“Bir virgül için ölmek” üzerine
Düşünmek de Orwell’in dediği gibi “güzel yazmakla olur. Güzel yazmazsak başkaları bizim yerimize düşünmüş olur” yani ideolojiler bizi belirlemiş olur.

Cioran’ın şu sözüne kulak verelim: “Hakikatler... artık onların yükünü çekmek istemiyoruz, ne de onlara kanmak veya suç ortağı olmak... Bir virgül için ölünen bir dünya düşlüyorum”. “Hakikatler” diyor Cioran. Hakikat alışık olduğumuz üzre tektir; en azından kendi hakikatimiz. Kendi hakikatimiz çünkü insanlar kendi uydurdukları hakikatleri evrensel olarak pazarlama çabası içerisinde olurlar. Modern dönemde bunun âlâsını gördük. Faşizm evrensel bir hakikatti ama faşistlerin evrensel hakikati. Geri kalan bütün izm’ler de öyle.
Ama bundan ziyade asıl rahatsız edici mevzu bu hakikatlerin müritlerinin davranışıdır. Takım tutar gibi insanlar belli bir hakikati ölçü kabul ediyor bunun için can alıp can veriyorlardı. Uzun lafın kısası mesele insanın belli bir hakikat inancına sahip olması değildir. O hakikat modern insanın evcilleştirilmiş yabani duygularını dışavurma imkânı verdiği için benimsediyordu. Faşizm diye bir şey olmasa Hitler 10 milyon insanı nasıl katledecekti? Stalin hakeza 40 milyon insanı sosyalizm olmadan katledebilir miydi?
Kuşkusuz milyonlarca insanın ölümünü meşru kılan hakikatlere tapan insan için esasında ideolojinin semantik anlamda içeriğinin bir önemi yok. Zamanın Türkiye’sinde sokakta duvarlara biri gelir “yaşasın kominizm yazar”, başkası gelir yaşasın yazısının üstünü çizer “kahrolsun kominizm” şeklinde düzeltir. ‘Kominizm’i yaşatanın da kahredenin de komünizmden haberi yoktu. Çünkü kelime içindeki ‘komün’ü göremedikleri gibi başkasının görmesine de izin vermiyorlardı. ‘Komün’dür oysaki komünizmi komünizm yapan. Bunu düşünebilecek seviyede bir insanın, komünün değerinin farkında olduğu için kelimeyi yanlış yazması beklenebilir mi?
İdeolojiler belirlemiştir bu insanları halbuki bir hakikat sistemi faziletli şahsiyetler tarafından inşa edilen, bir kere değil her an inşa edilmeye devam eden bir sistemdir. Bunun içinse hakikatler için değil virgüller için ölmek gerekir Cioran’a göre. Virgül için ölecek hale gelen bir insanın inşa ettiği inanç sistemi itibara layıktır ancak.
Gel gör ki bunu yapması beklenen akademisyen -de, -da, -ki eklerinin ne zaman ayrı ne zaman bitişik yazılması gerektiğini umursamıyor. Umursamıyor diyorum çünkü sözgelimi 40, 50, 60 hatta 70 yaşına gelmiş bir insanın bunu henüz özümseyememiş olmasını, ben kuralları bilmemesiyle değil virgül için ölecek seviyede olmamasıyla yani umursamamasıyla açıklarım. Virgül için ölmek ifadesini de herhangi bir edebi müktesebattan yoksun insanların ifadenin dümdüz anlamıyla anlama tehlikesine karşı şunu söyleyelim. Virgül için ölmek, ideolojinin insanı değil insanın ideolojiyi belirlemesi gerektiğine inanmaktır.
Bunu okuyamayan Türk akademisyeninin hermenötiğe de hermonitik dediği olur zaman zaman. Böyle der çünkü kelime içindeki Hermes’i görmez. Öz Türkçecilik sağ olsun 'comment’le 'interpretation’ı 'yorum’da birleştirdiği için Türk akademisyeni istese de Hermes’i göremez. Çünkü konuştuğu dil sistemi tefsiri (interpretation) yoruma (comment) indirgediği için içinde anlamayı da barındıracak şekilde okuduğunu tefsir etmekten uzak kalır, nitekim bu kişinin yazdığı bir metin de tefsir edilecek değil ancak yorumlanabilecek bir metin seviyesinde kalır. Hiç uzatmadan söyleyelim, bu kişinin metni bir ideolojiyi dönüştürebilecek, yeniden inşa edebilecek bir metin olmaktan uzak bir metindir.
Hülâsa, hakikat tekelimizde bulunan değil aranan bir şeydir. Aramak ise düşünmekten bağımsız değildir. Düşünmek de Orwell’in dediği gibi “güzel yazmakla olur. Güzel yazmazsak başkaları bizim yerimize düşünmüş olur” yani ideolojiler bizi belirlemiş olur. O yüzden -de, -da’ları mesajlaşırken dahi doğru yazma titizliği bize ağır bir külfetmiş gibi gelmesin, hele ki işi okumak, yazmak olan biriysek.