Yürümekten Korkmuyorum
Rüzgar çok şiddetli esiyordu o gün. Fatih hazırlıklarını tamamlamış, evden çıkmak üzereydi, gideceği yer babasının müspet görmediği bir yerdi. Evet! Fatih yine

Rüzgar çok şiddetli esiyordu o gün. Fatih hazırlıklarını tamamlamış, evden çıkmak üzereydi, gideceği yer babasının müspet görmediği bir yerdi. Evet! Fatih yine çok sevdiği karate okuluna gidiyordu.
Necati bey oğluna güveniyordu, ona kendisini birçok defa ıspatlamamış mıydı oğlu... Bu meselede de söz vermişti oğlu ona; mecburi bir durum olmadıkça öğrendiği bu teknikleri hiç bir insan üzerinde uygulamayacaktı.
Fatih, arkadaşı Akif'le buluşarak antrenman salonuna doğru adımlarını serileştirdi; öyle ki Fatih ve Akif'in söz verdikleri her yere son dakika gitme gibi bir alışkanlıkları vardı.
Dakikalar birbirini kovalayadururken akşam olmuştu. Daha hayatlarının baharında olan yirmi yaşlarında bu gençler, kederliydi o akşam. Kendilerini sürekli yenilemeye adamışlardı sanki; yaşadıkları çağın getirdiği hızlı teknolojik değişimler sebebiyle değişen insanlık bir meçhule gidiyordu...
Bütün bu hadiseler onları hedefine doğru yürümekten yıldırmıyor, bilakis daha da güçlü kılıyordu. İlk Fatih başlamıştı söze:
- Kardeşim, eğer insan kalplerine çizikler atmak istemiyorsak, kibar ve alçakgönüllü insana yakışır birer birey olmalıyız.
- Haklısın birader, bunun için zarif, sabırlı amma bir o kadar istikbale hazırlıklı olmalıyız.
- Zamanımızı öyle güzel kullanmalıyız ki yarınımız bugünümüzden yüksekte olmalı.
- Göktürk'ün dediği gibi "Bilig bilmez kişi körmez teg" (bilgi bilmeyen kişi kör gibidir). Okumalarımızı yeme içme gibi bir alışkanlığa dönüştürmeliyiz, bununla kalmayıp edindiğimiz bilgilere yakışır şekilde yolumuzda yürümekten korkmamalıyız.
İşte bu gençler bir araya geldiklerinde, bunları konuşuyorlardı veyahut buna benzer şeyleri. Bütün dertleri insanlıktı, beşeriyet olan bu dertlerini seviyorlardı ve sürekli bir arayış içerisinde medcezirlerdeydi.
Fatih, Hukuk Fakültesi son sınıf, Akif de Felsefe bölümünde üçüncü sınıfta tahsil hayatlarını sürdürüyordu. İkisinin de dersleri, sınıf arkadaşları ve hocalarıyla araları çok iyiydi. Çünkü çalışkanlık, güzellik, doğruluk yahut imrenilecek ne varsa hepsini onlarda görebiliyorlardı. Fakat haset edenleri de yok değildi.
Fatih, en yoğun günü olan Perşembe günü okuldan çıkmış evine gitmek için durağa doğru gidiyordu. Onun için kurulan suikasttan habersizdi. Aynı sınıfı paylaştığı üç arkadaşı Melih, Arda ve Kaan onun başarılarını, hocalarıyla kurduğu güzel iletişim ve sınıftaki kızların Fatih'e hayran olmasını çekemiyor ve haset ediyorlardı.
Dalyan yürekli bu delikanlıyı adım adım takibe koyulmuşlardı ,tenha bir köşeye varmasını fırsat kolluyorlardı. Nihayet bekledikleri an geldi; Melih Fatih'in önünü keserek "Op op birader, acelen var galiba ama önce halletmemiz gereken bir mesele var" dediği vakit Kaan ve Arda etrafını çevrelemişti bile.
Fatih: - Arkadaşlar derdiniz ne?
Melih: - Bak kardeş! Bizi iyi dinle.
Arda: - Derdimiz sensin, senin bu okulda olmandan rahatsızlık duyuyoruz...
Kaan: - Ya bu okulu terk edersin ya da buraya geldiğin her gün senin için kabus olur"...
Fatih anlamıştı niyetlerini fakat korkmuyordu. Hayatta korkarak yaşamaktansa adam gibi ölmeyi göze alabilecek halet-i ruhiyede idi...
Fatih: - Ben bölümümü, arkadaşlarımı seviyorum ve hiçbir yere gitmiyorum.
Daha fazla dayanamayan, adeta insanlıktan çıkmış olan bu namertler ceplerinden çıkarttıkları bıçaklarla Fatih'in etrafında dönmeye başladılar. Fatih'in babasına verdiği söz aklına gelmişti amma artık yıllarca eğitimini gördüğü karate tekniklerini uygulama vakti de gelmişti.
Melih öne atılarak bıçağı Fatih'in böğrüne doğru salladı; ancak Fatih müthiş refleksleriyle onun hamlesini boşa çıkartıp yüzünün ortasına sağlam bir tekmeyle Melih'i iki seksen yere serdi. Hemen arkasından Kaan dirseğiyle Fatih'in ensesine bir darbe indirdi, Fatih dengesini kaybetmesiyle beraber son derece atletik vücudu çabuk toparlanmasına yardımcı oldu ve Kaan'a bir yumruk, Arda'ya da bir kafa atarak işlerini bitirdi...
Yine de iç sesi onları öylece bırakmasına izin vermiyordu; hemen bir Ambulans arayıp adres verdi ve yoluna kaldığı yerden devam etti...