Avrupa için MÜSLÜMAN eşittir TÜRK

Avrupa sınıfta kalmaya devam ediyor. Parayla her şeyi satın alabileceğini zanneden ve yaklaşık yüz yıldır doğu ülkelerine karşı kendini egemen zanneden, fakat modern dünya görüşünün ve kapitalizmin gölgesinde kalan Avrupa.

Tarihte en çok insan hakları ihlali yapan, sömürgeciliği ile dillere destan Avrupa, şimdilerde Müslümanlara karşı olan kin ve nefreti yavaş yavaş kusmaya başladı.

Amaç, Müslüman ülkelerdeki çoğalmayı yavaşlatabilmek. Bunu beceremezse suni bir İslam adı altında Müslümanların hayat tarzını değiştirip onlara farklı kültürlerin kapısını açmak. Lüks bir hayat, günahlardan istedikleri zaman arındırılabilen bir din ve Cennet’in kapılarını istedikleri zaman açabilen bir inanış tarzı.

Zaten onun için çıkmadı mı bu İşidler, onun için kullanılmadı mı bu Fetöcüler ve diğer bazı aşiret ve tarikatlar? Hepsinin bir amacı vardı aslında.

Bazılarını dünyayı İslam'a düşman etmek için kullandılar, bazılarını ise modern bir İslam'ın ne kadar şahane olduğunu göstermek için. Bazılarını yem ettiler, karşı gelenleri ise telef ettiler. Ta ki, bu Müslüman ülkeler Türkiye’ye kurtarıcı gözle bakmaya başlayıncaya kadar.

Onun için artık Avrupa’da Müslüman eşittir Türk oluyor. Onun için artık Türkler, beyni daha çocukluk yıllarından yıkanmış toplumlara düşman olarak gösteriliyor. Kötülük ve değişik entrikalar kilise ve lobilerle hayata geçirilmeye devam ediyor.

Ama asıl korkuları bu nefret ettikleri insanların günden güne artması. Asıl korktukları kendi toplumlarının genç nesillerini istedikleri gibi yetiştirememeleri ve nüfus oranını çoğaltamamaları. 10 sene veya 20 sene sonraya baktıklarında önlerinde binlerce şirketin mirasçısı olmaması sebebiyle kapandığı veya orada yaşayan Türklerin eline geçtiği konuları var. Bu planlar isteseler de değişmiyor. İki seçenek var, ya farklı bir nesil yetiştirecekler ki buna zamanları yok, ya da içinde Müslümanlık olan herkesi kafirleştirecekler. Bu ikincisi çok güzel bir yolda ilerlerken aniden bataklığa saplandı. Değişik ürünlerle değişik ülkelerde kısırlık yaratmak isteseler de, bu konuda yine başarılı olunamadı. Zehirlediler olmadı, bombaladılar olmadı, her defasında onların üzerinde onların planlarını bozan biri vardı.

Pes etmediler, ilk başlarda paşalarla, daha sonra cemaatlerle ve krallıklarla planlarını değiştirdiler. Bazı ülkelerde muvaffak olsalar da uzun vadede kaybettiklerinin artık farkına varmaya başladılar. Onlar için bu sebepten dolayı artık her Müslüman düşman, her Müslüman Türk.

Avrupa ülkelerini incelediklerinde 60 yaş ve üzeri kişiler günden güne çoğalmakta. Hatta çok değil birkaç yıl sonra genç nüfusun tamamıyla azaldığının farkına vardıklarında artık ellerinde Müslüman göçmenler ve onları asimile etmeye çalışan bir Patrikhane olacak. Para her yerde her şeye muktedirdir olayı da dünyayı sömüren kapitalizmleri ile birlikte kafalarına yıkılacak.

Bir bakın tarihe. Zamanında köleler genelde hep zenciler oluyor ve bu insanlar Avrupa ve Amerika’ya ucuz el işçiliği sağlanabilmesi için köle olarak satılıyor ve boğaz tokluğuna çalıştırılıyordu. Bunların günün birinde isyan edecekleri belliydi. Zenginleşmeye çalışan süper güçlerin başlarına gün gelecek bela olacakları belliydi. Çünkü bir insanı ne kadar zorlarsan beynini o konu üzerine yoğunlaştırıp çözüm üretmeye çalışır. Esirse kurtulmaya, fakirse zenginleşmeye, hastaysa iyileşmeye. İşte burada yanlış yapıldı, çünkü kolay para kazanma insanın kendini diğer insanlara karşı büyük görmesini sağladı ve gücün her zaman kendisinde kalacağını zannetti. Halbuki Çin ise sadece insan gücüne yatırım yaptı. Ucuz işçilik ve komünizmle tüm dünya teknolojisinin kendi bölgelerine gitmesini sağladı ve bundan hala faydalanmaya devam ediyor. Onun için de zaten ABD ile son zamanlarda hep tartışma içinde. Aslında olay yine paradan geçiyor, ama bu parayı paylaşmak zor olduğundan dolayı modern ülkelerde ihtiyar nüfus çoğalıp, fakir ülkelerde artışa geçiyor. Bu da ileride iş imkanları değiştiği andan itibaren dünya dengelerinin de değişeceğini gösteriyor.

Mesela ABD günden güne zayıflamakta ve çok yakında yalnızlığa itilmeye başlanacak, hatta kendi güvendiği ve ittifak içinde olduğu ülkeler tarafından bile. Dünya üzerinde farklı süper güçler ortaya çıkmaya başladı. Bu ülkelerin diğer ülkelerle ittifakları sağlamlaştıkça, dünyadaki dengeler çok daha kolay değişecek. Nüfus oranı ve bu oranın dinsel ve kültürel inançları çok önemli. Bu insanlar yakında Avrupa’yı ve dünyayı dilerlerse değiştirebilecek güçteler. Önemli olan bu gücün farkında olup olmadıkları. Çünkü onlara karşı olanlar bu gücün farkında ve bu gücü yok etmek için çoktan düğmeye basılmış durumda. Ama ne yazık ki uzun vadeli planlar çoğu zaman artık tutmamaya başladı. Artık kozlar kimin elindeyse güç onda, artık inanç ve teknoloji/iletişim kimin elindeyse piyasa da onun elinde olmuş oluyor. Ve ne mutlu bize ki, bu teknoloji sayesinde herkes doğruyu ve yalanı anında öğrenebiliyor ve insanlar farklı bölgelerde yaşayanların haklılıklarını takip edebiliyor. Dünya bu sayede küçülmeye devam ettikçe, dürüstlüğün de günden güne kazandığına şahit olmaya devam edeceğiz.