Brüksel’de Hitler Pankartları
Brüksel, Batı Avrupa’nın en önemli şehirlerinden biri olarak başta Belçika’nın, sonra da Avrupa Birliği'nin başkentidir. Peki bize ne? Hitler de iki dünya savaş

Brüksel, Batı Avrupa’nın en önemli şehirlerinden biri olarak başta Belçika’nın, sonra da Avrupa Birliği'nin başkentidir. Peki bize ne?
Hitler de iki dünya savaşı arasında Almanya’nın yönetimini eline almış, NAZİ Almanya’sının mimarı, ikinci dünya savaşında milyonlarca insanın ölümüne sebebiyet vermiş bir cani. Avrupa’nın, dünyanın neredeyse bütün toplumlarının etkilendiği İkinci Dünya Savaşı diye anılan felaketten elbette Belçika da büyük ölçüde etkilenmiş, o yıkımın acılarını hala üzerinde taşımaktadır.
Gel gelelim Hitler’in resmini ve NAZİ Almanya’sının flamalarını Avrupa Birliği'nin Başkentinde, Brüksel’de kim açmaya cesaret eder? Tabii ki hiç kimse?
Geçenlerde Brüksel’de bulunduğum bir gün şehir meydanında PKK ve PYD sempatizanlarının eylemine denk geldim. Ellerinde terör örgütleri PKK ve PYD’nin bayrak ve flamaları ve bebek katili, terörist Abdullah Öcalan’ın resimleri bulunuyordu. Bu ve benzeri eylemlerin Avrupa kentlerinde yapılmalarına müsaade edildiği zaten malumumuzdu. Fakat böyle bir olaya canlı canlı şahit olmak beni açıkçası derinden etkiledi. Bu utandırıcı manzara karşısında söyleyecek bir şey bulamadım. Her zaman adalet ve insan haklarının bekçiliğini yaptığını iddia eden Avrupa Birliğinin başkentinde onlarca insanın canına, malına, hakkına tecavüz etmiş bir grup kansızın flamaları ve onlarca evladın katili Öcalan’ın resmi açılmış eylem yapılıyor.
Ve tüm bu olanlara verilen cevap da şu; Herkes fikrini özgür bir şekilde ifade etme hakkına sahiptir. Kesinlikle katılıyorum. Ama burada bir fikir beyan etmekten ziyade alenen bir grup terör örgütüne destek veriliyor. Bu da özgürlük mü?
Peki konuyu farklı bir açıdan ele alalım. Hitler’le Öcalan arasında ne fark var? İkisi de birer cani değil mi? İkisi de insanların canına malına kastetmemiş mi? İkisi de onca ocağı söndürmedi mi? Tek farkları şiddetleri olsa da teoride ve pratikte ikisi arasında hiçbir fark yoktur. İkisi de katildir.
Ama gel gelelim Hitler ve NAZİ sempatizanı bir grubun çıkıp da Brüksel sokaklarında gösteri yapması düşünülemez bile. Böyle bir hadisenin gerçekleşmesi durumunda göstericilerin maruz kalacağı muamelenin ve cezanın şiddetini kestiremiyorum bile. Ama aynı insan hakları savunucuları PKK ve PYD gibi katil sürülerinin sempatizanları çıkıp bu it sürüsüne destek mitingi düzenlediğinde buna fikir özgürlüğü ve gösteri hakkı gibi bahanelerle terör destekçilerini meşrulaştırma yoluna gidiyorlar. İşte buna anlam vermek güç… Bu düpedüz çifte standart!
Sonuç itibariyle adaletini kaybeden bir toplumun geleceğinin de parlak olacağı düşünülemez. Toplumsal düzeni sağlayan en önemli araç adalettir. Konfüçyüs’ün “Adalet kutup yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner” sözü bunu açık ve net bir şekilde açıklarken adaletini kaybeden bir toplumun tüm değerlerini yitireceği mesajını vermektedir.