Zaman, Anavatana vefa borcumuzu ödeme zamanı
Zaman, vefalı insanların zamanı… Zaman, yardımlaşma ve dayanışma zamanı.

Zaman, vefalı insanların zamanı… Zaman, yardımlaşma ve dayanışma zamanı.
Çam sakızı çoban armağanı dedikleri cinsten de olsa kardeşlerini düşünme zamanı ve bunu Batı Trakya’da en güzel bir şekilde çocuklar ve gençler başardı. Tebrik ediyorum kendilerini.
Mecbur olmasalar bile, borçlu olmasalar bile anavatandaki kardeşlerine karşı en duygusal olanları, en yardımsever olanları yine onlardı. Bu da aileden geliyor olsa gerek tabii ki, öğretmenlerinden geliyor olsa gerek…
Hatta bazı bölgelerimizden gençlerimiz gönüllü olarak deprem bölgelerinde enkaz arama kurtarma çalışmalarına gönüllü olarak katıldılar.
Uzak diye bir kavram, ulaşılmaz diye bir zorluk yoktur. Bizdeki emanetinizi, yüreğinizdeki sevgiyi, en uzaklara en zor yerlere ulaştırmaktır amacımız, diyen bir gençlik var artık Batı Trakya’da.
Depremin daha ilk gününden itibaren herkesten önce ben yardıma koşuyorum diyerek gönülleri fetheden bir gençlik var Batı Trakya’da.
Gece gündüz demeden kapı kapı dolaşıp yardım etmek isteyen herkesin evine gidip yardım kolilerini toplayan bir gençlik var Batı Trakya’da.
Camilerde Kur’an okutup dualar eden kadınlarımız var Batı Trakya’da.
Neticede cümbür cemaat böyle hassas konularda birlik olabilen bir toplum var Batı Trakya’da.
Karşılık beklemeden koşanlar çoğunluktaydı her ne hikmetse. Görünmek için değil, yardım için uğraş verenler çoğunluktaydı bu günlerde. Çok şükür…
Çünkü bazı şeyler parayla yaptırılamıyormuş, en azından bunu anlar birileri. Yürekten gelmesi gerek, beyindeki kararsız düşüncelerden değil.
Kararsız olanlar genelde zararsızız derler, evet haklı da olabilirler, ama gerektiğinde faaliyet ve eylem de gerek. Görülen o ki çoğu zaman, zararsız olmak da, sessiz kalmak da fayda vermiyor. Öyle dönemler geliyor ki, öyle beklenmedik hadiseler yaşanıyor ki, bazen felek bile şaşırıyor olanlara. Bu durumlarda biraz yürek, bir de kürek gerekiyor. Gönüllü, içinden geldiği gibi davranan, kardeşine karşı olan borcunu unutmayan, anavatanına karşı olan görevini unutmayan insanlar lazım oluyor. Neyse ki onlar da çoğunluktalar. Allah başımızdan eksik etmesin.
Çalıştığında mutlu olan insanlar var artık, istediğinde neler yapabileceğini tahmin edemeyen bir gençlik var, biz onlara sahip çıkmalıyız. Çünkü artık ne kaybedecek zamanımız ne de fazladan insanımız var. Bir olduğumuzda güçlü olduğumuzu bir kez daha anladık ve umarım herkes anlamıştır. Ama bu birlik sadece yaşanan felaketlerde yardım etme içgüdüsü ile hareket edilen dönemlerde olmasın… Bu birlik, her alanda gittiği yere kadar içimizde kalsın… Nitekim zorluklarda zaten tek yumruk olmaktan başka çare yoktur. Önemli olan bu birlikteliğin mutlu günlerimizde de devam edebilmesidir.
İşte o zaman dürüst kişilikler ortaya çıkar, işte o zaman güven sağlanır ve insanlar tek yumruk olur. Önyargıları beynimizden sildiğimizde, her duyduğumuza inanmaktan vazgeçtiğimizde, temel içgüdülerimizi akıl ve mantıkla idare edebildiğimizde önümüzde kimse duramaz…
Tabii bunlar da gençliğin önü açıldığında gerçekleşecek inşallah. Doğrular yanlış yapa yapa öğrenilir. Yanlış yapmayanlara veya yapmıyorum diyenlere güvenmeyin. Tecrübe sahibi olanlar birçok zorluklardan zaten geçmiştir, bırakın herkes bu yollardan geçsin. Bazı yerde analık duygularıyla hareket etmek, kollamak için öğüt vermek de işe yaramıyor. Herkes zamanı geldiğinde bazı şeyleri zaten yaşıyor. Önemli olan vicdanen rahat olabilmesidir insanın, kulluk hakkından uzak yaşayabilmesidir. Diğer günahların affedicisi de zaten Allah’tır…
Ve neticede şunu da aklımızdan çıkarmayalım. Güvenebileceğimiz bir gençlik yoksa, biz de yokuz…
Bu duygu ve düşüncelerle yazıma da son veriyorum. Her şey gönlünüzce olsun.
Sağlıcakla kalın, dostça kalın…