Hürriyet Nedir ve Tarifi Nasıldır?
Bu kelime için sözlüklere bakınca; özgürlük, seçmek, baskıdan kurtulmak ve hür yaşamak için davranışta bulunmak diye yazar.
Bu kelime için sözlüklere bakınca; özgürlük, seçmek, baskıdan kurtulmak ve hür yaşamak için davranışta bulunmak diye yazar. Bir başka sözlükte de şöyle yazar: Hürriyet, hür olma hali, istediğini her hangi bir engelle karşılaşmadan kanun dairesinde yapabilme hali, serbestlik, serbesti, demektir.
Eğer eleştiriye başlasam 10 sayfa yazmam gerekir. Ne bu böyle çeşit çeşit uydurmalar. Peki, neden böyle derseniz, derim ki, olmayan bir şeyin tarifi olur mu? Bir zırva var ortada hürriyet diye, bu zırvanın tarifi veya tevili olur mu? Zira insan için hayatta gerçek bir hürriyet yoktur. Son derece samimi söylüyorum, bana inanın ve güvenin, inanan ve bilen bir insan için gerçekten hürriyet diye bir şey yoktur.
Çünkü insanın iki davranışı vardır; o bunları da ya dine veya bilime göre yapar. Bu açıdan bakarsanız hürriyeti, kişinin, dine ve bilime göre hareket ve davranışlarda bulunmasıdır, şeklinde tarif etmek gerekir.
Aslında bu kelime insanlık tarihinde devletlerin vatandaşlarına zulüm yapması sonucu ortaya çıkmıştır. Yani devletlerin ve devletin yerini tutan aşiret veya çetelerin halkı zulüm ve haksızlık yapılması sonucu, bireyleri koruma ihtiyacından hak-hukuk, yasa ve anayasalar doğmuş; böylece hürriyet ilk olarak bir hukuk terimi olarak meydana gelmiştir. Onun için İslam alimleri hürriyeti kişinin hukukuna sahip olmaktır diye tarif etmişlerdir.
Yani kişi veya kişiler, ya da devletler, hukuk ve kanunlarını kendi kendilerine uygulaya biliyorlarsa onlar işte onlar hürdürler ve özgürdürler. Eğer bizzat kendileri uygulayamıyor, fakat onlar adına başkaları tarafından uygulanıyorsa, böyle onlar da küçük, köle veya kısıtlı olmuş olurlar. İşte hukuki hürriyet budur.
Ancak bugün bu kelime, hemen hemen her şeyde olduğu gibi, hukuki kişiliğini kaybetmiş ve siyasi yani yanar-döner politik yeni bir kişiliğe bürünmüştür. Zaten değişik çok farklı tarifleri yapılması da bundandır. Bunun böyle olmasının sebebi de bugünkü Rönesans medeniyetidir ve tabii Hristiyanlığın bilim ve teknolojiye karşı çıkmakla bilhassa papazların işlediği günahlardır. Zira kilise ve papazlar, bilim ve teknolojiyi engelledikleri zaman bunun dinden kaynaklandığını sanarak batının ilim sahipleri din kurallarından sıyrılmanın çaresini aradılar ve buna da hürriyet dediler.
Hatta bu konuda İstanbul'da ilk hürriyet kelimesini duyan millet ve bunu her tarafa ulaştırmaya çalışan egemen güçler hürriyet mitingleri yaparken onlar, “Hürriyet! Hürriyet! Hürriyet!” diye koro tutup slogan atarken dükkanından çıkan bir Yahudi de bunlara bakar "Şaşırdı millet! Şaşırdı millet!" demiştir.
Hürriyetin nasıl bir rezalet olduğunu size, hiç birini sevmediğim İngiliz filozoflarından olan Thomas Hobbes'in dilinden aktarmak isterim. Bunu Enfal sitesinde var olan "İslam Hukuku Açısından Hukuk ve İnsan Hakları" adlı çalışmamadan aktarıyorum: Tabii hukuk alanında yeni fikirler getirmek isteyen Niccolo Macchiavelli, Thomas Hobbes ve Hugo Grotius gibi şahısların düşüncelerinden bazı örnekler verir. Mesela bunlardan Leviathan adında bir eser yazan Hobbes, şunları söylemektedir: "Hepiniz de tabiat itibariyle kötüsünüz. Dünyada hiçbir manevi ilke mevcut değildir.
Hazdan başka iyi, elemden başka kötü şey de yoktur. Hürriyet, insanın tutkularına karşı çıkan engellerin yokluğu demektir. Hayatın korunmasının esası bencilliktir, herkes yaşama hakkını savunur ve insan tabiatında esas olan şey devamlı savaş halidir; insanlar kurtlar gibidir." (Paul Hazard, Batı Düşüncesindeki Büyük Değişme, s, 431) Netice olarak siz, hem dini kanun ve kuralları, hem de bilimsel kanun ve kuralları yok ettiğiniz zaman ve bu gibi engellerden kurtulduğunuzda Hobbes gibi düşünmüş ve özgür olmuş olabilirsiniz.
Biz ise bunu asla kabul etmiyoruz. Böyle bir hürriyet de ve böyle bir hürriyet anlayışı da yoktur, diyoruz. Hürriyeti hem dini ve hem de bilimi yerli yerinde yaşamaktır diyoruz. İrademizle dini yaşarız, irademizin dışındaki olaylar da ilim olduğu için, hem bilime ve hem de dine uymuş oluruz.