Milli kimliğimizi merak ediyorsanız kolayı var: REFERANDUM
Son günlerde gergin bir durumda olan Türk-Yunan ilişkilerinin acısını Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığından çıkarmak için midir bilinmez ama, gerek Dışişleri B

Son günlerde gergin bir durumda olan Türk-Yunan ilişkilerinin acısını Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığından çıkarmak için midir bilinmez ama, gerek Dışişleri Bakanımız Kocias'ın azınlığımızı rencide eden açıklamaları, gerekse ortaya çıkan bir takım pilot programlar ve bu programların altında kurgulanan senaryoların gün yüzüne çıkmaya başlaması, Batı Trakya Türklerinin yeni, farklı ve çetin bir sürece girdiğini göstermektedir.
Öncelikle konuya Dışişleri Bakanı Kocias'ın açıklamaları ile başlamak istiyorum. Azınlıkla ilgili ilginç açıklamalarda bulunan Kocias, “Roman ve Pomakların büyük bir bölümü artık Yunan milli kimlik bilincine sahip. Bu da Türkleri rahatsız ediyor” şeklinde bir iddia ortaya attı.
Kocias'ın sarf ettiği bu cümleye iddia diyorum çünkü, öyle anlaşılıyor ki kendisine bölgemizden bilgi veren elemanları ya azınlığımızı iyi tanıyamamışlar, ya da vazifelerini iyi yapmıyorlar. Bölgemizde vazife yapan Dışişleri yetkilileri gerçekten azınlığımızı her yönüyle tanımak için çaba sarf etselerdi ve bağlı oldukları bakana doğru bilgiler verselerdi, Dışişleri bakanımız sayın Kocias böyle abuk subuk bir iddiayı ortaya atmazdı.
Öncelikle bakanın bu ifadesi azınlığımızı gruplara bölen bir ifadedir ve azınlığımızı ciddi manada rencide etmiştir. Bakana göre “Roman ve Pomakların büyük bir bölümünün Yunan milli kimlik bilincine sahip olması" anlaşılıyor ki bakanımızı memnun ediyor. Yani insanların kendi milli kimlik bilinçlerinden uzaklaşıp başka bir milli kimlik bilincine sahip olması devletimizin bakanı tarafından takdire şayan bir durum olarak zikrediliyor. Bunun da ötesinde bu durumdan Türklerin rahatsız olması bakanımız için ayrıca bir gurur vesilesi olmuş.
Ne garip, azınlık olarak Yunanistan'a bırakıldığımız günden beri, yaşadığımız türlü zorluklara rağmen, doksan küsur yıllık azınlık tarihimiz boyunca vatanımız Yunanistan'a hiçbir güçlük çıkarmamamıza rağmen, ülkemizin bakanı bizim Yunan vatandaşı olarak bu ülkeye bağlılığımızdan memnun olmasa gerek, ayrıca kendi kimliğimizden koparak Yunan milli kimlik bilincine sahip olmamızın bu ülkenin menfaatleri gereği olduğunu söylemeye çalışıyor.
Sayın bakanımıza şunu hatırlatmak isterim. Hangi milli kimliğe sahip olursa olsun, bir kişinin aslını inkar ederek başka bir milli kimliğe ait olduğunu söylemesi en azından ikiyüzlülüktür. Böyle kimseler ait oldukları kimliğe ve topluma ihanet ettikleri gibi, gün gelir ait olmadıkları o kimliğe ve topluma da ihanet ederler.
Bakan Kocias'ın ayrıca azınlığımızı yıllardır rencide eden bu "Roman, Pomak, Türk" edebiyatını temcit pilavı gibi tekrar gündeme getirmesi de oldukça düşündürücüdür. Zira bakanın bu açıklamalarının ardından bölgemiz anaokullarında uygulanacak bir pilot program ve bu programın altındaki 'Pomakça' gerçeğinin ortaya çıkması, bundan sonra bölgemizi ve azınlık eğitimini bekleyen sinsi ve uzun vadeli çalışmaların gün geçtikçe hız kazanacağının açık bir göstergesidir.
Bu "Pomak, Türk, Roman" edebiyatı ile ilgili defalarca yazdık çizdik. Bunları tekrar burada zikretmenin bir manası yok. Bizler 'Pomak' gerçeğinden kaçmıyoruz. Sizin 'Pomak' diyerek Türk olmadığını söylediğiniz ben ve benim gibi binlerce azınlık insanı diyoruz ki; Bizler Pomak Türkleri'yiz. Pomak dediğiniz insanlar öz be öz Türk'tür. Biz bunu böyle bilir, böyle inanır, böyle yaşarız. Sizin ve daha nice bakan veya bakan olmayanların bizim için "Türk olmadığımızı" söylemesi, bizim Türk olduğumuz gerçeğini değiştirmez. Size, bizlerin "Yunan milli kimlik bilincine" sahip olduğumuzu söyleyenler kocaman bir yalan söylemişler. Hem sizi hem de Yunan kamuoyunu aldatmışlardır. Bizim ne kadarımızın Türk olduğunu merak ediyorsanız, gelirsiniz, bir referandum yaparsınız, çıkan sonuca herkes saygılı olur. Bu kadar basit.
Haa, eğer "Yunan milli kimlik bilinci" ile kastettiğiniz Yunan vatandaşlığı bilinci ise, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık olarak bu bilince sizden daha fazla sahip olduğumuzu iddia edebilirim. Biz bu vatanın ekmeğini yiyoruz, havasını soluyoruz. Her ne kadar azınlık olarak devletimizle azınlık hakları noktasında bir takım sorunlar yaşasak da, yıllardır ülkemizin en fakir bölgesinde yaşasak da, Yunan vatandaşı olmaktan hiç bir zaman şikayetçi olmadık. Bundan sonra da olmayacağız. Ama azınlık olarak devletimize taleplerimizi de iletmeye devam edeceğiz. Hiçbir zaman aşırılığa kaçmadık, kaçmayacağız. Hak, hukuk ve adalet çerçevesinde mücadelemize devam edeceğiz.
Sizlerin de devlet olarak yapmanız gerek bir tek şey var. Yıllardır yaptığınız gibi, azınlıkla alakası olmayan, azınlığımızı bu ülkede milli tehlike olarak göstererek Atina'ya yalan yanlış bilgiler veren ve bu şekilde devletin bütçelerini yıllarca sömüren her kim varsa bunları tespit etmeniz ve kulaklarınızı bunlara tıkamanızdır. Yapmanız gereken tek şey vatandaşınız olan bu insanlara, bizlere kulak vermenizdir. Bizimle masaya oturmanızdır. Bunu yapamadığınız sürece bizim sırtımızdan nemalanan bir takım mihraklar, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nı sizlere tu kaka olarak göstermeye devam edecekler, hem devletimizi hem de saf ve temiz Yunan milletini azınlığımız hakkında yanıltmaya devam edeceklerdir. Bu şekilde hiçbir zaman ülkemiz ve bölgemiz için faydalı bir netice alınamayacaktır.
İğnenin ucunu biraz da kendimize batıralım isterseniz. Bizler de azınlık olarak bazı meselelere çok vurdum duymaz davranıyoruz. Kolayını bulmuşuz. Danışma Kurulu ve Müftü açıklama yapsın mesele tamamdır. Hayır arkadaşlar tamam değildir. Bu işin en kolayıdır. Bir mesele olduğunda hemen işi müftünün, milletvekilinin veya belediye başkanının sırtına yüklemek sorumluluktan kaçmaktır. Elbette sorumluluğun en büyüğü onlardadır, ama bizler de toplumun diğer katmanları olarak onlara itici güç olmalıyız. Mesela bir belediye meclis üyesi her zaman belediye başkanının arkasına sığınırsa bu olmaz. Bu ve benzeri durumlarda herkes üzerine düşeni yapmalıdır.
Mesela bu son örneği ele aldığımızda, Dışişleri Bakanımız Kocias'ın açıklamalarına biz azınlık basını ve bazı duyarlı soydaşlarımız hariç, yanlış takip etmediysem hiçbir seçilmişimiz en azından sosyal medya hesabında en ufacık bir tepki göstermemiştir. Kusura bakmayın, ama mebuslarımız başta olmak üzere, belediye başkanlarımız, eyalet ve belediye meclis üyelerimizin tamamı böyle bir açıklamaya en ufak bir tepki gösteremiyorsa, azınlık olarak bir çok şeyi yeniden gözden geçirmemiz gerektiği kanaatindeyim.
Nasıl tepki verilmesi gerektiğini geçtiğimiz günlerde yaşadığımız bir hadise ile örneklendirelim isterseniz. Yunanistan basketbol federasyonu başkanı kupa finalinin İskeçe'de yapılamayacağının nedenlerini sıralarken, azınlığımızı kargaşa çıkarmaya meyilli göstermesi neticesinde, bölgemizdeki hem Türk hem de Yunanlı yöneticiler ve seçilmişler neredeyse ortak bir tepkiyi dile getirdiler ve bu açıklamaları reddettiler. Bu bölgemiz için çok örnek bir tepki idi. Şimdi sayın Kocias'ın azınlığımızı rencide eden bu açıklamaları ile alakalı olarak azınlık seçilmişlerimizden en ufak bir TIK çıkmıyorsa vay ki ne vay. Gerçekler acıdır fakat incidir. Bunu da böyle bilmek gerekir. Birbirleriyle KINAMA yarışına girenler nerede?
Bölgemizdeki anaokullarında uygulanacak pilot programla ilgili olarak da söylenmesi gereken çok şey var. Öncelikle bu konuda ilgili ve yetkili seçilmişlerimizin fikir ve görüşlerinin ne olduğunu anlamak için bir müddet daha bekleyelim. Sonra bizler de değerlendirmelerimizi yaparız.
Uzun bir zamandır köşe yazısı yazmamıştım. Bu nedenle yazının sonunu anca getirebildim. Kalın sağlıcakla. Vesselam...