Vaşington’da Patrikhane’nin statüsü tartışması: Küresel hegemonya neyin peşinde?
Vaşington’da Patrikhane tartışması: Dini özgürlük maskesi altında egemenlik haklarına baskı mı hedefleniyor?

6 Kasım 2025’te Vaşington’da (Washington), Türkiye açısından kritik bir toplantı düzenlenecek. Başlığı dikkat çekiyor:
“The Plight of the Ecumenical Patriarchate in Turkey – Why Legal Identity Under Turkish Law Is Critical”
(Türkiye’deki Ekümenik Patrikhane’nin Çilesi – Türk Hukukunda Tüzel Kişiliğin Neden Kritik Olduğu).
Toplantının amacı, İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi’ne bağımsız bir tüzel kişilik verilmesi gerektiğini savunmak. Hermes'e göre bu yalnızca “dini özgürlük” meselesi değil, doğrudan Türkiye’nin egemenlik haklarıyla ilgili bir tartışma olarak değerlendiriliyor.
Lozan’ın çizdiği çerçeve
Hermes analiz platformunun değerlendirmelerine göre, 1923 Lozan Antlaşması Patrikhane’nin konumunu net biçimde belirlemiştir. Patrikhane yalnızca İstanbul ve adalardaki Rum Ortodoks cemaatinin dini ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür. Antlaşmada “ekümenik” sıfatı geçmez ve Patrikhane’ye uluslararası bir siyasi rol tanınmaz.
Bugün Patrikhane, Fatih Kaymakamlığı’na bağlı bir dini kurum olarak faaliyet gösteriyor ve kendi başına tüzel kişiliği bulunmuyor. Batı bu durumu “eksiklik” olarak nitelese de Türkiye açısından bu, egemenlik hakkının doğal bir yansımasıdır.
Uluslararasılaştırma riski
Patrikhane’ye tüzel kişilik verilmesi halinde yalnızca dini değil, siyasi bir aktöre dönüşme riski bulunduğu, bunun da Türkiye’nin iç işlerine müdahale iddialarına ve uluslararası baskılara zemin hazırlayabileceği vurgulanıyor.
Çifte standartlar
Hermes’in değerlendirmesinde, Yunanistan’ın Batı Trakya Türk Azınlığına yönelik uygulamaları da çarpıcı bir örnek olarak hatırlatılıyor. Yunanistan, Batı Trakya’daki Türklerin seçtiği müftüleri tanımıyor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamıyor ve Türk kimliğini reddediyor.
Buna rağmen Türkiye’den Patrikhane’ye uluslararası statü tanıması talep edilmesi, açık bir çifte standart olarak öne çıkıyor.
Türkiye ne yapmalı?
Analizde, Türkiye’nin önünde iki aylık bir süreç bulunduğu ve bu sürenin diplomatik bir fırsata çevrilebileceği belirtiliyor.
- Lozan’ın çizdiği sınırlar uluslararası platformlarda daha güçlü şekilde vurgulanmalı.
- Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerine yönelik ihlalleri belgelerle gündeme taşınmalı.
- Washington’daki toplantıya alternatif bir akademik/diplomatik panel organize edilebilir.
- Kamuoyuna bunun bir “dini özgürlük” meselesi değil, egemenlik hakkı olduğu anlatılmalı.
Sonuç
Vaşington’da yapılacak bu toplantı, Patrikhane’nin statüsü üzerinden Türkiye’nin egemenlik haklarına yönelik yeni bir baskı girişimi olarak görülüyor. Hermes analiz platformunun değerlendirmelerine göre, Türkiye’nin çıkarı Lozan’da kurulan dengeyi korumakta ve dış baskılara karşı tezlerini güçlü biçimde savunmaktadır.
[Hermes isimli platformda yer alan analiz yazısını okumak için buraya TIKLAYIN]