İstanbul seçimleri sonrası ülkemizdeki genel seçimler
İstanbul’da tekrarlanan belediye seçimleri, belediye seçimi olmaktan çıkmış bütün ülkenin sabırsızlıkla beklediği bir maç haline geldi, hatta ülke dışında bile

İstanbul’da tekrarlanan belediye seçimleri, belediye seçimi olmaktan çıkmış bütün ülkenin sabırsızlıkla beklediği bir maç haline geldi, hatta ülke dışında bile aynı heyecanla beklendi. Batı Trakya da hiç şüphesiz bu kapsam dahilinde. Bir insan ülkesi dışındaki seçimlere tabii ki de ilgi gösterebilir, örneğin yarın ABD’de başkanlık seçimleri düzenlenecek olsa bütün dünya Trump kalacak mı, gidecek mi diye öğrenmek için merakla bekleyecektir.
Fakat Batı Trakya insanının derdinin siyaset olmadığını da bir noktada kabul etmek gerekir. İnsanımızın derdi siyasi olandır. Carl Schmitt’in yaptığı bu ayrıma göre siyaset, en yalın haliyle bildiğimiz üzere devletin yönetilmesi, düzenlenmesi gibi unsurları içerir. Siyasi olan ise aslında modern siyaseti oluşturan temel unsurdur. Yani siyasi olan deyince aklımıza bir tarafgirliğin gelmesi gerekir. Modern siyaset de bu şekilde varlığını tarafgirlikle güçlü kılar, bu varlığı da kendine düşman yaratarak sürdürür.
Modern siyasetten nasibini almış her ülke gibi Türkiye’de de siyaset bu şekilde işliyor. Batı Trakya insanı da tam da bu noktada, insanın doğasında var olan bir yere ait olma ihtiyacını siyasetle, daha doğrusu siyasi olanla gideriyor. Kendini güçlü bir sistem içerisinde gören insan, bireysel açıdan da kendisini güçlü hisseder. Sistemin gücünün korunması veyahut zayıf halden güçlü hale gelmesi için de, rakibin ötekileştirilmesi gerekir. Rakip öteki oldukça bizim Batı Trakya insanı kendini güçlü hissediyor.
İstanbul seçimlerinde de her iki parti tarafgirlik stratejisini çok iyi uyguladı ve Batı Trakya insanı da hangi taraftan olursa olsun, kendine bu iki kutup içerisinde çok iyi yer buldu.
Peki bizim genel seçimlerde halk içerisinde zerre heyecan olmamasının sebebi neydi? Bunun sebebi ilk başta yıllardır çözülemeyen sorunlar ve bundan sonra çözülemeyeceğine yönelik olan ümitsizlik. Ama insan durup düşündüğünde bizim yerel seçimlerde de insanlarda herhangi bir ümit durumunun söz konusu olmamasına rağmen bu seçimlerin tam tersi çok ateşli geçtiğini hatırlıyoruz.
Çok ateşli geçmişti çünkü bizim yerel seçimlerde meclis üyeliğine aday gösterilenler, bu tarafgirlik mevzusunu çok iyi sağlıyordu. Mustafçova çok rahat ikiye bölündü, Şahin ile Ketenlik köyleri arasındaki köy milliyetçiliği saçmalığı da durup dururken iyice artmıştı. Böyle bir durumda Şahinli olan, böyle bir köyün mensubu olduğu için gurur duyuyordu. Ketenlikli de aynı şekilde.
İşte böyle bir curcunanın yokluğu Batı Trakya bağlamında genel seçimleri heyecansız kıldı. Bu da bize Batı Trakya’da siyaset diye bir şeyin olmadığını, siyasi olanın ise parçlanmamız gereken durumlarda her zaman olduğunu gösteriyor. Yerel seçimlerde parçalanmış bir Batı Trakya’dan da normal olarak genel seçimlerde “bütün” için uğraşması, düşünmesi, endişelenmesi beklenemezdi.