Avrupa Tarihi Yazılmadan Avrupa’da var olan kavim

Avrupa’nın en kadim kavmi İlliryalılardır. Yani bugünkü Arnavutlar. Bilhassa M.Ö X.(10.) yüzyılda İlliryalılar Balkanlara iskân etmiş bulunulmaktaydılar. Albani

Köşe Yazıları 14 Şubat 2016
Avrupa Tarihi Yazılmadan Avrupa’da var olan kavim

Avrupa’nın en kadim kavmi İlliryalılardır. Yani bugünkü Arnavutlar. Bilhassa M.Ö X.(10.) yüzyılda İlliryalılar Balkanlara iskân etmiş bulunulmaktaydılar. Albania kelimesi “Alb” kökünden gelmektedir ve Keltçe‟den gelen “Alb” kelimesinin anlamı “dağ” demektir. Keltler ile Ġllirialılar da aynı kökten geliyor. Ayrıca Eski Yunan ve Romalıların Dağıstan ve Kafkasya’nın Şirvan nahiyelerini Alb ve Albania kelimeleriyle isimlendirilmekteydiler. Arnavutlar İlliryalılar döneminde Alban boyundan gelmektedir. Ancak Albanenses, Arbanenses, Arbanoi gibi birkaç ad ile isimlendirildiğini görebiliriz. Türkçe'de ise “Arnavutluk” ve “Arnavut” kelimeleriyle ifade edilir. İskoçya’nın da eskilerde bu isimle isimlendirildiğini biliyoruz.

Dolayısıyla İlliryalılar hem Avrupa’nın hem de Balkanların en yerli kavmi olmuşlar ve bugün de İlliryalıların devamı olan Arnavutlar Avrupa’nın en eski kavmi olma özelliğini devam ettirmektedirler. Ayrıca Arnavutça Hint-Avrupa dil grubu ailesinden olup Avrupa’nın en kadim dilidir. Bunun dışında M.Ö. 4. yüzyılda, Bardhyl(Beyaz Yıldız) adlı kral İlliryayı bir krallık haline getirmiştir. Bu krallık M.Ö. 180 yılına dek tarih sahnesinde kalabilmiştir. Bilahare İlliryalılar Büyük İskender’in ordusuna iştirak etmişlerdir. Nitekim Roma İmparatorluğu’nun kurucu halklarından sayılan İlliryalılar, milli kimliğini (aidiyetini) dinsel farka dayandırmayan tek Balkan milleti olduklarını ve özellikle Müslüman nüfus çoğunluğu ile vurgularlar. Bundan dolayı tüm Arnavutlar Kataloglu manasına gelen Şkipetar tabiriyle anılmaktadırlar. Tarihte ilk defa Roma vatandaşlığı alan millet Arnavutlar'dır.

Bugünkü Arnavutluk coğrafyası Avrupa kıtasındaki Hristiyanlığın en kadim merkezlerinden ilkidir. Zira İllirikum bölgelerinde İsa’nın en önemli ve önde gelen Azizleri bu bölgelerdeki insanlara İncili duyurmuşlardır. Aziz Andrea Epir bölgesinde, Aziz Androniku Panoni bölgesinde, Aziz Luka ve Aziz Titi Dalmacia/Dalmaçya bölgesinde, Aziz Sezar Durres bölgesinde ve Aziz Matta Dardania bölgesinde Hristiyanlığı tebliğ etmişlerdir. Hatta Aziz Petrus Dalmaçya ve Aziz Pavlus'ta İllirikum bölgelerini ziyaret edip Arnavutlar arasında Hristiyanlığı yaygınlaştırmışlardır. Bundan dolayı Arnavutlar Avrupa’nın en eski Hristiyan kavmidirler.

Arnavutluk ve Arnavut kelimelerinin kaynağı hakkında birçok görüş vardır; klasik İslâmî kaynaklara göre, Arnavutlar, Müslümanların Suriye’yi ele geçirdikleri zamanda, Bizans’ın merkezine göç eden Suriyeli Hıristiyan kabilelerdir. O zamanki Bizans kaynaklarına göre de, başlarındaki Cabal bin Al-Ahyan'ın lakabı “Arnavut” idi. Hıristiyanlaşmış bir Arap kabilesi olan Benu Ghasan, Müslümanların Suriye’yi ele geçirmesiyle Suriye'den uzaklaşmışlar ve Doğu Roma imparatoru(Bizans) olan II. Konstantin tarafından kabul edilmiştir. Muhtemelen Suriye'den gelmiş olan bu Araplar Arnavutluk'un yukarı kısmında, Epir ve Thesali'de yaşamakta olan Arnavut boylarıyla karışmıştır.

Arnavutların İslâm Dini ile ilk karşılaşması Osmanlı Devletinin gelişinden önce olmuştur. İslâm davetçileri Endülüs'ten Sicilya'ya ve oradan da Arnavutluk’a geçmişlerdir. İslâm davetçilerinin yanı sıra Müslüman tüccarların ticaret yapmak için gelmeleri ve Arnavut halkı ile etkileşimi sonucu Arnavut halkı içerisinde İslam’a geçişler olmuştur. Arap–İslâm kültürü 8. yüzyılda Adriyatik denizinin sahillerinde yaşayan kabilelerde görülmüştür. Bu temaslar ticari, askeri, siyasi yönlerde olmuştur. Davetçiler göçebe hayatı yaşayan kimselerdi ve bunların etkileri aralıklı olsa da 11. Yüzyıla kadar görülür. Bu etki 1023 yılına kadar sürdürülmekteydi. Bu temaslarla ilgili delil olarak Arnavutluk'un Mostar köyünde bulunan gümüş paralar zikredilebilir ki bunların Emevi hükümdarı II. Mervan El-Himar (744-750) zamanına ait olduğu ve üzerinde “ihlâs Süresinin” yazılı olduğu görülmüştür.

Lakin 14. Yüzyılın son çeyreğinden önce henüz Osmanlı imparatorluğu bölgeyi fethetmeden önce Arnavutlar Ortodoks Sırp Kilisesi’nin zulmü altında inleyerek, kiliseye karşı nefretleri artmıştı. Şöyle ki Ortodoks Sırp Kilisesi'ne geçmeyenler veya onu kabul etmeyenler kılıçtan geçirilerek öldürülüyor ordu ve onların malları ve her şeyleri kilisenin eline geçiyordu. O dönemde yaşayan Arnavutların ne özgürlükleri, ne de hakları vardı. Bunlar yetmiyormuş gibi, Sırplar insanlar arasında yürürken Sırp olmadıkları anlaşılsın diye Arnavutları kızgın demir oklarla dağlıyorlardı.

Peki, bunu neden yapıyorlardı ve bu ne anlama gelirdi? İki Sırp hâkimin Llazar Hrebelanoviç ki daha sonra Car Llazar künyesiyle meşhur olacaktı ve Vuk Brankoviq'nin işgali çok kanlı idi. Bunlar Arnavutların alınlarını kızgın demir oklarla koyup çiziyorlardı. Arnavutların hiçbir hakkı olamazdı, çünkü onlar Sırp Ortodoks Kilisesi’nden değillerdi. Bu tür zulümler Arnavutları kiliseye karşı kinlendirmiş ve Osmanlılar geldikleri zaman Arnavut kilisesini bağımsızlık vererek Arnavutların gönlünü fethetmeye başararak akabinde yerli halk bu yapılan zulümlere karşı Osmanlı’nın adaletini, ihtişamlı bir devlet olduğunu görünce kendi arzularıyla İslam’ı ve Hanefi mezhebini benimsemişlerdir.

19. yüzyılın 3. çeyreğinden itibaren Vassa efendi (Pashko Vassa) ve Şemsettin Sami (Sami Frashëri) tarafından Arnavut milliyetçiliğinin temelleri atılmaya başlanmıştı. Fakat Arnavut ulusçuluğunun perde arkasında İtalya vardı. Zira Bu kişiler İtalya’da tahsil görerek ve İtalya devleti ile işbirliği yaparak Arnavutluk’a geri dönmüşlerdir. Bunun üzerine İtalya devletinden aldıkları talimatlar neticesinde Arnavutların ümmet bilincini zayıflatmak için Arnavutların İslam ümmetine ait olmadıklarını ve dolayısıyla Osmanlı imparatorluğundan ayrılarak kendi devletlerini kurma ideolojisini Arnavutlara aşılamışlardır. Arnavutları Osmanlıya bağlayan bir diğer husus da Hanefi mezhebidir. Ehlisünnet omurgayı çökertmek için batılılar Bektaşi alevi Arnavutları desteklemişlerdir. Ayrıca İtalya Katolik kilisesi aracılığıyla Arnavutluk’a Katolik misyonerler göndererek orada Katolik kolejleri açmayı hedeflemekteydiler. Çünkü gayeleri Arnavutları Hristiyanlaştırmaktı. Sonuçta Vassa efendi (Pashko Vassa) ve Şemsettin Sami (Sami Frashëri) Arnavutlara milliyetçiliği aşılayarak 1911 yılında Arnavutların Osmanlı imparatorluğundan ayrılmalarına vesile olmuşlardır.

Bilahare Sovyetler Birliği ve Çin devleti tarafından Müslüman Arnavutları dinsizleştirmek maksadıyla Enver Hocayı iktidara getirmişlerdir. Kırk yıllık (1944-1985) Enver Hoca döneminde 2169 civarında cami yıktırılarak İslam medeniyeti ve tarihi eserleri yok edilmeye çalışılmıştır. Hatta ülkesini dünyanın ilk dinsiz devleti ilan ettiği 1967 yılında koymuş olduğu dini yasaklara uymayanların tespitine yönelik çok sıkı kontroller yaptırdığı ifade edilmiştir. Bu kontrollerde; örneğin Müslüman dini için Ramazan Ayında oruç tutanlara gündüz yiyecek veya domuz eti vererek yemelerini istemiş; bunu yapmayanların cezalandırılmasını sağlayarak manevi işkence uygulamıştı. 1990 yılında komünizim çöktükten sonra bölgeye birçok misyoner intikal ederek Hristiyanlaştırma faaliyetleri tekrar zuhur etmeye başlamıştır. Fakat bu sefer de Suudi Arabistan Arnavutluk’a Vahhabiliği yaymak için birçok Vahhabi din adamı yollamakla birlikte Arnavutluk’a para yardımında bulunmuş ve birçok cami inşa etmiştir. Ayrıca İranlı din adamı Şirazi de Arnavutları Şiileştirme faaliyetlerine girişmiştir. Son yıllarda da Türkiye Cumhuriyeti Arnavutluk’u misyonerlerin, Şiilerin ve Vahhabiliğin pençesinden kurtarmak amacıyla Arnavutluk’a yatırım yapmakta ve ülkeye öğretmenler ve imamlar yollayarak dış güçler tarafından pasifize edilmeye çalışılan Hanefi mezhebini Aktif hale getirmeyi amaçlamaktadır. Hatta Osmanlı İslam medeniyetine ait eserleri Tika aracılığıyla tamir ettirilerek Osmanlı İslam medeniyetini tekrar canlandırmayı hedeflemektedir.

Son yıllarda Batı tarafından İslam’ın Avrupa’ya ait olmadığına dair bir tez ortaya sunulmaktadır. Bu Batının oluşturmak istediği bir algı operasyonudur. Lakin olgu(gerçek ve doğrusu) günümüzde Avrupa’nın en eski kavmi olan Arnavutlar ekseriyetle İslam dinine mensupturlar. Yani Avrupa’nın en kadim kavmi olan Arnavutlar günümüzde Müslümandırlar. Dolayısıyla Avrupa’nın en yerli kavmi olan Arnavutların Müslüman olması batının öne sürdüğü tezi çürütmek için yeterli bir delildir.

Millet gazetesi logo
© 2025 Millet Media
KÜNYE
MİLLET MEDİA Kollektif Şirketi
Genel Yayın Yönetmeni: Cengiz ÖMER
Yayın Koordinatörü: Bilal BUDUR
Adres: Miaouli 7-9, Xanthi 67100, GREECE
Tel: +30 25410 77968
E-posta: info@milletgazetesi.gr
ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ
MİLLET MEDİA O.E.
Υπεύθυνος - Διευθυντής: ΟΜΕΡ ΖΕΝΓΚΙΣ
Συντονιστής: ΜΠΟΥΝΤΟΥΡ ΜΠΙΛΑΛ
Διεύθυνση: ΜΙΑΟΥΛΗ 7-9, ΞΑΝΘΗ 67100
Τηλ: +30 25410 77968
Ηλ. Διεύθυνση: info@milletgazetesi.gr