Türkiye'de Siyaset Komedyası - 2
Geçen haftanın devamı olarak Türkiye'de siyaseti daha doğrusu toplum nazarında siyaseti takip edebildiğimiz kadarıyla dilimizin döndüğünce anlamaya, anlatmaya ç
Geçen haftanın devamı olarak Türkiye'de siyaseti daha doğrusu toplum nazarında siyaseti takip edebildiğimiz kadarıyla dilimizin döndüğünce anlamaya, anlatmaya çalışacağız. Tabii ki geniş kapsamlı, bilimsel bir araştırmaya dayanmıyor geçen hafta anlattıklarım ve bu hafta anlatacaklarım. Zaten öyle olsaydı bu yazının adı köşe yazısı değil makale olurdu. Ben sadece kişisel gözlemlerimi aktarmaya gayret ediyorum.
Uzun lafın kısası “siyaset” çok ilgi çekici bir mesele Türkiye'de. Herkesin söyleyecek bir sözü var bu konuda. Ama “siyaset” dedik ya... Aslında konuşulanların, tartışılanların siyasetle yakından uzaktan alakası yok! Çoğunluk siyasetin enstrümanlarını konuşup tartışıyor. Yani anlatmak istediğim şey konuşulanın sadece siyasetçilerin sözleri, hareketleri, vaad ettikleri, söylemleri ve tavırlarıdır. Kimse ideolojik bir tartışmaya girmiyor.
İşte tam bu noktada aklıma Piaget diye bir psikolog geliyor. Bu adam çocuklarını yetiştirirken onların gelişim evrelerini çok dikkatli bir şekilde incelemiş. Sonuç olarak Bilişsel Gelişim teorisini ortaya koymuştur. Bu teoriye göre insanın zihinsel gelişimi dört evreye ayrılmıştır. İlk evre Duyusal Motor Dönemidir. Çocuk bu aşamada (0-2 yaş) tamamen duyusal hareket eder. Nesnelerin onun için bir kalıcılığı yoktur. İkinci bilişsel gelişim evresi ise İşlem Öncesi Dönemdir. Bu evrede çocuk karşısına çıkan sorunlara kendince çözümler üretebilir. Biberonun tıkanması sonucu biberonun sallayarak yeniden akmasını sağlamak veya ağlayarak annesinden yardım istemek gibi. Bu evrede çocuk için nesnelerin bir kalıcılığı söz konusudur. Duyusal motor evresinde çocuğun topunu saklasanız onu hatırlamaz ama İşlem Öncesi Dönemde topu hatırlar ve ona ulaşmak için çaba sarfeder. 6-7 yaşına ulaşan çocuk Soyut İşlemler dönemine geçer. Bu evrede soyut olayları ve kavramları yorumlayabilecek bilişsel gelişmişliğe ulaşır. Bundan sonraki evre ise Soyut İşlemler Dönemidir. Bu dönemde artık soyut kuram ve kavramlar idrak edilebilir. Birey bu evrede örneğe ihtiyacı olmadan soyut kavramları anlayabilecek seviyeye ulaşmış demektir. Buna bağlı olarak Macionis adlı sosyoloji kitabında ABD halkının yaklaşık %25'inin bu evreye ulaşamadığının bilgisi sunulmaktadır.
Tüm bu bilgiler ışığında siyaset adı altında tartışılan meselelerin (siyaset enstrümanlarının) neden gerçek siyasetin yerini aldığı anlaşılmaktadır. Bu da ciddi bir entellektüel nüfus eksikliği olduğunu ortaya koymaktadır.
Gerçi bu konuştuklarımızın Yunanistan genelinde ve bizim bölgemizde de geçerli olduğu söylenebilir.
Ama başka bir haftaya kısmetse...