Gerçekten öyle mi olması gerekiyor?
“Öyle olması gerekiyor”un değişik zaman hallerinden cümleler kurmaya başlamışsanız, çoktan kaybetmişsiniz demektir. Çoktan yenilgiyi kabullenmiş, sahte sevgiler
“Öyle olması gerekiyor”un değişik zaman hallerinden cümleler kurmaya başlamışsanız, çoktan kaybetmişsiniz demektir. Çoktan yenilgiyi kabullenmiş, sahte sevgilere, aldatıcı mutluluklara, kendinizi yok sayıp çoktan yelken açmışsınız demektir.
Oysa her sabah kalktığınızda, sizi hiç yalnız bırakmayan koca bir ömrü paylaştığınız, size eşlik eden, o aynadan size bakan, o yüzün isteklerine, arzularına, duygu ve düşüncelerine, kulak vermeyi ertelediğiniz, duymazdan geldiğiniz, her an, her saniye, kısıtlı ömrünüzün zamanından çalıyor, en büyük yalanı kendinize söylüyor, olması gerekenin olması için... Sarf ettiğiniz çabayı, gerçekleştirdiğiniz eylemlerle, katkıda bulunduğunuz o olması gerekenin, birazını kendinize ayıramıyor ve isyana geçen ruhunuzun, ızdırabını bastıramayınca, mutsuz oluyor fakat her şeye koşan yeten siz, kendinize yetemiyor, yetişemiyorsanız, çoktan ama çoktan, kaybetmişsiniz demektir.
Nasıl ki yaptığınız hatalar, yanlışlar karşısında, o aynanın karşısına geçip, dikilip hesap soruyor, sorabiliyorsanız, onunla bağıra çağıra, kavga edebiliyorsanız, aynısını onunla iyi geçinmek, barışmak, onu mutlu etmek için de yapmalı... Her nasıl oluyor, nasıl ki zaman buluyor, yaratıyor ve o olması gerekenleri bir görev bilip, yerine getirmek adına, özveride bulunuyor, başkalarını mutlu etmek adına, fedakarlık yapıyor, değerli zamanınızdan harcıyor, emeğinden çalıyorsanız... Kendi iç dünyanızda kopan fırtınalara da öyle ve hatta daha bir özverili olmalı, bir işçi misali, ona hizmet vermeli, gerektiğinde onu üzenlere, incitenlere dur demeli, onu mutlu etmek için, elinizden geleni ardınıza koymamalı, tabiri caizse; gücünüzü sakınmamalısınız.
Unutmayın! Mutlu olmayan bir insan mutluluk veremez, kendine sevgisi, saygısı olmayan bir insanın başkalarına verebileceği hiç ama hiç bir şeyi olmaz, olamaz, olmayan bir şeyi veremez. Bütün mesele bu istenenleri önce var etmek, sonrasında paylaşmaktır.
Hep ikinci üçüncü plana ittiğimiz, hep yanımızda bizi terk etmeyen, edemeyen, bizim de onu terk edemeyeceğimiz her daim ihtiyacımızın olduğu, kendimize zaman ayırmanın vakti gelmiş de geçiyordur belkide...