Reha umre
Reha umre

Yunanistan Hac ve Kurban ibadetimize de el uzattı

Son günlerde Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu’nun gündemini en çok meşgul eden hususlardan biri de Yunan yönetiminin Hac ve Kurban ibadetimize de müdahale etme

Köşe Yazıları 10 Eylül 2017
Yunanistan Hac ve Kurban ibadetimize de el uzattı

Son günlerde Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu’nun gündemini en çok meşgul eden hususlardan biri de Yunan yönetiminin Hac ve Kurban ibadetimize de müdahale etmesidir. Müftülüklerimize, camilerimize, okullarımıza ve kuran kurslarına zalimce müdahalesinden sonra bu yıl, Hacc’a gidecek hacı adaylarımıza vize alma engeli çıkartması ve kurban ibadetine bir takım kısıtlama ve cezaî müeyyide tehditleri savurması, Batı Trakya Müslüman Türkleri arasında büyük tedirginliğe neden oldu.

Yunanistan her yıl Suudi Arabistan yönetimine, Yunanistan’dan gidecek hacı adaylarının, hac vizesi alabilmeleri için, Batı Trakya Müslüman Türklerine zorla dayatılan sözde müftülerden onay alma şartını ileri sürmesi için telkinlerde bulunuyor.

Bilindiği gibi, Yunanistan öteden beri  Batı Trakya Müslüman Türklerinin her türlü tarihi ve kültürel değerlerini baskı altında tutmak ve dejenere etmek için, bazı Arap ülkeleriyle derin işbirliği içerisinde bulunmaktadır. Bunların başında, Suudi Arabistan ve Mısır gelmektedir. Bunların özel olarak yetiştirdiği, Yunan amaline hizmet edecek din baronlarını, Yunan yönetimi Batı Trakya Müslüman Türklerinin başına musallat etmektedir.

Batı Trakya Müslüman Türklerinin her türlü itirazına rağmen, halkın kendi seçtiği müftüler yerine, vahhabi zihniyetle yetiştirilen, Türk tarihine ve kültürüne düşman bu tür din baronları sözde müftü olarak Yunan yönetimi tarafından tayin edilmektedir.

Batı Trakya Müslüman Türklerinin millî ve manevî değerlerini temsil etmekten aciz bu din baronları ne bir camiye, ne bir kuran kursuna müdahale edebilmekte ve ne de herhangi bir dini ve kültürel etkinliğine iştirak edebilmektedirler. İslâm dinine ve Batı Trakya Müslüman Türklerine hiçbir faydaları yoktur. Aksine sadece zarar vermektedirler. 

Suudi Arabistan’ın ve Yunanistan’ın temel ortak paydası Türk tarihi ve kültürü düşmanlığıdır. Bu yıl Suudi Arabistan, patronları Amerika’nın kışkırtmasıyla komşuları ve kardeşleri olan Katar yönetimine yönelik bir takım yalan ve iftiraları bahane ederek baş düşman ilân etti. Türkiye Cumhuriyeti, güçten yana değil, haktan yana tavrını belirlediği için, Suudi yönetimi intikam duygularıyla hareket ederek, Türkiye’ye karşı düşmanca bir takım faaliyetlere girişti.

Suudluların Türklere yönelik bu gazabından Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı da nasibini aldı. Yunanistan, Katar krizini fırsat bilerek, bu yıl Batı Trakya’dan hacc’a gidecek hacı adaylarına Suudi Arabistan’ın vize zorluğu çıkarması için ikna yoluna gitti. Ve son ana kadar engellerini sürdürdüler.  

Çok şükür ki, büyük bir kriz çıkmadan son anda vize sorunu çözülerek, hacı adaylarımız Mekke’ye gidebildi. Türk Azınlık karşıtları, bütün haksız dayatmalar karşısında bozguna uğradıkları gibi, bu konuda da bütün işbirlikçiler ve zalimler boylarının ölçüsünü bir kez daha aldılar.

Hacılarımıza karşı vize engeli konusunda çuvallayanlar, bu sefer Kurban ibadetimizle uğraşmaya başladı. Sözde “hijyen” kurallarına uyulmadığı gerekçesiyle, Batı Trakya Müslüman Türklerine bir takım ceza ve yaptırımlar tehdidiyle Kurban ibadetini yerine getirmemize engel olma teşebbüsünde bulundular.

Yılda bir defaya mahsus olmak üzere, Kurban Bayramı’nda bütün Müslümanlar 1400 küsur yıldan beri dünyanın her tarafında Kurban ibadetini yerine getiriyor. Bugüne kadar, çok az bazı istisnâî vakalar hariç, hiçbir ülkede, hiçbir şehirde ciddi herhangi bir sorun yaşanmamıştır. Bu istisnâî olumsuz vakaları İslâm düşmanı bazı medya organları olağanüstü büyüterek başka din ve kültürde olmayan, tamamen fakir ve yoksulların yararına yönelik olan bu kurban ibadetine leke sürmek peşinde olmuşlardır.

İslâm dünyasının bazı büyük şehirlerinde ve gayrimüslim ülkelerde muhtemel bazı olumsuz manzaraların meydana gelmemesi için bir takım tedbirler alınmaktadır. Çevrelerini ve belediyelerini temiz tutmak isteyen duyarlı yöneticiler samimi bir şekilde çözüm üretirler, bütün altyapı imkânlarını hazırlarlar ve bu şekilde hiçbir sorun yaşanmaz.

Ancak hiçbir tedbir alınmadan, alt yapı hazırlanmadan bir gün ansızın uykudan uyanıp, “Müslümanlar kurbanlarını sadece mezbahalarda kesebilecekler, aksi takdirde on binlerce euro cezalarla karşı karşıya kalacaklar” türünden tehditlerle sadece gülünç duruma düşülür. Özellikle Batı Trakya’da böyle gülünç savrulmalarda bulunmak hepten abesle iştigaldir. Zira bir günde on binlerce Batı Trakya Müslüman Türk’ün kurbanını tımar edecek alt yapı imkânı sunmak mümkün değildir.

Batı Trakya Müslüman Türkleri, yüzyıllarca kurban ibadetini yerine getirmiş ve bugüne kadar hiçbir sorunla karşılaşmamıştır. Yüz yıllar geçse de herhangi bir sorunun yaşanması söz konusu değildir. Problemin olmadığı yerde absürt bahanelerle sorun üretmenin ruh sağlığı yerinde olmayan sorunlu hastalara mahsus bir özellik olduğunu her akıl ve vicdan sahibi gayet iyi bilmektedir.

Batı Trakya Müslüman Türklerinin yüzde 99,99’u kurban ibadetini kendi köylerinde, sağlıklı ve hijyenik ortamlarda, çevreye zarar vermeden, hiçbir sorun yaşanmadan yerine getirmiştir ve bundan sonra yerine getirmeye devam edecektir.

Kurban ibadetini yerine getirenlerin çok az bir kısmı kasabalarda bu ibadeti yerine getiriyor. Kasabalarda kurban ibadetini yerine getirenlerin büyük çoğunluğu şehir dışındaki tarlalarında veya evlerinin geniş avlularının bir kenarında yerine getiriyor. Bugüne kadar bu durumdan hiçbir kimse şikâyetçi olmamıştır. Geriye kalan yüzde 0.01’i için de herhalde belediyeler domuzların kesilmediği İslâmî kurallara uygun kesimhaneler hazırlarlar. Bu modern hizmet karşısında da Batı Trakya Müslüman Türkleri can-ı gönülden teşekkür eder ve bu şekilde kurban sorunu kökten çözülmüş olur.

Hükümetin, kurban ibadetinde olduğu gibi diğer millî ve manevî değerlerimize yönelik olumsuz tutumları da iyi niyetten uzak, inançlarımızı ve ibadetlerimizi ayaklar altına almaktan başka bir şey değildir. Müslümanları pis, hijyen kurallarına dikkat etmeyen geri bir toplum algısını oluşturmak, mukaddes değerlerimize büyük saygısızlık ve hakaret sayılmaktadır.

Müslüman Türkler için Hac ibadeti, Kurban ibadeti, Kuran eğitimi, cami, müftülük kurumu, vakıf yönetimi gibi mukaddes değerlerin nasıl bir anlam taşıdığını, Batı Trakya’nın azınlık politikasını dizayn eden Eğitim Bakanı ve Dışişleri Bakan Yardımcısı aynı zamanda İstanbul Rum Azınlığı kökenli oldukları için çok iyi bilmeleri gerekmektedir. Eğer selefleri gibi art niyetli değillerse, biraz empati kurmalarını ve ona göre Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının mukaddes değerleri ile ilgili tasarruflarda bulunurlarken, 21. Asrın şartlarına uygun tasarruflarda bulunmalarını ummak, hakkımız olduğunu düşünüyoruz.

Not: SYRİZA’nın temsilcilerine ve İlhan Ahmet’e Eğitim Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’na yönelik birkaç örnek soru önergesi ile bitirelim...

-Kurban bayramı öncesi meydana gelen ve Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığını derinden

yaralayan manevî değerlerimize yönelik saldırıların kaynağı nedir?

-İnanç ve ibadet özgürlüğüne aykırı bu emirleri verenler kimlerdir?

-Temel insan hakları ihlâli sayılan bu emirleri verenlere yönelik herhangi bir işlem yapılacak mı?

-Bu tür uygulamaların tekrar edilmemesi için tedbirlerin alınması düşünülüyor mu?

Ideal Schools
Millet gazetesi logo
© 2024 Millet
KÜNYE
MİLLET MEDİA Kollektif Şirketi
Genel Yayın Yönetmeni: Cengiz ÖMER
Yayın Koordinatörü: Bilal BUDUR
Adres: Miaouli 7-9, Xanthi 67100, GREECE
Tel: +30 25410 77968
E-posta: info@milletgazetesi.gr
ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ
MİLLET MEDİA O.E.
Υπεύθυνος - Διευθυντής: ΟΜΕΡ ΖΕΝΓΚΙΣ
Συντονιστής: ΜΠΟΥΝΤΟΥΡ ΜΠΙΛΑΛ
Διεύθυνση: ΜΙΑΟΥΛΗ 7-9, ΞΑΝΘΗ 67100
Τηλ: +30 25410 77968
Ηλ. Διεύθυνση: info@milletgazetesi.gr