Sünnet nedir?
Sözlükte “iyi veya kötü tutulan yol, gidişat, davranış, hüküm, adet, kanun” gibi manalara gelen Sünnet (çoğulu sünen), ıstılahta Hz Peygamber'den sadır olan söz
Sözlükte “iyi veya kötü tutulan yol, gidişat, davranış, hüküm, adet, kanun” gibi manalara gelen Sünnet (çoğulu sünen), ıstılahta Hz Peygamber'den sadır olan söz, fiil ve takrirlerle, O'na ait sıfatlara denir. Bu manada sünnet, hadisi nebevi ile eş anlamlıdır.
Bir fıkıh terimi olarak sünnet, farz ya da vacip kabilinden olmaksızın, Hz peygamberden naklolunan nafile ibadetlerdir. Buna mendub da denir.
Fıkıh usulünde sünnet, Kur'an'dan sonra şeri delillerin ikincisi olup, Hz Peygamberin söz, fiil ve takrirleridir.
Kelam bilim dalında sünnet, bidatin karşıtı olup, Hz Peygamberin düşünce ve davranışlarına uygun bir hayat tarzı olarak tanımlanmıştır.
Gerek hadisçilere, gerek fıkıh husulü âlimlerine göre sünnet, üç bölümde ele alınmıştır:
1- Kavli Sünnet: Hz Peygamberin herhangi bir konu hakkında sözlü olarak yaptığı açıklamalardır.
2- Fiili Sünnet: Hz Peygamberin herhangi bir konudaki fiillerinin sahabe tarafından görülüp nakledildiği haberlerdir.
3- Takriri Sünnet: Hz Peygamberin huzurunda sahabe tarafından söylenen sözleri ya da işlenen fiilleri reddetmeyip susması, onaylaması veya güzel karşılamasıyla oluşan sünnettir.
Delil değeri açısından sünnetler, sünnet-i hüda, İslam dininde alamet olarak kabul edilen ve oldukça önem verilen ezan, ikamet, cemaate devam etmek gibi sünnetlere denir. Bunlar sünnet-i müekkede hükmündedir; yapana sevap verilir, yapmayan cezalandırılmaz ama kınanır.
Sünnet-i Zevaid, Hz Peygamberin yeme, içme, giyinme, uyuma adabı gibi ibadet kastı olmadan, insan sıfatı ile yaptığı mutat davranışlarına denir. Bu gibi hususlarda Hz Peygambere uymak müstehap ve şefaatine vesiledir. Sünnet-i Zevaide uymayan bir kimse cezalandırılmayı ya da kınanmayı hak etmez.
Sünnet, dini hükümler için Kur'an'dan sonra gelen ikinci ana kaynaktır. Kur'an'daki hükümlerin açıklaması ve Kur'an'da bulunmayan hükümler için sünnete bakılır. Sahih sünnet ibadet, muamelat, ukubat ve ahlakta delil teşkil eder. İtikadi konularda yalnızca mütevatir sünnet delil olur. Haramı, helalı ortaya koyma konusunda Kuranla Sünnet arasında bir fark yoktur. Sünnet hiçbir zaman Kurana aykırı düşmez.
Kuran'da ve hadislerde Sünnetin değeri konusunda şöyle buyrulmaktadır:
“Allaha ve Peygambere itaat edin ki, merhamet olunasınız.“ (A İmran 3/ 132) “Kim Peygambere itaat ederse Allaha itaat etmiş olur.” (Nisa 4/ 80) "(Resulüm) De ki, Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana tabi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayan ve acıyandır.” (A İmran 3/ 31) “Şüphesiz ki, sen insanları dosdoğru yola, göklerin ve yerin sahibi olan Allah’ın yoluna iletirsin.” (Şura 42/ 52-53)
“Size iki şey bıraktım. Bunlara sımsıkı sarıldığınız müddetçe asla sapıklığa düşmezsiniz: Allah’ın kitabı ve benim sünnetim” (Ebu Davud Sünnet, 5; Tirmizi Menakıb 31) “Haberiniz olsun ki, bana Kuran ve onunla birlikte bir benzeri daha verildi. Dikkatli olun ki, koltuğu üzerindeki karnı tok bir adamın 'size şu Kuran yeter, onda helal olarak bulduğunuzu helal olarak bilin, haram olarak bulduğunuzu da haram bilin' diye konuşması oldukça yakındır." (Ebu Davud Sünnet, 5; İbn Mace Mukaddime 2; Tirmizi İlim 10)
Kurana göre Sünnetin yeri şöyle ifade edilir:
a) Sünnet Kur'an'ın kapalı ifadelerini açıklar.
b) Kur'an'da temelleri var olan tamamlayıcı hükümler getirir.
c) Kur'an'da hiç bulunmayan müstakil bazı hükümler koyar.
d) Kur'an'daki hükümleri teyit eder.
Buna göre Sünnetin açıkladığı veya bağımsız olarak koyduğu hükümleri Kur'an'da arayıp da bulamayınca, “Bunlar Kur'an'da yoktur, dini hüküm değildir…” gibi bir anlayış tamamen yanlıştır.
Allah milletimiz sapıkların şerrinden korusun inşallah...