Amerika ve Avustralya Kıtasını Keşfeden Değerli Komutan
Batı” ile “Doğu” arasındaki 2 temel fark: 1- "Batı" medeniyeti "mülkiyet" fikri üzerine kurulmuştur. O kadar ki, "bilgi" ve "bilim" üzerinde bile mülkiyet hakkı
Batı” ile “Doğu” arasındaki 2 temel fark:
1- "Batı" medeniyeti "mülkiyet" fikri üzerine kurulmuştur. O kadar ki, "bilgi" ve "bilim" üzerinde bile mülkiyet hakkı vardır. Örneğin, "patent" dediğimiz olgu "Batı"nın bir buluşudur.
2- "Doğu" ise bildiklerini ve bulduklarını "Batı" gibi kıskanç bir şekilde kendi mülkiyetine geçirmektense paylaşmayı tercih eder. Zeng Ho’nun (Hacı Muhammed Hüseyin) filosunun yanında en büyük ansiklopedileriyle yola çıkması ve bunları 1434 Floransa ziyaretinde Avrupalılarla paylaşması da bu güdünün bir eseri olarak görülmelidir. Çin İmparatoru ansiklopedilerini ve haritalarını Avrupa’ya gönderdiğinde amacı kendisi oralara nasıl gidiyorsa, Batılıların da Çin’e gelebilmesini sağlamak ve Çin İmparatoru’na lütuflarını gösterebilmelerine imkan vermekti.
Yüz yıllardan beri tarih kitaplarında Amerika’nın Kristof Kolomb tarafından keşfedildiği yazmaktadır. Hâlbuki Kristof Kolomb Amerika kıtasının keşfeden son kişidir. Kristof Kolomb Amerika kıtasını keşfetmekten çok icat etmiştir.
Peki, Batılılar niçin Amerika kıtasının ilk defa Kristof Kolomb tarafından keşfedildiğini tüm dünyaya lanse ediyor.
Bunun iki nedeni vardır;
1) Avrupa kendi tarihini merkeze alarak bir dünya tarihi yazması
2) Batı kendi dışındaki dünya tarihini kendisinin rol oynayıp oynamadığına göre sıralamaya sokarak yeniden yazdı.
Büyük Avrupalı kâşifler cesur ve kararlı insanlardı. Ancak hiçbir şeyi keşfetmediler. Macellen dünyanın etrafını dolaşan ya da Kolomb Amerika’yı ilk keşfeden insanlar değildi. Öyleyse sorabiliriz, tarihçiler neden bu fanteziyi yaymak konusunda bu denli ısrar etmektedirler? Neden Avrupalı kâşiflerin seyahatlerini anlatan ‘Dünya Keşiflerinin Tarih Atlası’ halen okullarda ders olarak öğretilmektedir?
Macellen dünyayı “keşfe” çıkarken yanında bütün dünyayı gösteren bir haritası vardı. Aynı şekilde Kolomb da Amerika’yı “keşfettiğinde” hiçbir şey bilmiyor değildi. Onun elinde de Amerika’yı gösteren bir harita bulunmaktaydı.
Yani Kolomb'dan 71 yıl önce 1421 yılında Amerika kıtası Müslümanlar tarafından keşfedilmiştir.
Çin imparatoru Zu Di Moğolların elinden henüz kurtulmuş olan ülkesini dünyanın süper gücü haline getirmeyi hedeflemekteydi. İmparator 28 ülkenin devlet başkanlarını Pekin'deki sarayında toplamış ve günlerce ziyafet vermişti. Lakin Çin'de sadece saraylar yapılmıyordu. Bunun yanında Tersaneler, Marangozhaneler ve silah imalathaneleri inşa ediliyordu. Böylece Çin Kubilay hanın gerçekleştirmediği büyük hedefi gerçekleştirecekti.
Zira Çin imparatorunun nihai maksadı okyanuslara açılmak ve Çin'in azametini dünyanın bilinen ve bilinmeyen bölgelerine ulaştırmaktı. Nitekim Çin imparatoru 3000 gemilik bir deniz filosu oluşturmuştu. Bu filonun başına da Müslüman amiral Zeng Ho'yu atamıştır.
MÜSLÜMAN AMİRAL ZENG HO (HACI MUHAMMED HÜSEYİN)
Zeng Ho (takma isim) asıl ismi Hacı Muhammed Hüseyin’di. Hacı Muhammed'in ailesinin 8. Yüzyılda Abbasiler devrinde Çin'e yerleştiği ve Çinli olmadığı halde tecrübeli olması nedeniyle Deniz kuvvetleri komutanıydı. Görevi süresince hacca gitti hatta Çin’de Müslümanlar için cami yaptırmıştı. Fakat asıl ismi Ma Ho iken Çin sarayında Zeng Ho oldu. Bu arada Çince Ma= Muhammedin ve Ho= Hüseyin’in yerine kullanılmıştır.
Zeng Ho (Hacı Muhammed Hüseyin) Kristof Kolob'tan 70 yıl önce 1421 yılında 28 bin kişi (Kolomb'un gemilerinde sadece 170 kişi mevcuttu) ve 3 bin gemiyle bu kutlu keşif yoluna koyulmuştur. Ayrıca Zeng Ho'nun (Hacı Muhammed Hüseyin) gemileri 3 bin ton yük taşıma kapasiteliydi oysa Kritof Kolomb'un gemileri 100 ton yük taşıyabiliyordu.
O güne kadar dünyanın gördüğü en büyük deniz filolarından biri inşa edilir. Kimi kaynaklara göre 3.000’den fazla gemi, Çin’in önde gelen amirallerinden Zeng Ho’nun komutasında Hint Okyanusu üzerinden Avrupa’ya yelken açar. Kızıldeniz üzerinden Akdeniz’e ulaşan, o dönem Papalığın merkezi olan Floransa’ya kadar ulaşır.
Filo, sadece korsan saldırılarına karşı kendisini koruyacak silahlarla donanımlı değildir. Döneminin en büyük ansiklopedisi olarak nitelendirilen “Yongle Dadian”ın kopyaları da gemilerde yer almaktadır.
Bu devasa büyüklükteki ansiklopedi 1421 yılında tamamlanmıştı ve yeni inşa edilen Yasak Şehir’de saklanmıştı. 3.000 bilgin 50 milyon karakterden oluşan, 7.000 başlık içeren ve 22.397 bölümden oluşan Çin bilgi hazinesinden derlenen bu eser için yıllarca çalıştılar. Kapsam ve yöntem olarak tarihte eşi benzeri olmayan bu ansiklopedi, bana göre Zhu Di’nin insanlığa bıraktığı abidevi bir mirastır. 5 sıra ya da sancak gemilerinin yüksekliğinin üçte biri yüksekliğinde, 550 metre uzunluğunda raf boşluğu gerektiren, her biri 40 santimetre yüksekliğinde ve 25 santimetre genişliğinde olan 11.095 kitaptan oluşmaktaydı. Ansiklopedi evrende mevcut bulunan her konuyu kapsamaktaydı. Coğrafya, harita bilimi, tarım, sivil ve askeri mühendislik, savaş sanatı, sağlık ve tıbbi bakım, inşaat ve şehir planlaması, çelik ve çelik üretimi, seramik pişirme ve boyama, çapraz döllemeyi de içeren biyokimya, alkol üretimi, ipek üretim ve dokuması, barut yapımı, gemi inşası ve hatta şifreleme, kodlar ve kriptolar.
“Rönesans geleneksel olarak antik Yunan ve Roma medeniyetlerinin yeniden doğuşu olarak betimlenmektedir. Bana görünen o ki, bu Avrupa merkezci tarih algısını yeniden değerlendirmenin zamanı gelmiştir. Yunan ve Roma idealleri Rönesans konusunda önemli bir rol oynamış olsa da, bana göre Çin entelektüel sermayesinin Avrupa’ya aktarımı Rönesans’ın parlamasına sebep olan kıvılcımın esasını oluşturmaktadır.”
Aynı şekilde Venedik denizciliği de Çin kaynakları sayesinde büyük bir ilerleme kaydetmiş, su kanalı ve gemilerin irtifa farklarında yoluna devam etmesini sağlayan “havuz asansörü” gibi teknolojik buluşlar da Müslüman Çinlilerden öğrenilmiştir.
Avrupalıları zenginleştiren diğer unsurlardan madencilik ve hammaddelerin işlenmesi bilgisi de Çin kaynaklıdır.
Avrupa’da besin üretiminde yaşanan devrim de Çin kaynaklıdır. Değirmenler ve pirinç üretimi Avrupa’nın Çinli Müslümanlardan öğrendiği buluşlardır.
Denizcilik ve su kanalı üretimi gibi bilgiler sayesinde Avrupa ticareti gelişmiştir. Bu bilgiler de tamamen Çin kaynaklıdır.
Hacı Muhammed Hüseyin’in efsaneleşmiş yolculukları şunlardır:
1405-1407: Çin’den Hindistan’a
1407-1409: Tayland ve Hindistan
1409-1411: Güneydoğu Asya ve Hindistan
1413-1415: Endonezya, Afganistan ve Hürmüz Boğazı, İran
1416-1419: Aden Körfezi ve Doğu Afrika
1421-1422: Borneo’dan Zanzibar’a kadar 32 devlet
1431-1434: Bir kol yine Amerika, bir kol Avustralya ve Yeni Zelanda, bir kol ise Avrupa. Zeng Ho (Hacı Muhammed Hüseyin) bu son sefer sırasında 1433’te şehit oldu.
Bunun dışında Avustralya ve Yeni Zelanda Kaptan Cook'tan 300 yıl önce Çinliler tarafından keşfedilmiştir.
Netice itibarıyla Zeng Ho (Hacı Muhammed Hüseyin) 1421 yılında Amerika kıtasını ve 1431 yılında ise Avustralya kıtasını keşfetmiştir.
Zeng Ho (Hacı Muhammed Hüseyin), sadece çok geniş bir coğrafyada keşifler yapmadı; filosu devasa gemilerden oluşuyordu. Örneğin “hazine gemisi” olarak adlandırılan en büyük gemileri 150 metreye varan uzunluktaydı. Bir karşılaştırma yapmak için Kristof Kolomb’un gemisinin sadece 23 metre olduğunu belirtelim.
Her gemide denizcilerin yanı sıra kâtipler, tercümanlar, askerler, zanaatkârlar, çeşitli bilim adamları ve doktorlar da bulunurdu. Ayrıca pek çok köle de ziyaret edilen ülkelere hediye etmek için götürülürdü. Elbette gemilerde Çin ipeği ve porseleni gibi önemli ticaret malları da bulunurdu.
Zeng Ho’nun (Hacı Muhammed Hüseyin) 1434’te Avrupa’ya ulaşan filosu teknoloji ve denizcilik açısından döneminin en ilerisiydi. Aynı zamanda içerdiği gemi sayısı bakımından da dünyanın o güne kadar gördüğü en büyük filoydu. Dönemin Çin tersaneleri raporlarına dayanarak ulaştığı rakam dudak uçuklatıcıdır: 3.000’den fazla gemi. Dönemin en büyük deniz güçlerinden biri olan Venedik’in bütün donanması küçük gemiler de dahil bunun 10’da biri bile değildir. Hatta bir karşılaştırma açısından günümüz ABD donanmasında yaklaşık 500 gemi bulunduğunu da ekleyelim.
"Sorun Zeng Ho'nun (Hacı Muhammed Hüseyin) gerçekte Amerika'yı keşfedip etmemesinden çok, Batı medeniyetinin dışında bunu gerçekleştiren ya da gerçekleştirmeye muktedir bir bilimsel ve teknolojik birikimin ve kültürün yok sayılmasıdır. Tarih Batı'yla başlamıyor, uygarlık tarihi Batı uygarlığından ibaret değil; Batı merkezli bir uygarlık tarihi kadim dünyanın birikimini dışlayan, çatışmacı bir dünya görüşünün eseridir."
Tarih okumak çok mühim ve titiz bir meseledir. Zira tarih şuurunu ve tarihi değerlerini kaybeden toplumlar yok olmaya mahkumdurlar. Çünkü bir toplum tarihine sahip çıkamazsa bu durumda diğer bir başka topluluk o toplumun tarihini benimseyecektir. Biz Müslümanlar kendi tarihimize sahip çıkmadığımız için Batının bir algı operasyonu olan Amerika kıtasının ve Avustralya kıtasının Hristiyanlar tarafından keşfedildiği yalanına inanarak bunu benimsemekteyiz. Tarih kainatın vicdanıdır.
Ayrıca Tarih ders çıkartılması gereken bir ilimdir. Bugün tüm İslam alemi tarihi değerlerini koruyamamasının bedelini ödemektedir.
Lakin bu bedeli ödememek için kaybettiğimiz veya unuttuğumuz tarihimizi tekrar keşfederek ortaya çıkarmalıyız. Şayet bunu becerebilirsek tarihi tekrar yazma fırsatını elde etmiş oluruz.
Tarih bir mirastır. Bu kaybettiğimiz tarih mirasını Amerika kıtasının Müslümanlar tarafından keşfedildi gerçeğini gelecek nesillere aşılamak boynumuzun borcudur. Hatta Müslümanların Amerika kıtasını fethettiği yani halkın gönlünü kazandığı bilakis Avrupa’nın ise Amerika kıtasını işgal ettiği yani yerel halkı katlederek sömürdüğü gerçeğini gelecek nesillere öğreterek tarihi ve milli değerlerimize sahip çıkan nesiller yetiştirebiliriz. Böylelikle Batının kendi tarihimizi çalmasını engellemiş oluruz.