Tarih bir çeşit ilaçtır
Tarih bir ilaçtır zira toplumun derdine derman olmaktadır. Tarih, insanın hayal gücünün genişlemesine, aklın çoğalmasına, aidiyet duygusunun gelişmesine, kimlik

Tarih bir ilaçtır zira toplumun derdine derman olmaktadır.
Tarih, insanın hayal gücünün genişlemesine, aklın çoğalmasına, aidiyet duygusunun gelişmesine, kimlik bunalımının sonlandırılmasına, kültürün pekiştirilmesine ve medeniyet bilincinin şekillenmesine vesile olmaktadır.
Tarihin, insanların karınlarını doyurmadığını öne süren şahıslardan tarihin asıl insanlığın ruhunu doyurduğunu kavramaları beklenemez.
Her toplumun ve bireyin bir tarihi vardır. Toplumlar nereden geldiklerini ve nereye gideceklerini öğrenmeleri için tarih hakkında yazılmış eserleri okumalıdırlar. Bu konuda tarihi eserler milletleri yönlendirmektedir. Örneğin mezartaşları, camiler, kiliseler ve sinagoglar ve diğer eserler milletlerin hangi medeniyet ve kültüre ait olduklarının apaçık bir delilidir.
Tarih, araç olarak tarihi eserler tarihle empati (duygudaşlık) kurmasını sağalamakta olup amaç olarak ise medeniyetlerin temsilcileri olarak zikredilebilir.
Tarihi eserlerin mimari özellikleri kişilerin sanata olan bakış açısını sergilemektedir.
Gümüzde tarihi süreç esas alınarak gelenek ve görenek çizelgeleri araştırdığında toplumların estetik ve imaj anlayışı ortaya çıkmaktadır.
Tarihi eserler yaşam tarzını ve müellif eserler de toplumların düşünce anatomisini ortaya koymaktadırlar.
Tarih okuyarak sadece dünü değil, bugünü de anlayabiliriz.
Basireti arttıran tarih, insanların uzun vadeli düşünmelerine ve önlerine çıkabilecek olan engelleri bertaraf etmesini kolaylaştırmaktadır.
Velhasılı kelam; Batı Trakyalı Müslüman Türkler, birgün siz hangi medeniyete ve kültüre mensupsunuz, sorusuyla karşılaştıkları vakit, Batı Trakya’da halen mevcut tarihi eserleri işaret ederek rahatlıkla, biz bu medeniyete ve kültüre aidiz, diyebilmelidirler.