Ramazan Ayının Sosyolojik Ehemmiyeti

Bu yazıyı belki de Ramazan’a daha girmeden önce yazmış olmam gerekiyor diye düşünebilirsiniz, ancak herkesin malumudur ki Ramazan’ın ilk günlerinde herkesi mane

Köşe Yazıları 11 Haziran 2016
Ramazan Ayının Sosyolojik Ehemmiyeti

Bu yazıyı belki de Ramazan’a daha girmeden önce yazmış olmam gerekiyor diye düşünebilirsiniz, ancak herkesin malumudur ki Ramazan’ın ilk günlerinde herkesi manevi bir atmosfer kaplarken, bu atmosfer bir hafta sonra dağılmaya başlıyor. Ben de bu dağılmayı önlemek adına Ramazan’ın sosyolojik anlamda ne derece önemli olduğunu naçizane kanaatime göre anlatmaya çalışacağım.

Kur’an-ı Kerim’in bir hukuk kitabından ziyade bir sosyolojik kitap niteliği taşıdığını düşünmekteyim. Çünkü bir hukuk kitabı salt kanun ve kurallar çerçevesinde yazılır. Mesela, bir devletin anayasasıyla ilgili bir hukuk kitabında yasalar o devlete göre yazılır, çeşitli örneklendirmeler olsa da amacı toplumun durumunu inceleyip çözüm üretmek değildir.

Bu nedenlerden dolayı Kur’an sadece bir müslümanın rehberi değil, bütün insanlığa rehber olacak kadar kalitelidir, İslâm’ın evrensellik çağrısı da buradan anlaşılmaktadır. Böyle bir durumda da dünya hayatında sorunlarla baş edebilmek ve daha iyi bir hayat yaşayabilmek için Kur’an mutlaka okunmalıdır.

Şimdi de asıl konumuz olan Ramazan, yani Kur’an-ı Kerim’de emredilenlerle sosyolojik bir tavsiye bakımından karşılaştırmaya bir gelelim. Bunun için kendime Baykan Sezer’in Sosyolojide Yöntem Tartışmaları kitabında bahsettiği Durkheim’ın Les Regles de la Methode Sociologique  adlı yapıtında sosyolojinin konusu olan toplum olaylarını örnek aldım.

Bunları tek tek maddeler halinde yazmak okuyucunun canını sıkacağından, yazıma direk kendi yorumlarımla başlıyorum. Bir hadise göre “Ramazan ayının ilk gecesi girince şeytanlar ve cinlerin azgınları zincire vurularak bağlanır. Cehennemin kapıları kapatılır, hiçbir kapısı açılmaz. Cennet kapıları ise sonuna kadar açılır, hiçbirisi kapalı tutulmaz.” Şeytan aslında her zaman özgürdür, ancak burada vurgulanan husus, insanların hep birlikte bir amaç yolunda olmaları, hep birlikte aynı uygulamaları yapmalarının onları kötülükten alıkoyacağıdır.

Az önce Kur’an okumanın öneminden bahsederken, anlayarak okumayı kastettiğimi anlamışsınızdır ama bundan ziyade mukabelelere de katılmak insana duygusal anlamda büyük bir güç verecektir. Kur’an tabi ki de anlaşılmalıdır ama bunun dışında orijinalliğinin insanı büyüleyici sanatsal etkisi de göz ardı edilmemelidir.

Oruç, en klişe gerekçesiyle aç insanların halinden anlamak için tutulur. Aşırı derecede klişeleşmiş bir tanım olmasına rağmen her zaman çok önemsediğim bir tanımdır. Geçen haftaki yazımda moderniteden bahsetmiştim ve modernitenin en büyük sebebinin insanların dinden uzaklaşması olarak görüldüğü bilinmektedir. Böylelikle, dini bir kenara atarak ilerlediğini zanneden bir cemiyet, sadece koşu bandında ilerlemektedir. Görüntü olarak belki çok çaba sarf eder, bir şeyler de elde eder ama aynı zamanda da yerinde sayar ve canlı örneklerde görüldüğü gibi Avrupa mültecilerden adeta tiksiniyor. Medeni bir toplumun ilerlemesi böyle olamaz, bu nedenle oryantalistlerin “Tek hakiki medeniyet Batı medeniyetidir” iddiası üzerine ben “Tek hakiki medeniyet İslâm medeniyetidir” diyorum.

Yiyip içmeme, ibadet gibi unsurların dışında bir de dedikodu, gıybet, iftira ve yalandan sakınmamız emredilir. Herkes peygamberimizin "Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız!" hadisini biliriz. Böyle bir hadisin amacı insanlarda birlikteliği sağlamaktır. Peki selamın tam tersi nedir? Dedikodu, gıybet, iftira ve yalandır.

İşte böylesine mükkemmel bir dine mensubuz ki, birlik olmak bize emredilmiştir. Allah dileseydi “Senenin herhangi bir zaman diliminde oruç tutabilirsiniz” derdi ama birlik olmanın insanlar için önemini bildiği için bize aynı anda oruç tutmayı emrediyor.

Ramazan ayı insan için revize ve fırsat ayıdır. Her Ramazan’dan sonra insan gevşemeye başlar ama revize olabilmek adına bize her sene bir fırsat daha sunuluyor. Bu yüzden Müslümanlar Ramazan ayının değerini bilip artık birlik olmalı, Ramazan ayını aç geçirilen bir ay olmaktan çıkıp, insanlığa umut olacak bir ay haline getirmelidirler.

Millet gazetesi logo
© 2024 Millet
KÜNYE
MİLLET MEDİA Kollektif Şirketi
Genel Yayın Yönetmeni: Cengiz ÖMER
Yayın Koordinatörü: Bilal BUDUR
Adres: Miaouli 7-9, Xanthi 67100, GREECE
Tel: +30 25410 77968
E-posta: info@milletgazetesi.gr
ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ
MİLLET MEDİA O.E.
Υπεύθυνος - Διευθυντής: ΟΜΕΡ ΖΕΝΓΚΙΣ
Συντονιστής: ΜΠΟΥΝΤΟΥΡ ΜΠΙΛΑΛ
Διεύθυνση: ΜΙΑΟΥΛΗ 7-9, ΞΑΝΘΗ 67100
Τηλ: +30 25410 77968
Ηλ. Διεύθυνση: info@milletgazetesi.gr