Yetti Gari...
İyisiyle kötüsüyle, çirkini ve güzeliyle zaman zaten akıp gitmekte. Yıllar boyu aradığını ve umduğunu hiç bir zaman bulamayan bu azınlığın kaderi, zaten bu akı
İyisiyle kötüsüyle, çirkini ve güzeliyle zaman zaten akıp gitmekte.
Yıllar boyu aradığını ve umduğunu hiç bir zaman bulamayan bu azınlığın kaderi, zaten bu akıp giden zamana ayak uydurmaktan başka bir şey yapamadı.
Halk huzursuz ama suskun, halk kararsız ama yine de zararsız.
Halk kendini sineye çekmiş ve beklemede. Sadece bekleme moduna koyulmuş telefonlar gibi, beklemede.
Senelerden beri böyleydi belki evet, zaten senelerden beri bu yüzden azınlığı kullanım şekilleri hep değişti ve değiştirildi. Bu değişimlerden sadece birilerinin haberi oldu belki de ama, onlar da hep suskundu ve suskun olmaya devam ediyorlar.
Kardeşim! değişen bu politikaların, azınlığın zararına olduğunu gördüğün an bari suskunluğunu boz, bari sana ihtiyaç duydukları zaman ortaya çık.
Evet sözüm seçilmişlerimize, sözüm, partisi veya listesinin adayları olmaktan dışarıya çıkamayanlara değil. Çünkü her halukârda onlar, bu azınlığa mal olmuş ve bu insanlar tarafından o makamlarda bulunan kişiler.
Biraz da bugüne bakın arkadaşlar, dün geçti, yarın gelecek. Azınlık üzerinde oynanan oyunları biraz görün. Farklı politikalar uygulayıp da bu azınlığın geleceğini kelepçeleyerek zindana götürdüklerinin farkında değilmisiniz yoksa?
Batı Trakya’yı elinde tutmaya çalışan gücün kendinizde olmadığını mı zannediyorsunuz yoksa? Algı operasyonları ile Trakya elden gidiyor mesajlarını bir şekilde Yunanlı ve Ermenilerin beyinlerine işleyen bu mantığa göre, koskoca Yunanistan 3 Türk Milletvekilinin elinde, onlar ne isterse hükümet onu yapıyor düşüncesi işlenmiş beyinlere. Halbuki gerçekte olan, tamamıyla farklı. Çünkü arka planda, farklı oyunlar ve entrikalarla, Azınlık politikasının, korkutma ve baskı operasyonları ile değişime uğradığını görmekteyiz. AB nin Yunanistan üzerinde yaptığı denemeleri, hükümet sanki Azınlık için uygular duruma geldi. Çünkü parasızlıktan ağlanan bir devlette söz konusu Azınlık Politikası olduğunda, her zaman para var. Söz konusu Azınlık olduğunda, her zaman istek ve iştah var. En önemlisi Azınlık içinde huzursuzluk ve ayrımcılık sözkonuysa eğer, akan sular bile duruyor.
Bu kadar kolay mı teslim oluyor seçilmişlerimiz? ‘"Ben ilk olarak partimin mensubuyum" diyen bir mantıkla baktığımızda, sol bir partinin insana ve ırkçılığa verdiği önemini çıplak gözle görebilmemiz gerekiyor. Hani nerde? Artık çıplak gözle görünebilen sadece problemler mevcut. Zaten parti, Yunanistan geleceği açısından İMF ve Dünya bankası ile kendi parti çizgisinden çıkmış durumda. Zaten kendi görüşlerini artık kendi adamlarına dahi zor geçiriyor. İnanç ve arzular tamamıyla değişmiş durumda. Buna rğamen hengi partinin hangi çizgisinden bahsediyoruz? Yoksa Azınlığa bugüne kadar itimad eden partiniz, artık fikir mi değiştirdi? Küçük partinin istifa ederiz deyip de hiç bir zaman etmediği mantık, sizler için ulaşılamayan ve düşünülemeyen ve imkansızlarınızın içinde yer alan bir olay mı? Dişinizi göstermek için ağızınızda 32 diş olmak zorunda değil. Azınlığın geleceği söz konusu iken, küçük işler ve zararlar peşinde koşup, insanların beynini karıştırmaya da hiç gerek yok.
Büyük oyna bir kere, oyna ki kazanırsan ömür boyu rahat eder ve şerefinle yaşarsın, kaybedersen de en azından vicdanın rahat olarak siyasetten ayrılmış olursun, hem bir sonraki seçimlere adayları fener ile arayacaklar zaten üzülmeyin.
Ben, para için satılmam diyen bir mantık, parti için hiç satılmaz. Ben, doğruların peşindeyim, çünkü bana oy kullanan insanların içinden geliyorum diyen bir mantık, İnandığı doğruların peşinde olmayı yeğler. Onun için artık bu doğruların neler olduğunu kendimize sormak zorundayız değerli seçilmişler. Doğrular neler ve nasıl hareket etmeliyiz?. Her makamın kendine göre doğruları olduğuna kendini inandırmış olanlar, gerçek doğrulardan tabii ki uzaklaşacaklar, tabii ki doğruları at gözlüğü ile görecekler.
Ama yetti gari artık, deme vakti gelmedi mi?
İşimiz papaz ile zangoçun yaşadıklarına benzemesin lütfen...
Papaz, iki metre ilerisinde duran zangoça sormuş .
- ''Gizli gizli sen mi içiyorsun kutsal şarabı?'' Zangoçta derin bir sessizlik...İyice köpürmüş
- Papaz: ''Sana soruyorum be adam! Duymuyormusun beni?
-''Hayır burdan hiçbir şey duyulmuyor efendim''
- "Olacak şey mi! İki adım öteden beni duymuyorsun ..'' Zangoç bıyık altından gülmüş,
- '' İsterseniz yer değiştirelim anlarsınız...'' Yer değiştirmişler. Bu kez zangoç seslenmiş
-''Kilise için toplanan bağışları kim zimmetine geçiriyor?' Papaz kendi kendine söylenmiş.
-''Hakikaten yahu! Buradan hiç bir şey duyulmuyor.''
Bu haftalık pozitif ümitlerle kapatalım yazımızı, umut ederekten, bekleyerekten.
Beklerken beter etmezsiniz düşünceleri ile Hoşça kalın Dostça kalın diyoruz…