Espressor Coffee
Espressor Coffee

Yunanistan’ın en büyük düşmanı kimdir?

Düşman tanımlaması genellikle, bizden olmayan, ‘öteki’ olarak yapılır. Yani, maddi ve manevi menfaatlerimizi tehdit eden, kim ve ne varsa düşman olarak algılanı

Köşe Yazıları 23 Şubat 2017
Yunanistan’ın en büyük düşmanı kimdir?

Düşman tanımlaması genellikle, bizden olmayan, ‘öteki’ olarak yapılır. Yani, maddi ve manevi menfaatlerimizi tehdit eden, kim ve ne varsa düşman olarak algılanır.

Dünyada düşmanı olmayan hemen-hemen hiçbir toplum yoktur. Genellikle her toplum, sahip olduğu sistem, savunduğu ideolojiyi savunmak ve geçerli kılmak için, içte ve dışta tehdit olarak algıladığı bütün sistemlere karşı düşmanca davranışlara girişmektedir. Bir nevi kendi düşmanını kendisi üretmektedir.

Bu taktiğin tipik örneğini, geçmişte de günümüzde de ülkemiz Yunanistan en belirgin bir şekilde oluşturmuştur. Yunanistan kendi toplumuna her zaman nefret edilecek bir düşman profili oluşturmak için olağan üstü çabalar sarf etmiştir. Hükümetler, istedikleri kanun ve düzenlemeleri rahatlıkla gerçekleştirebilmek için, uygun bahaneler üretmiştir. Bu şekilde kendi toplumunu düşmanlarının büyüklüğü ve çokluğu ile tehdit ederek daha rahat yönetebilmişlerdir.

Bundan dolayı Yunanlılar, her yanda bolca düşman vehmederler. Dünyada yalnız olduklarını, herkesin kendilerine karşı olduğunu, kardeşi ve komşusu olmayan bir millet olarak kendilerini görmüşlerdir. Bu şekilde Yunanistan’ı himaye eden güçlere kendini acındırarak, kurnazca  maddi-manevi çıkar sağlamayı başarmıştır. Böyle bir halde olmanın sosyolojik, psikolojik ve ahlâki pek çok sebebi vardır.

Türk ve Yunan halkları, hiçbir zaman düşmanca tavırlar içerisinde olmamıştır. Yüzyıllarca, barış ve huzur içerisinde hayatlarını sürdürmüşlerdir. Uluslararası emperyalist güçlerin kışkırtması neticesinde, İstanbul’daki zengin aristokrat Rumların ve patrikhanenin işbirliğiyle,1800’lü yılların başında Yunanistan’daki gerillaları dağlarda örgütleyerek, Osmanlıya karşı isyanlar başlatmışlardır. Böylelikle yüzyıllarca devam eden kardeşlik ve barışı yüzyıllarca sürebilecek düşmanlığa dönüştürmüşlerdir.

Mora yarımadasında başlayan ilk isyanlardan, kurtuluş savaşına kadar, yüz yıl boyunca aralıksız yüz binlerce Osmanlı ecdadımızı şehit ederek, başta İngiliz, Fransız ve Rusların kışkırtması ve desteğiyle, Yunanistan sürekli topraklarını genişletmiştir.

Daha iyi anlaşılması için, son yıllarda Orta Doğu’da, Suriye’de olup bitenlere bakmak yeterlidir. Orada  hangi güçler marifetiyle vahşet ve cinayetler işleniyorsa, 19. Yüzyıl ve 20. Yüzyılın ilk çeyreğinde, aynı emperyal güçler tarafından,  Yunanistan’da ve bütün balkan coğrafyasında, ecdadımıza karşı fazlasıyla vahşet ve cinayetlere sebep olmuşlardır.

Yunanistan’ın düşman algısı, yer, zaman ve şartlara göre değişkenlik arz etmektedir. Kuruluşundan kurtuluş savaşına kadar, tek düşman Osmanlı olmuştur. Orta Doğu’da, Balkanlar'da ve Afrika’da, Batılı ajanlar fitne ortamını oluşturarak, yerli işbirlikçilerle dört bir taraftan, Osmanlı’yı kuşatmışlardır. Parçaladıkça, küresel emperyal güçlerin iştahı iyice kabarmıştır. Osmanlı’yı tamamen ortadan kaldırmak için son hamleleri, Çanakkale ve küçük Asya’yı işgal ederek gerçekleştirmek istemişlerdir. Ancak, küresel emperyal güçler, Çanakkale’de de, Küçük Asya’da da bozguna uğramışlardır.

Bu bozgunlardan sora, yeni kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısında, batılı emperyal güçlerin ayakları suya ermeye başladı. Yenilgilerini kabul ederek, Lozan’da müzakerelere oturdular. Ancak savaş meydanlarında gösterilen üstün başarıya rağmen, maalesef masada büyük tavizler verildi.

Lozan antlaşmasından sonra Yunan yönetimleri, Türker ile iyi ilişkilerini geliştirmişler, 1940-1949 yılları arasında, Yunanistan’ın maruz kaldığı, İtalyan işgali, Alman işgali, Bulgar işgali ve iç savaş felâketleri karşısında, Türkiye Cumhuriyeti, bütün batılı ülkelerden önce yardım elini uzatmış ve kendisi sıkıntıda olduğu halde, herkesten daha fazla yardım etmiştir. Halbuki Yunanistan, Türkiye’ye karşı Yüzyıl süren savaşlarda, tarihin en büyük maddî, manevî ve insanî kayıplarını vermişti. Buna rağmen Türkiye düşmanca tavırlar içerisine girmemiştir. Kendisine yakışan en iyi komşuluk ve insanî görevini yerine getirmiştir.

Soğuk savaş döneminde, Yunanistan için Rusya, daha büyük tehlike olmaya başladı. Bu sefer Türkiye, düşman değil Rusya’ya karşı dost ve müttefik ülke oldu. Ancak bu dostluk, çok uzun sürmedi. Türkiye ile Yunanistan’ın birbirine yakınlaşması bazı karanlık güçleri çok rahatsız etmişti. Bu sefer 1955 6-7 Eylül olayları patlak verdi. Karanlık bir el yine Türkiye ile Yunanistan'ın arasını açarak, savaşın eşiğine götürdü.

Selânik’te bulunan Atatürk’ün evine saldırı düzenleyerek, Türkiye’deki milliyetçileri provakasyona sürükleyerek, İstanbul’daki Rum azılık mensuplarının mallarına zarar verildi. Takip eden yıllarda, yine batılı şer güçlerin kışkırtmasıyla Kıbrıs’ta başpiskopos Makaryos’un önderliğinde, Türklere karşı katliamlara başlandı. 20 yıl süren katliamlar, 1974 Kıbrıs barış harekâtını hazırladı.

Kıbrıs barış harekâtından sonra, günümüze kadar Türk-Yunan ilişkileri, inişli çıkışlı bir grafik çizmektedir. 1976 ve 1987 Kıta Sahanlığı ve Sismik krizleri ve Kardak krizleri günümüze kadar devam etmektedir.

Kısaca Türk-Yunan ilişkilerinin analizinde de görüldüğü gibi, Yunan yönetimleri, Türklerin her türlü iyi niyetine rağmen, onlara karşı her zaman ön yargılı ve düşmanca tavırlar içerisinde olmuşlardır.

Son olarak, sokakta halka yöneltilen, Yunanistan’ın düşmanları kimdir sorularına verilen renkli cevaplara yer vermek istiyorum. Yunan halkının bazıları, düşman olarak emperyalist güçleri, bazıları IMF’yi, bazıları yöneticileri, bazıları medya’yı, bazıları Almanya’yı, bazıları İtalya’yı, bazıları Bulgaristan’ı, bazıları Türkleri düşman olarak görmektedir. Büyük çoğunluk ise, düşman olarak kendilerini, Yunanistan'ın en büyük düşmanlarını kendilerinin ürettiğine inanmaktadır.

Sorulara verilen cevaplardan da anlaşıldığı gibi, halklar arasında hiçbir zaman düşmanlıklar yoktur. Savaşlardan ve kaostan çıkar elde edenler, barıştan rahatsız olanlar, milletleri ve toplumları birbirine kırdırarak kandan ve göz yaşından beslenenler, bütün düşmanlıkların ana kaynağı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Millet gazetesi logo
© 2025 Millet Media
KÜNYE
MİLLET MEDİA Kollektif Şirketi
Genel Yayın Yönetmeni: Cengiz ÖMER
Yayın Koordinatörü: Bilal BUDUR
Adres: Miaouli 7-9, Xanthi 67100, GREECE
Tel: +30 25410 77968
E-posta: info@milletgazetesi.gr
ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ
MİLLET MEDİA O.E.
Υπεύθυνος - Διευθυντής: ΟΜΕΡ ΖΕΝΓΚΙΣ
Συντονιστής: ΜΠΟΥΝΤΟΥΡ ΜΠΙΛΑΛ
Διεύθυνση: ΜΙΑΟΥΛΗ 7-9, ΞΑΝΘΗ 67100
Τηλ: +30 25410 77968
Ηλ. Διεύθυνση: info@milletgazetesi.gr