Yunanistan'da Saltanata Devam
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir haber dikkatimi çekti. Aslında uzun zamandır gündemde yer alan bir mesele. ND (Yeni Demokrasi) partisinin genel başkanlık
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir haber dikkatimi çekti. Aslında uzun zamandır gündemde yer alan bir mesele. ND (Yeni Demokrasi) partisinin genel başkanlık seçimleri...
Çok da beni alakadar eden bir mevzuu değil. Ama seçimleri Kiryakos Miçotakis'in kazandığını gördüğüm zaman şöyle bir düşünceler silsilesi aldı beni.
Şöyle bir düşündüm kimdir bu Miçotakis? Tabii Miçotakis ismi tanıdık. Eski Yunanistan başbakanı ve ND genel başkanı Konstantinos Miçotakis hafızamızda yer etmiş bir isimdi. İşte Kiryakos da Konstantinos Miçotakis'in oğlu. Aynı zaman da kardeşi Dora Bakoyanni yine Yunan siyasetinin önemli isimlerden.
Neyse meselemiz Miçotakis ailesi değil zaten. Asıl mesele Yunanistan siyasetinde belirgin bir aristokratik düzen olduğudur. Miçotakis ailesinde olduğu gibi bir ailenin fertleri Yunanistan'ın yönetiminde önemli rol oynamakta.
Bu durum sadece Miçotakis ailesi için değil yine aynı partinin üyesi Karamanlis ailesi için de geçerli. Biraz daha eskiye gidersek Konstantinos Karamanlis askeri cunta öncesi ve sonrasında da devleti yönetmiş hatta 2 defa cumhurbaşkanı seçilmişti. 1997 yılında partinin başına Kostas Karamanlis diye bilinen (gerçek adı Konstantinos Aleksandrou Karamanlis) ve 2004-2009 yılları arasında Başbakanlık görevini yürüten kişi de daha önce bahsettiğimiz aynı ismi taşıyan Konstantinos'un yeğenidir.
Yine hatırladığım kadarıyla Papandreu ailesi de Yunan siyasetinin önemli ailelerinden. Yorgos Papandreu (büyük) askeri cunta öncesi dönemde Başbakanlık görevi dahil olmak üzere birçok önemli görevde bulunmuştur. Onun oğlu olan Andreas Papadreu da cunta sonrası dönemin başbakanlarından. Son dönemde 2009-2011 yılları arasında başbakanlık yapan Yorgo Papadreu'yu hatırlamayan yoktur heralde... O da aynı aileden Andreas Papandreu'nun oğluydu. Neyse daha fazla uzatıp canınızı sıkmak istemem. Yunan siyasetinde bu ve benzeri birçok örneğe rastlamak mümkün.
Şimdi tüm bunları göz önünde bulundurursak insanın aklıda bir soru işareti oluşuyor. Diyorum ki acaba bu aileler Yunanistan'ı yönetmek için spesifik bir gene mi sahipler. Neden hep kocaman ülkeyi bu belirli aileler yönetiyor? Bu durum siyasi etik ilkelerine ne kadar uygun? Bir ülkenin kaderinin bir kaç ailenin insiyatifine bırakılması demokratik ilkelerle ne derecede bağdaşmakta?
Neyse bu adamlar kendi partileri içinde etkin role sahipler ve aday olabiliyorlar. Hadi diyelim ki aday oldular 400 bin ND üyesi bu duruma nasıl oluyor da sessiz kalıyorlar? Onu da geçtim tüm bunlara rağmen bu milletin bu duruma itirazı yoksa o zaman Winston Churchill'in sözü aklıma geliyor; “Her millet layık olduğu şekilde yönetilir.”
Sonuç olarak böyle bir karar alınmışsa bize düşen sayın Genel Başkanı tebrik etmektir. Umarım Yunanistan için hayırlı olur...