İtalya-Türkiye yakınlaşması Atina’yı tedirgin etti: Avrupa savunmasında yeni denge arayışları
Türkiye-İtalya Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısı, iki ülke arasında özellikle savunma sanayii alanındaki yeni işbirliklerini gün yüzüne çıkardı.

Realnews’te Panagi Galiatsatu’nun analizine göre İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki diplomatik yakınlaşma hem Atina’da hem de Brüksel’de ciddi endişelere neden oldu.
Geçtiğimiz günlerde Roma’da düzenlenen Türkiye-İtalya Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısı, iki ülke arasında özellikle savunma sanayii alanındaki yeni işbirliklerini gün yüzüne çıkardı. Toplantının ardından İtalyan savunma devi Leonardo ile Türk şirketi Baykar arasında, insansız hava araçları (İHA) ve ileri teknoloji konularında bir işbirliği anlaşması imzalandı.
Bu gelişme, yalnızca ticari ya da teknolojik bir ortaklık olarak değil, aynı zamanda Türkiye’nin Avrupa savunma yapılarıyla bütünleşme yolunda önemli bir adımı olarak da değerlendiriliyor. Zira Leonardo gibi Avrupa savunma projelerinde kilit rol oynayan bir şirketin Türkiye ile ortaklık kurması, Ankara’ya 800 milyar euroluk Avrupa savunma bütçesinden pay alma imkanı sağlayabilir.
Yine haberde aktarıldığı üzere, Erdoğan bu süreci Türkiye’nin Avrupa'nın yeniden silahlanma sürecine katılması için bir başlangıç olarak yorumladı. Oysa Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı “Beyaz Kitap”ta üçüncü ülkelerle işbirliği vurgusu İngiltere gibi AB dışı müttefikler için yapılmıştı. Türkiye’nin bu alanda öne çıkması, Yunanistan ve Kıbrıs için ciddi bir dış politika meydan okuması anlamına geliyor.
Atina, bu yakınlaşmayı kaygıyla izliyor. Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, geçtiğimiz günlerde Avrupa Halk Partisi toplantısında yaptığı konuşmada, AB dışındaki ülkelerle kurulacak stratejik ortaklıklarda üye ülkelerin güvenlik çıkarlarının gözetilmesi gerektiğini vurguladı. Bu sözlerin, doğrudan İtalya’nın Türkiye ile kurduğu yakın ilişkiye bir uyarı niteliği taşıdığı değerlendiriliyor.
Realnews haberine göre, Brüksel’de de bu gelişmeler dikkatle takip ediliyor. Meloni ile Erdoğan’ın ortak açıklamasında ne insan haklarına ne de hukuk devletine dair herhangi bir vurgu yapılmaması, AB değerleri açısından tepkiyle karşılandı. Özellikle Erdoğan’ın siyasi rakibi Ekrem İmamoğlu’nu yargı yoluyla hapse göndermesi sonrası, böyle bir bildiride AB normlarına atıfta bulunulmaması Brüksel’de ciddi bir rahatsızlık yaratmış durumda.
Ayrıca, ortak bildiride Türkiye’nin sıkça dile getirdiği "eşitlik ilkesi temelinde deniz yetki alanlarının çözümü" ifadeleri yer alırken, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne (UNCLOS) hiç atıf yapılmaması, Yunanistan açısından başka bir endişe kaynağı oldu. Bu durum, İtalya’nın dolaylı olarak Ankara’nın Doğu Akdeniz’deki tezlerine zemin sunduğu şeklinde yorumlanıyor.
Panagi Galiatsatu’nun aktardığına göre, Ankara bu yakınlaşmaları AB ile “özel bir ilişki” kurma yönünde kullanmayı planlarken, herhangi bir geri adım ya da taviz vermeye de niyetli görünmüyor. Nitekim, Türkiye Dışişleri Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde Kıbrıs-Krete elektrik bağlantısı için yapılan deniz tabanı araştırmalarını durdurması yönünde İtalya’ya baskı yaptı.
Gözler şimdi 14-15 Mayıs’ta Antalya’da yapılacak olan NATO gayriresmî Dışişleri Bakanları toplantısına çevrilmiş durumda. Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis ile Türk mevkidaşı Hakan Fidan arasında gerçekleşecek görüşme, olası bir Miçotakis-Erdoğan zirvesinin yolunu açabilir. Ancak Atina, Türkiye’nin Avrupa savunma yapılarında yer alması karşılığında herhangi bir somut kazanım elde etmeden ilerlenmesini istemiyor.