Espressor Coffee
Espressor Coffee

Nerde hareket, orda bereket

Yeni eğitim-öğretim yılının sorunlu başlamasıyla morallerimiz yine sıfırlandı. “Her işte bir hayır vardır” zaviyesinden bakıldığında bu işteki hayır, hem toplum

Köşe Yazıları 26 Eylül 2012
Nerde hareket, orda bereket

Yeni eğitim-öğretim yılının sorunlu başlamasıyla morallerimiz yine sıfırlandı. “Her işte bir hayır vardır” zaviyesinden bakıldığında bu işteki hayır, hem toplum olarak Azınlığın ve hem de yönetimin kendisini boy aynasında görüp durumlarının bir kez daha açıkça görülmüş olmasıdır. İşte Azınlığın durumu ve işte bu Azınlığı bu hallere düşürmek için kendi bildiğini okuyan anlayışsız ve diktatörce davranan yönetim.

Azınlığın düştüğü bu haller, sadece yönetimin baskıları ve anlayışsız tutumları yüzünden değildir. Yönetim, kendince bizleri entegrasyon adı altında asimile etmeye çalışırken, bizler toplum olarak ne yaptık ve ne yapıyoruz? 22 kişinin kayıt sorunuyla uğraşıyoruz. Şahin köyünün dik duruşu, tavizsiz örnek mücadelesi karşısında suçluluk psikolojiyle ve ne yapacağımızı bilemeden afallamış bir durumda bocalıyoruz.

Bütün bu olan-bitenler karşısınsa çocuklarını bilinçsizce, cahilce tek dilli Yunanca anaokula gönderenler, belki şimdi biraz işin farkına varmıştır diye umuyoruz. Çünkü birçok Azınlık mensubu bu işten bihaber ve öneminin farkında değil. Bu onların suçu değil, bugüne kadar onları doğru bir şekilde bilgilendirmek için gerçek anlamda çaba göstermeyen, keyfi yerinde, işleri tıkırında, çok da umurunda olmayan, ayrıca sorumsuz ve beceriksiz Azınlık yetkilileri ve anaokulu eğitim sorumlularının büyük suçudur. Onlar, zamanında yapmaları gerekeni yapmadılar. Toplumu gerektiği gibi bilgilendirmediler. Azınlığın yaşadığı bölge, köy ve mahallelere inerek ev ev dolaşıp insanlarımızı bitmek üzere olan Azınlık Eğitiminden ve toplumumuzu tehdit eden Yunanca Anaokulu dayatmasından haberdar etmediler. Bilinçlendirici kampanyalar yürütüp toplumumuzu bu anlamda örgütlenmeye teşvik etmediler. En kötüsü de topluma  güzel örnek olamadılar. Netice olarak da olacağı buydu.

Şimdi bulunduğumuz nokta, uçurumun kenarıdır. Henüz uçuruma itilmedik, ama ramak kalmış... Bu durumda ne yapılır, diye kara kara düşünüyoruz. Sadece düşünüyoruz... Çünkü gelinen noktada ne yapılabileceği meselesi de ayrı bir konu.

Öğrendiğimiz kadarıyla Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu, bu durum karşısında toplandı ve bazı kararlar aldı. Kararlarını yazılı bir açıklamayla kamuoyuna duyurdu. Buna göre kısaca sabahtan Yunanca tek dilli ve Azınlık olmayan devlet anaokullarına, öğleden sonra da var olan yerlerde BTA Yüksek Tahsilliler Derneğinin çocuk kulüplerine gönderilmesi tavsiye edildi. Azınlığın aleyhine olan durumun bu şekilde şimdilik dengelenmesi düşünülmüş.

Peki, bu kesin bir çare mi? Tabii ki hayır. Ama denize düşen ne yapsın? Toplum olarak denizdeyiz ve kurtarılmayı bekliyoruz. Ama bilmiyoruz ki, kurtarılmayı bekleyenler sadece kölelerdir ve zafere giden yol dilenerek değil, direnerek aşılabilir.

Bizler şu anda direniyor muyuz, dileniyor muyuz? Bence ikisi de değil. Şu anda tam olarak ne yaptığımızı bilmiyoruz ve en azından bundan sonra ne yapmamız gerektiği hususunda da gerektiği gibi toplumsal anlamda endişe eden ve kaygılanan bir vaziyet alamıyoruz. Umursamaz bir vaziyetin söz konusu olduğunu görüyoruz. Toplumun sorumluları, toplumu harekete geçirmesi gerekenler ne yazık ki uyur vaziyette ve gereken refleksi ortaya koyamamaktadırlar. Bu, ya işi bilmediklerinden, ya korktuklarından veya rahatlarını bozmak istemediklerindendir. Ben başka bir izahat getiremiyorum...

Sormak istiyorum: Olur olmaz meseleler hakkında ortalığı velveleye veren, naralar atarak gürültü koparan “kahramanlar” nerde? En olmadık konularda, ayaklanmaktan bahsedenler nerde? Neden en can alıcı azınlık meselemiz olan eğitim meselesi için ayaklanmıyorlar, ayaklandırmıyorlar? Ayaklansınlar, biz onları desteklemeye hazırız. Halk hazırdır, ama önce başın kalkması gerekir.
Lütfen kimse alınmasın. Ayrıca her söylenen ve yazılandan da herkes nem kapmasın. Yarası olan gocunsun. Hem, demokrasilerde eleştiri ve öz eleştiri kaçınılmazdır. Şimdi öz eleştiri ve artık biraz ciddi olmanın zamanıdır. Amacım sadece meseleleri olduğu gibi ortaya koymak ve herkesi ciddiyete davet etmektir. Gerçekten ciddi olmak zorudayız. Şu anda en çok ihtiyaç duyulan şey bana göre ciddiyettir. Meseleler karşısında bir ciddiyet eksikliğinin söz konusu olduğunu görüyorum. Ne yazık ki, olaylara gereken ciddi yaklaşımın ortaya konmadığı/konamadığı dikkat çekmektedir. Olsa da olur, olmasa da; bu iş bizi aşar, iki devlet otursun çözsün bizi uğraştırmayın, bu halkla uğraşılmaz, millet bizi dinlemez, şeklindeki yaklaşımlarla tabii ki Azınlık meseleleri çözülmez.  Milletimizle olmazsak, bu millet de tabii ki bizi dinlemez. Dinlemeyeceğini bildiğimiz için de ne gerek var diyoruz ki rezilliğimiz ortaya çıkmasın.

Çok biliyorsun madem sen söyle nasıl çözülür bu sorun, diyenleri duyar gibiyim. Hemen söyleyim...
Danışma Kurulu üyeleri, bildiğim kadarıyla mini bir yürüyüş kararı da almış. Taleplerini yazılı bir şekilde ilgili devlet birimine götürüp teslim edeceklermiş. Azınlığın seçilmişlerinden oluşan Danışma Kurulu üyeleri taleplerimizi içeren bir belgeyi Azınlık adına kendi elleriyle ve bizzat ilgili devlet merciine yürüyerek teslim edeceklermiş.

Bunu duyduğumda, işte olay budur, dedim. Hadi hayırlısı, bu Danışma Kurulu uyanmaya başladı, bu kez oyalanmadan doğru hedefi çabuk tespit etti ve netice getirici bir işe koyuldu, dedim. Bu eylem kararı, gerçekten çok doğru ve yerinde bir karar. Çünkü eylem olmadan netice olamaz. Sadece oturduğumuz yerden konuşarak iş yapamayız. Aynı zamanda eylem de gerekir. Deriz ya, hareket olmadan, bereket olmaz.

Ülkenin durumu ortada, ortam gergin, Altın Şafak tehdit ediyor ve tehlike saçıyor, şimdi sırası değil, istenmeyen olaylar olabilir, onun için böyle bir ortamda halkımızla sokağa inip eylem yapmak doğru olmaz, diyenlerin endişelerini anlıyorum.

Ancak bakın bu işin de kısa yoldan bir kolayı varmış. Halkın yürümesine gerek kalmadan, bütün halkı temsil eden, Azınlığın oyları ile seçilen insanların oluşturduğu Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu yürüyüş yapacak. Böylece ülkedeki gergin ortamı bahane eden provakatörlere de fırsat vermeden daha ölçülü ve uygun bir demokratik toplumsal eylem gerçekleştirmiş oluruz. Bu eylem görünürde küçük, ama etkisi büyük bir eylem olacaktır. Bunun Azınlık Sorunlarının duyurulması açısından siyasî olarak ses getirecek büyük ve sembolik bir anlamı var.

Danışma Kurulu üyelerini bu kararlarından dolayı kutluyorum. Allah yar ve yardımcıları olsun. Onlar böyle doğru kararlar aldıkça, bizler de toplum olarak hep onların destekçisi olacağız. Yürüyün be koçlarım, sizi kim tutar. Siz bu topluma doğru örnek oldukça, bu toplum da hep doğru olanı yapacaktır.

Millet gazetesi logo
© 2025 Millet Media
KÜNYE
MİLLET MEDİA Kollektif Şirketi
Genel Yayın Yönetmeni: Cengiz ÖMER
Yayın Koordinatörü: Bilal BUDUR
Adres: Miaouli 7-9, Xanthi 67100, GREECE
Tel: +30 25410 77968
E-posta: info@milletgazetesi.gr
ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ
MİLLET MEDİA O.E.
Υπεύθυνος - Διευθυντής: ΟΜΕΡ ΖΕΝΓΚΙΣ
Συντονιστής: ΜΠΟΥΝΤΟΥΡ ΜΠΙΛΑΛ
Διεύθυνση: ΜΙΑΟΥΛΗ 7-9, ΞΑΝΘΗ 67100
Τηλ: +30 25410 77968
Ηλ. Διεύθυνση: info@milletgazetesi.gr