Yunan(İSTAN-BUL)garistan
Her memleketin atasını bilemem ama, bizim atalarımız, komşular insana uzakta bulunan kardeşten daha yakındır der, ev alma komşu al der, komşu komşunun külüne ha

Her memleketin atasını bilemem ama, bizim atalarımız, komşular insana uzakta bulunan kardeşten daha yakındır der, ev alma komşu al der, komşu komşunun külüne hasrettir der, der de der.
Ama ne yazık ki gördüklerimiz ve duyduklarımız maalesef bu gerçeklerden çok uzaklarda seyrediyor.
Yunanistan: Sınırı olduğu ülkelerden hangisi ile çok iyi ilişkiler içinde? Arnavutluk mu? Makedonya mı? Bulgaristan mı? Türkiye mi?
Tabii bazıları ile belki daha iyiymiş gibi gözükebilir karşıdan baktığımızda, aynen davulun sesinin uzaktan güzel geldiği gibi. Ama maalesef tüm bu ülkeler yıllardan beri süper güçlerin kölesi olmuş durumda. Çünkü onlar için durum iyiye giderse problem var demektir. Çünkü onlar komşuluk ilişkileri iyileştiğinde karşılarındaki gücün de artacağının farkındalar. Böl yönet sisteminin çalışabilmesi için komşuların kalplerine nifak tohumları ekmek zorundadırlar. Ama ne gariptir ki, Türkiye’de zamanında komşularla sıfır problem olayı baş gösterdiğinde, yine süper güçler tarafından komşuluk ilişkilerini bozmak için yapılan darbelerden, iç savaşlara kadar her şey Türkiye ile komşularının iyi geçinmemesi için yapılırken, Yunanistan için bu kadar uğraş vermeye hiç gerek kalmadı. Yunanlıların aşırı milliyetçiliğini çok iyi değerlendiren süper güçler, tavşana kaç, tazıya tut taktiği ile istediklerini çok kolay bir şekilde elde ettiler. Makedonya ile isim sorunu, Arnavutluk ile azınlık sorunu, Bulgaristan ile ticaret sorunu, Türkiye ile Ege ve Kıbrıs sorunu. Halbuki bu ülkelerin geleceği birbirleriyle ittifaktan geçiyor,ama bu hiç kimsenin umurunda değil. Sanki tek başına herkes kendini daha güçlü görüp şaha kalkıyor ya da kaldırılıyor. Halbuki farkında değiller ki, zarar şaha kalkana gelecek onun eğerine değil, o eğeri her defasında başka birileri yeniden kullanmaya devam edecek. Paracıklar da yine bu süper güçlerin cebine girecek.
Biri savunma gücünü arttırmak için silah alıyor, diğeri nüfusu daha az olmasına rağmen daha fazlasını ısmarlıyor. Daha sonraları bu kadar silaha ihtiyaç duyulmadığının farkına varıldığında ise, komisyoncular artıyor ve çok daha pahalıya daha az silah alınıyor. Günün birinde Yunanistan’da bazı kişiler çıkıp da, bizi batıran Türkiye idi, bize o kadar çok silah aldırmasalardı biz batmazdık diyebilir, ya da Bulgaristan ve diğer komşu ülkeler bizim şirketlerimize göz diktiler onun için onlara ekstradan kolaylıklar sağladılar ve bizim şirketlerimizi aldılar, Yunanistan krizinin büyümesinde onlar da suçlular diyebilir mesela. Siz de böyle şeyler duyarsanız hiç şaşmayın ha. Her ihtimale karşı şimdiden alıştırın kendinizi…
Halbuki Ege denizindeki zenginlikleri, yer altı madenlerini, doğal zenginlik ve tarihlerini birlikte kullanabilselerdi bu komşu ülkeler hem daha fazla zenginleşir, hem de savunmaya ve borç faizlerine yaptıkları harcamalardan da kurtulmuş olurlardı. Aynen yazımızın başlığında da anımsattığımız gibi bu komşuların birbirlerinden kopmaları imkansızdır. İki ülkenin arasına bile İstanbul girebiliyorsa bunda bir keramet var demektir.
Ama işte:
İnsanoğlu nasıl ki kötülükleri yaşamadan iyilikleri göremiyorsa,
Düşmanlarını tanımadan dostlarının kıymetini bilemiyorsa,
Kazık yemeden tecrübe sahibi olamıyorsa,
Birlikte çalışmanın getirilerinin daha fazla olacağına yaşamadan inanamıyorsa,
O zaman ne yapsan nafile. O adam yukarıda yazılanları zamanla yaşayacak belki ama, iş işten de geçmiş olacak.
Ok yaydan çıkıncaya, söz de ağızdan çıkıncaya kadardır. Birinde özür dileme alternatifi bulunurken, diğerinde oku geri döndürme ihtimali yoktur. Düşünüp de konuşmak yerine, konuşup da sonradan düşünmeyi zanaat haline getirmiş bir toplum olarak, bunların bize vereceği zararlara da hazırlıklı olmak zorundayız. Ne güzel demiş üstad Nazım Hikmet: Pişman değilim, ama sadece bir dön bak arkana; ne için nelerden vazgeçtin? Neler dururken sen neleri seçtin?
Öfke ve kinle başlayan kavgaların sonu pişmanlıktır. Daim kalan ise sadece insanlıktır.
Bu haftalık bu kadar yeterli sanıyorum, yanlış anlaşılmalara da sebep olmayalım, insanlık rütbesinde kalmaya devam edelim. Diğer rütbeleri isteyenler kullanabilir.
Hoşça kalın, Dostça kalın…