Din nedir?
“Din” kavramı “d-y-n” kökünden türeyen bir isimdir. Bunun Arap dilinde çok geniş bir anlamı vardır. Aynı zamanda bu kelime zıt anlamlı kelimelerdendir.
“Din” kavramı “d-y-n” kökünden türeyen bir isimdir. Bunun Arap dilinde çok geniş bir anlamı vardır. Aynı zamanda bu kelime zıt anlamlı kelimelerdendir.
Sözlükte “ceza/mükafat; adet/durum; itaat/ isyan; hesap, zül, inkıyad, hüküm/kaza, galebe, kahr, istila, mülk, ferman, tevhid, ibadet, millet, şeriat, vera; takva, hizmet, ihsan, ikrah" gibi anlamlara gelir.
Merhum Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır din kelimesini tanımlarken “siyaset” anlamını da zikretmiştir.
Terim olarak “din” ise akıl sahiplerini kendi özgür irade ve arzuları ile bizzat hayırlara sevk eden ilahi bir nizam, Allah tarafından konulmuş ve insanları O’na ulaştıran bir yoldur. İman ve amel konusu olarak akıl ve ihtiyara (iradeye), teklif olunacak hak ve hayır kanunlarının bütününe denir.
Başka bir deyişle din, dünya ve ahret mutluluğunu temin amacıyla konulmuş olan ilahi kanun ve kurallar bütünüdür. Allah Tealaya kulluk etme yolu… Dinler hak dinler, muharref dinler ve batıl dinler olmak üzere üç kısma ayrılır. Millet, ümmet ve İslam kelimeleri de hep aynı yakın manalara gelir.
Din kelimesi ve türevleri Kur'an'da 95 defa geçmiş ve din, dinül hak (Hak din), dinullah (Allah’ın dini), dinül kayyim ve dinül kıyem (ayakta tutan doğru din), dinül halis (halis din), dinül melik (hükümdarların kanunları) ve yevmüd din (din-hesap günü) şeklinde yalın ve terkip olarak, ceza (sevap ve ıkap) (Fatiha 1/ 4); hüküm-kanun (Yusuf 12/ 76), tevhit (Araf 7/ 29), din edinmek (Tevbe 9/ 29) itaat ( Nahl 16/ 52), hesap, sayı (Tevbe 9/ 36), şirk dini, ehli kitap dini, hak din, batıl din gibi meşhur manasıyla din (Kafirun 109/ 6; Nisa 4/ 171-172; Ali İmran 3/ 19) anlamlarında kullanılmıştır.
Din olgusu ilk insandan beri var olagelmiştir. Yüce Allah, hak din ilkelerini, ilk insan/ilk peygamber Hz. Adem aleyhis selamdan beri bütün insanlara “vahiy” yoluyla bildirmiştir.
Allah insanları hak dine zorlamadığı için (Bakara 2/ 256), “hak dini” kabul eden de hak dinden sapan da ve hak dini tahrif eden insanlar da olmuştur.
Peygamberimiz Hz Muhammed’e Kuran verilmeye başlandığı zaman Hicaz bölgesinde şirk dini, Hristiyanlık ve Yahudilik dinleri vardı. Haniflerin (Allah’ı bir olarak kabul edenlerin) sayısı azdı.
Müşrikler, Allah’ın varlığını, yaratıcı ve rızk verici olduğunu kabul ediyorlar (Yunus 10/ 31) Fakat O'na başka ilahları ortak koşuyorlar (Nisa 4/ 51) ve ahreti inkar ediyorlardı (Araf 7/ 45)
DİN kavramı, iman ve uygulamadan oluşan bir bütündür. Eğer müşrikler şirkten tövbe edip iman ederler, namazı kılarlar ve zekatı verirlerse onlar da (ey müminler!) sizin dinde kardeşlerinizdir… (Tevbe 9/ 11) ayeti bu gerçeğin ifadesidir.