Yunanistan’daki Türk gazetecilere uygulanan baskılara neden susuyorlar?
Yunan Medyası, Türkiye’deki bazı Türk gazetecilerin 'Özgür Basın' öyküsünü ekrana taşıdı. Skai televizyonu son zamanlarda Türkiye’de devlet aleyhine faaliyet ya
Yunan Medyası, Türkiye’deki bazı Türk gazetecilerin 'Özgür Basın' öyküsünü ekrana taşıdı. Skai televizyonu son zamanlarda Türkiye’de devlet aleyhine faaliyet yaptığı belirlenen; bazıları devlet sırlarını ifşa ettiği, bazıları da terör örgütlerinin propagandasını yaptığı için tutuklanıp haklarında işlem başlatıldığından bunların haksızlığa maruz kaldığını ve basın özgürlüğünün susturulduğunu savunan ve devleti diktatörlükle suçlayan uzun bir televizyon programı sundular.
Komşunun kapısında pislik birikmişse onu uyarmak lazım tabii ki. Neticede sokakta yaşayan herkes etkileniyor. Ama herkes öncelikle kendi kapısının önünde birikmiş pislikleri temizlemekle yükümlüdür. Yoksa sadece başkasının pislikleriyle uğraşıp kendi pisliklerini görmezden gelirseniz, sizlere iki yüzlü, münafık ve sahtekar derler ve ciddiye alınmazsınız.
Komşuda bir yangın varsa, onu söndürmek için tabii ki seferber olmak insanlığın bir gereğidir. Ama yangını söndürmek adı altında su yerine benzin dökmek de neyin nesi? Yunan medyasının haberlerine baktığınızda, yapılan tam da bu. Aynen hükümet gibi, o da gece gündüz Türkiye’yi ve özellikle Türkiye Cumhurbaşkanı ve Başbakanı’nı diktatörlük ve zalimlikle suçlayarak, devlete ve masum insanların canına kasteden terör örgütlerini aklayan ve destekleyen yayınlar yapmaktadırlar.
Ne ilginçtir ki, bu Yunan medyası Türk devleti aleyhine faaliyet gösteren her türlü oluşum, hareket ve organlara daima destek vermiş ve savunmuştur. Türkiye’yi zayıflatacak, yıkacak, bölecek, zarar verecek her türlü faaliyet ve örgütlenme bizim ırkçı medyanın her zaman ilgisi ve desteğini görmüştür. Yeter ki Türkiye’ye, Türklere ve İslam’ın aleyhine olsun... Bu, kriter olarak tek başına bile yetiyor.
Bu ayırımcı medya var ya, tam bir çifte standart uygulamaktadır. Bu medya gazetecilerinin kahır ekseriyeti Türkiye, Türkler ve özellikle Batı Trakya Türkleri söz konusu olduğunda topyekün saldırıya geçer. Bir güç onları sanki sihirli bir el gibi anında saldırıya geçiriyor. Abartmıyorum hayır... Bu söylediklerim az bile. Açın arşivlere bakın, kaç tane ulusal Yunan gazete(ci)si Türkiye ve Batı Trakya Türk Azınlığı hakkında olumlu haber yapmış... Bir göz atın bakalım, olumlu haber yapmaya teşebbüs eden gazetecilerin nasıl ve ne kadar sürede avazı kesilmiş...
Geçmişte bir gazetenin, azınlık haklarını konu alan dosya, araştırma ve röportajlar hazırlayan ciddi ve objektif bir ekibi vardı. Onlar Batı Trakya Türk Azınlığı hakkında tarafsız bir araştırma yayımladılar. Özellikle tarihi sayılabilecek bir ilke imza atarak, Azınlığımızın belgelere dayanarak kimlik olarak Türk olduğunu yazdılar. Devletin Azınlığımıza haksızlık yaptığını ve mücadelemizin haklı olduğunu ortaya koyan araştırmalara imza attılar. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Kısa sürede bu ekibin işine son verildi. Ardından çok fazla sürmeden gazetenin de baskısı durdu. Sorsanız, başta ekonomik olmak üzere birçok neden sıralarlar, ama bu işin sadece kılıfıdır. Hep böyle olur zaten. Devletin her şeye bir kılıfı vardır.
Batı Trakya Türk Azınlığı veya Türkiye hakkında olumlu bir adım atan kim olduysa veya şöyle diyeyim ki daha iyi anlaşılsın: Yunanistan’da hangi meslekten olursa olsun kim ki, Müslümanlar, Türkiye ve Türk Azınlık hakkında kemikleşmiş devlet politikasına aykırı bir çizgi izlediyse, ağır bedeller ödemeye mahkum edilmiştir. Yakın geçmişte, bakan seviyesindeki politikacıların, tarih kitaplarındaki Türklere karşı nefreti körükleyen bölümleri dostluk adına değiştirmeye teşebbüs ettiği için hayatları karartılmıştır. Hiç unutmam, Eğitim Bakanı Mariyetta Yannaku’nun üzerine o kadar gidildi ki, bugün Türkiye’deki sözde özgür basını savunanlar onu hain ilan edenlere çanak tutmuş, bir linç hareketiyle kadının sağlığından olmasına sebep olmuştu. O kadar büyük bir baskı altında kaldı ki, az kalsın hayatından oluyordu. Tarih bu ve benzerlerine zulmü reva görenleri de kaydetti.
Bu Yunan medyası var ya... Hani basın ögürlüğünden dem vuran medya... Bunlar milli konularda işlerine nasıl gelirse öyle yayın yapıyorlar. Daha doğrusu devlet baba onlara ne kadar izin verirse o kadar habercilik yapıyorlar. Devletin milli politikası nasıl çizildiyse, onlar da o çizgide yayın yapmak zorundadırlar. Çünkü başlarına gelecekleri biliyorlar. Aslında onlar da ne yapsın? Kolay değil... Karşılarında devlet var. Haklı da olsalar, devletin katı olduğu bir konuda esneklik göstermek pahalıya mal oluyor. Bu onların sonları bile olabiliyor. O yüzden bir yere kadar onları da anlayışla karşılamak lazım. Ama bir yere kadar. Ben olsam en azından hiç yazmam. Hakkı yazmama izin vermezlerse, hiç olmazsa haksızlığa alet olmam...
Ama araç olmak, hatta gönüllü olmak da işin farklı bir boyutudur. Burada gönüllü bir ayrımcılık ve yabancı düşmanlığı varsa, işler değişir. Gazetecilik kılıfı altında kudurmuş ırkçıların saldırıları söz konusu olabilir. Batı Trakya’da gazetecilik adı altında Türk ve İslam düşmanlığı yapan ne kudurmuşlar var. Onlar kışkırtır, başka kudurmuşlar da din görevlilerimizi kaçırırlar, müftülerimizi ölümle tehdit ederek Müslüman Türk Azınlığa göz dağı verirler. Gidip DEB partisinin rahmetli liderinin kaza yaptığı arabayı partinin merkezini basarak gece yarısı vinçle alıkoyarlar. Azınlıkta korku salmak için bu şekilde ara ara kurumlarına saldırır, maddi ve manevi hasarlara neden olurlar...
Nerden nereye geldik. Laf lafı açıyor... Neyse, bizim ırkçı Yunan basın mensupları böyledir işte... Müslüman Türkiye ve Batı Trakya Türklerinin aleyhine haber yapmaya gelince fırsatı kaçırmazlar. Türkiye’deki basın özgürlüğünün kısıtlandığını avazlarının çıktığı kadar bağırırlar. Ama Yunanistan’da Batı Trakya Türk Azınlık basınına uygulanan baskılara sesleri çıkmaz. Hatta mümkünse gömerler ve daha ileri giderek devletin çizgisi doğrultusunda meslektaşlarına saldırırlar. Batı Trakya Türk Azınlık basınına yıllardır uygulanan budur. Gündem ve Millet gazetelerinin maruz kaldığı baskıları kaç ulusal veya yerel medya organı tarafsız bir şekilde yayımladı? Bir tane dahi göremezsiniz. Çok cılız bir iki yazar köşelerinde ancak bir iki satırla değinebildi. Daha fazlasına cesaret edemediler. Çünkü onlar da geçmişte emsallerine olduğu gibi linç edilmekten korktular.
Evet, ey ulusal ve yerel medya mensubu büyük ve küçük gazeteciler! Batı Trakya’da Millet ve Gündem gazetelerine acımasızca baskı ugulanmaktadır. Kendi yağıyla kavrulmaya çalışan, küçük bir azınlığa hitap eden ve birkaç yüz adet ancak satabilen bu azınlık gazetelerinin sahiplerine, yaptıkları yayınlardan dolayı yüzbinlerce euroluk davalar açılıyor ve mahkemelerde süründürülüyorlar. Binlerce euro para ve aylarca hapis cezalarına çarptırılıyorlar. Peki, sizler nerdesiniz? Neden bunları da haber yapmıyorsunuz? Nerde sizin “tarafsız ve yiğit” gazeteciliğiniz? Türkiye’de sizin deyiminizle “diktatör Erdoğan’ın baskı uyguladığı özgür basına ve Türk gazetecilere” destek oluyorsunuz da, Yunanistan’daki Batı Trakyalı Türk gazetecilere ve özgür basına neden destek olmuyorsunuz? En azından neden haber yapmıyorsunuz? Batı Trakya’da uygulanan ayırımcı ve baskıcı devlet diktasına neden dikkat çekmiyorsunuz? Sizin demokratlığınız bu mu? Devletin baskılarını duyurmamak mı? Duyulmasın diye komşu ülkeleri suçlamak mı? Hatta devletin haksızlıklarını savunmak mı? Bu ne biçim özgürlük ve demokrasi anlayışı? Sizin gazeteciliğiniz batsın!
Yunan devleti Millet gazetesinin isim tescilini yapmıyor. Bu konuda ileri sürdüğü gerekçeler de kanunlara aykırı. Kalkınma Bakanlığı Marka Tescil Kurulu, mevzuatta olmayan sebepler ileri sürerek MİLLET ismini tescil etmiyor. Böylece gazetecilerin basın sigortasından yararlanmasına engel oluyor.
Gazetede Batı Trakya’daki Azınlığı Türk olarak isimlendirdiği için hakkında soruşturma açılan ve Emniyet’teki sorgu memuru tarafından: “Böyle yazmaya devam edersen vatansever biri kafanı taşla kırabilir” tehdidine maruz kalan azınlık gazetecileri can ve mal güvenliği tehdidiyle karşı karşıyadır.
Yıllardır süren davalar nedeniyle gazete sahipleri binlerce euroluk zarara uğratılmış ve altından kalkamayacakları tazminat ve hapis cezalarına çarptırılarak yıpratılmak istenmiştir. Açtıkları karşı dava ve itirazlar cevapsız kalmıştır. Bu şekilde de hukuk resmen çiğnenmiştir. Batı Trakya’da Türk Azınlığa hukuk uygulanmıyor. Nerdesin ey medeni dünya? Nerdesiniz ey büyük gazeteciler, hukukçular, aydınlar, politkacılar... Batı Trakya’da yıllardır bir hukuk rezaleti ve insanlık dramı yaşanıyor! Siz de bunu görmezden geliyorsunuz!
Allah şahidimiz olsun ki, bu hukusuzluğa sessiz kalan, görmezden gelen, hatta buna dolaylı veya dolaysız çanak tutan ve alet olan; elinden bir şey geldiği halde hiçbir şey yapmayan kim varsa, ona hakkımızı helal etmiyor ve ilahi adalete havale ediyoruz. Bizlere bu zulmü, Azınlığımıza bu kadar haksızlığı reva gören, buna sessiz kalan, onaylayan ve hiçbir şey yapmayanların en kısa zamanda bu dünyada da adaletin öngördüğü biçimde layık olduklarına kavuşmaları için dua ediyoruz! Yeter artık, azınlığımıza çektirilen bu eziyetler bir son bulsun!
Son söz: Başkaları hakkında ileri geri konuşanlar, önce aynaya baksınlar!