimi görmüş ilahiyatçılarımız var. Bunlar içerisinde İslam Hukuku konusunda doktora yapanlar da var. Devlet, müftülük kurumlarımıza el koyup ortalığı karıştırmasaydı, biz bu ilahiyatçılarımızla azınlık olarak gayet güzel bir şekilde Özel Hukukumuza sahip çıkardık, ama ne yazık ki kurumlarımız işgal altındadır.

Hükümetin en büyük kötülüğü, “Özel Hukuk”umuzu yasayla öncelikli durumdan düşürmesidir. Bu şekilde Azınlık için devlet mahkemelerine giden yol açılırken, müftülüklere giden yol kapatılmış oldu. Neticede sadece süs için bulundurulan, milletin gözünden düşürülen göstermelik bir müftülük olacak.

Son söz: Çipras, “Evet-Hayır” referandumunda çoğunluğu nasıl kandırıp aldattıysa, müftülük meselesinde de Azınlığı aldattı ve anlaşılan aldatmaya devam edecek.
Millet gazetesi logo
© 2024 Millet
KÜNYE
MİLLET MEDİA Kollektif Şirketi
Genel Yayın Yönetmeni: Cengiz ÖMER
Yayın Koordinatörü: Bilal BUDUR
Adres: Miaouli 7-9, Xanthi 67100, GREECE
Tel: +30 25410 77968
E-posta: info@milletgazetesi.gr
ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ
MİLLET MEDİA O.E.
Υπεύθυνος - Διευθυντής: ΟΜΕΡ ΖΕΝΓΚΙΣ
Συντονιστής: ΜΠΟΥΝΤΟΥΡ ΜΠΙΛΑΛ
Διεύθυνση: ΜΙΑΟΥΛΗ 7-9, ΞΑΝΘΗ 67100
Τηλ: +30 25410 77968
Ηλ. Διεύθυνση: info@milletgazetesi.gr